/i/Devlet

  1. 1.
    +3 -1
    A GELDi
    Falcon: “MJ 12’nin elinde başka bir kitap daha vardı. Bunun adı “Yellow Book” idi. Bu iki uzaylı tarafından yazılmış kitapta geldikleri gezegen kendi toplumları ve dünyada nasıl hayat sürdürdükleri anlatılıyordu.” Bu noktada Falcon’a önemli bir soru geliyor: “Geldikleri Yıldız Sistemi Neresi?”

    Falcon ise onların “ZETA RUTiCULi” Takımyıldızından geldiklerini söyledi. Bunu destekleyecek bir olay ise yıllar önce yaşanmıştı. Betty Hill adlı bir kadın uzaylılar tarafından kaçırılıp geri getirildiğini açıklamıştı. Betty’e yapılan hipnoz’a göre gelenlerin Zeta Ruticuli yıldız sisteminden geldiği ortaya çıkmıştı çünkü bayan betty bu sistemi 1961 yılında tarif ediyordu. Buradaki en ilginç olay ise bu kaçırılmadan yıllar sonra 1969 yılında ABD’li astronomların bu yıldız sistemini keşfetmeleriydi. Çünkü bu sistem ancak Güney Yardımküre üzerinde bulunan bir gözlemevinden yapılabilirdi.
    UZAYLILARLA GiZLi ANLAŞMALAR AÇIKLANIYOR
    Aynı gruptan Condor adlı başka birisi ise Amerikan Hükümeti ile Uzaylılar arasında yapılan anlaşmalardan söz ediyor. ABD Hükümetinin yaptığı anlaşmaya göre onların varlığı hiçbir zaman açıklanmayacak UFO’ları hakkında bilgiler alındı. Bir diğer canlı ise 1982 yılından bu yana ABD Hükümetinin konuğu oldu.
    400 YIL YAŞIYORLAR
    Falcon bu uzaylıları şöyle anlatıyor bize: “Boyları 1 metre ile 1 metre 10 santim araında. Böcek gözüne benzer çok büyük gözleri var. Ayrıca birer iç göz kapakları bulunuyor. Yaşadıkları gezegende gündüzleri güneş ışığı bizimkinden iki veya üç kat fazla. Onlar da Dişi ve Erkek olarak iki cinsiyetteler. Burun yerinde iki küçük delik bulunuyor. Küçük bir ağza sahipler. Diş yok dişlerin yerinde çok sert kauçuk benzeri bir alan bulunuyor. iç organları çok basit kalbin ve ciğerlerin görevini tek bir organ yapıyor. Yine çok basit bir sindirim sistemleri var. Çok güçlü güneş ısısı nedeniyle sertleşmiş ama son derece elastiki bir deriye sahipler. Beyinleri ise bizimkinden çok daha karmaşık ve kıvrımlı görünüyor.
    Bizim görme sistemimiz beyin arka kısmından yönetilirken onların ki beyinlerinin önündeki bir merkezden yönetiliyor. Duyma yetileri bizlerden çok ötede böbrek ve mesane sistemi tek bir organ halinde. Onlar da atıkları vücutlarından atıyorlar ama katı atıkları sıvıya dönüştüren ve bilim adamlarının bir türlü çözemedikleri ekstra bir organları daha var. Ellerinde baş parmak yok. Dört parmak var. Ayakları küçük ve parmak araları perdeli. Ömürleri bize göre 350-400 yıl. Çok zekiler IQ dereceleri 200’ün üstünde. Sosyal hayatları var. Onların da bir dinleri var. Evrensel bir dine sahipler. Evreni Tanrı olarak kabul ediyorlar. Sevdikleri müzik Tibet müziğine çok benziyor. Genelde sebzeler severek yiyorlar. Dünyada en çok dondurmayı sevmişler hem de Çilekli dondurma.”
    Anlatılanlara inanmamak koskoca evrende yıldızlarda sadece bizim dünyamızda hayat var demek gibi komik bir düşüncedir. Bu durum koskoca buğday tarlasında sadece bir başak’ın var olduğunu iddia etmek gibi bir şeydir. Falcon’un açıklamalarına en büyük bu projede yer almış Fizikçi Bob Lazar’dan geliyor. Lazar: “Bu takımyıldızı sistemi sadece Güney Yarımküre’den gözlenebilir. Dünyaya uzaklığı ise 38 ışık yılıdır. Zeta 2 Reticuli yıldızının 4’ncü planetinden geliyorlar. Galaksiyi ve sistemi kendilerine göre sınıflandırmışlardır. Örneğin güneşe SOL bizim dünyamıza ise Güneşin 3’ncü gezegeni olarak SOL 3 diyorlar. Yaşadıkları gezegende bir gün dünya zamanıyla 90 saat sürüyor.” Böylece Falcon’un anlattıklarını Lazar doğrulamış oluyor.
    Uzay çalışmaları Birleşmiş Milletler kararlarına göre tüm insanlık adına yapılmaktadır. Buna uymayan tek ülke ise ABD’dir. Tüm uzay çalışmalarından elde edilen tüm bilgiler kendilerinin daha da güçlenmesi için kullanılmaktadır. Yalnız 2004 ve 2005 içinde açıklanan yeni güneş sistemleri Çin’den veya Japonya’dan bilimsel veya keşif geliyor mu? Belki medyada kaçırdığım olabilir ama bunların çok az olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bir konuda bilimsel çalıma yapıp onu insanlığın kullanabileceği bir buluş haline getirmek bilim adamlarının yıllarını alır. Harcanan paralar da bu işin çabasıdır.

    Küçük bir örnek vereyim ABD’li astronotların uzayda yazı yazabilecekleri bir kalem için yapılan çalışmalar on yıl sürerken bu iş için büyük paralar harcandı. Bu arada uzaya astronot gönderme hazırlığı yapan Ruslar ise problemi kolayca çözdüler. Astronotlara bol bol kurşun kalemler verdiler. Rus kozmonotlar da bunları yerçekimi olmayan bir ortamda kullanarak işlerini gördüler.
    Amerika son 50 yıldır Uzaylılardan aldığı bilgilerle gittikçe teknolojik olarak gelişmektedir. Bunun sonucunda 21’nci yüzyılda dünyayı egemenliği altına alması işten bile değildir. Dünyada bir değişim söz konusudur. Aslında onların en büyük niyeti Uzaya rahatça gidip gelebilecek gemilere sahip olmaktır. Mesela şurada IQ dereceleri 200 ve üstünde olan insanların bilgisini çözememek. Çözdükleri gün UFO’larla yolculuklara başlayacaklar. Bu arada Amerika’ya uzaydan veya yeraltından ciddi bir saldırı gelmezse...
    Çünkü Amerika mesajını Hollywood sinemasıyla aktarır. Bu sinema uzaylılar konusunda iki şeyi irdeler; Birincisi Uzaylılar kısa boylu E.T filmindeki gibi yaratıklardır. Sanki insanın tıpa tıp benzeri olanlar yokmuş gibi. ikincisi Amerika’ya veya dünyaya Uzaylılar veya iç dünyalılar sürekli saldırır ve ABD dünyayı kurtarır. Kurtuluş Günü (Independence Day) ve Dünyalar Savaşı filmlerini hatırlayın. Sana ABD böyle bir saldırıyı bekliyormuş gibi geliyor insana. Böyle bir olay tarih boyunca olmamıştır. Ama dünya üzerinde binlerce yıl önce ilkel insanlar yaşarken günümüz teknolojisi ile karşılaştırılmalıdır. Nicolas Cage' in "Kehanet" filminde ise dünya dışı canlılar dünya yok olurken ırkımızın devam etmesi için bizleri özel olarak seçerek başka dünyalara zütürmüşlerdir. Son olarak çekilen 2012 adlı film ise kafa karışıklığı yaratmak adına sinemada denenen bir oyundur. ABD dünyanın yok olacağı fikrini insanların bilincine yerleştirerek kaderci oyunlar oynamakta ve dünya dışı yaşamla tanışma teorilerini gölgelemeye çalışmaktadır.
    Amerika tüm bu araştırmaları bilinçli bir şekilde sürdürmektedir. Amaç Uzaylıların bıraktıkları teknolojik cihazlar var mı yok mu? islam Dünyası' nın bilimsel ve uzay çalışmalarına sırt çevirmeden bir an önce destek vermesi gerekiyor. Kur'an da zaten bu vardı ya da Tanrı bizleri yarattı biz artık kaderci mantıkla ahiret zamanını bekleyelim, demeden daha bilimsel yaklaşımlarla durumlara eğilmeliyiz. Şu an evreni keşfeden, uzay çağını başlatan batı yani hristiyan toplumu, bilimsel çalışmalarına dini karıştırmadan yol alıyor. Eğer böyle gidersek durumumuz çok vahim...
    ···
   tümünü göster