/i/Siyaset

Saygı Çerçevesinde Özgür Siyaset Platformu
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    -2
    Daha takvimin başlamasına üç dört yüz yıl vardı. Merv şehrini kuran ünlü Türk başbuğu Alper Tunga'yı pusuya düşürdüler. Alper Tunga destan gibi savaştı. Düşmanlarının yarısını öldürdü.
    Kalan yarısı da önce atlarını, sonra da onu öldürdüler. Yeni doğmuş üçüzleri beşikte ağlıyordu.
    Felek öcün almış, yürekler yırtılmış; acun şimdi ıssız kalmıştı!
    Aynı günlerde Zagros dağlarında bir oğlak, Zilander deresine düştü. Akıntı hızlıydı.
    Oğlak "mee" dedi, çoban "lee" dedi. Hayvan akıntıya kapılıp gitti. Oğlak yine boğulmuştu.
    MÖ: 209'da Türk başbuğu Mete, Çin imparatorluğu'nu basıp da 23 Çin şehrini ele geçirmeden önce ordusuna talim yaptırıyordu.
    "Beşinci renk istemiyorum" dedi Mete… "Alaca atları yılkıya bırakın!.." Ordu atların rengine göre dörde bölündü. Her ortada 6 tümen vardı.
    Mete, aynı yıl Çin'i verdiye bağladı. Çinliler bundan pek hoşlanmasa da o artık dünyada yaşayan he beş kişiden birinin eniştesi, Çin imparatorunun damadıydı.
    O yıllarda iran'da kıtlık baş göstermişti. Hükümdar Bağdat, çiftçi kölelerinden vergi alamayınca dağlara doğru akın düzenledi. Dağlılar koyunlarını da alarak daha batıya göç ettiler.
    Dünyaya gelen her beş koyundan birinin krala ait olduğu fikri dağlıların aklına yatmamıştı.
    Aradan yüzyıllar geçti. Hunlar, Çin'de, Hindistan'da ve Avrupa'da yeni devletler kurdular.
    Avrupalılar, o zamana kadar doğru dürüst ata binmeyi, dolayısıyla da pantolon giymeyi bilmiyorlardı. Attila'yla Hunlar, Romalıları ve diğer barbarları eteklik giymekten kurtardılar. Onlara bir mil mesafeye ok atabilen yaylar yapmayı öğrettiler.
    O yıllarda iran'da Sasani Devleti kurulmuş, Bizans'tan toprak almaya başlamıştı. Akınlardan bunalan dağlı çobanlar, keçileriyle birlikte El Cezire'nin kuzeyindeki sıradağlara sığındılar.
    MS. 400'lerde Nomadic Hun kültürü kuzeye ve batıya yayılmaya devam etti. MS. 460'da Sabirler, 482'de Bulgarlar, 550'de Hazarlar, Avrupa'da tarih yazdılar. 610'da Avarlar, istanbul'u kuşattılar.
    Bu yıllarda dağlılarda ağalık düzeni kurulmuştu. Ağa, köyün en güzel kızlarını haremine alıyor, gençler arasında sevdalanma krizleri yaşanıyordu.
    Özgürce sevmenin yasak olduğu yaylalarda zamanla sevgisizlik hâkim oldu. iki genç birbirini severse artık kaçmak, kaçıp ağanın zulmünden kurtulmak gerekiyordu. Böylece dağlılar arasında sevdanın işareti kanunsuzluk, kanunsuzluğun parolası sevda oldu.
    Dağlılar her sevda masalında sanki yine zalim Dehak'tan kaçıyordu.
    725'te tarihin ilk epigrafik siyasetnamesi olan Orhun Kitabelerinde Türk başbuğu Bilge Kağan, zalim düşman karşısında milletin aç, fakir ve savunmasız bırakılamayacağını anlatıyordu.
    Ona göre insanlığın başına gelen bütün felaketlerin sorumlusu bilgisizlik ve cahillikti.
    763'te Moyençur Kağan ilk Uygur şehrini kurdu. Bu yıllarda iran'da islamiyet yayılıyor, Zağros dağlarında ve El Cezire'de Kur'an-ı Mübin, Zerdüşt'le ve Mecusilerin ateşiyle savaşıyordu.
    960'ta Karahanlı Türkleri topluca Müslüman oldu, Bozkır akşamları, sazlı şiirli Yesevi hikmetleriyle şenlendi. Türklerin, adına "Nizam-ı Alem" dedikleri yeni bir Ülküleri olmuştu.
    Dağlar ise tarih bakımından yine sakindi. Koyunlar kuzuluyor, keçiler meleşiyor, arada bir sevdiği kızı kaçıran Kawa'lar da olmasa hayat son derecede sıkıcı geçiyordu.
    Abbasiler, Araplarda fetih ruhu azaldıkça dağlı Kürtleri, Bizans'la savaşmak üzere kafileler halinde sınırlara indirdiler. Dicle nehrinin doğusunda, Avasım'da kılıç ve sancak verip ödüllendirdiler.
    Türkler yine boş durmuyordu. Gazne imparatorluğu, Hindistan'ı islam'a davet ediyor; Selçuklu yabgusu Çağrı Bey 1017 itibariyle Horasan'dan gelerek Bizans'ı sıkıştırıyordu.
    Türkler, elli yıl boyunca Sakarya boylarına kadar at sürerek Bizans garnizonlarını tahrip ettiler. Böylece Anadolu'yu, tek savaşla fethedilecek hale getirdiler.
    1071'de Türk başbuğu Alparslan, Malazgirt'te 200 bin kişilik Bizans merkez ordusunu yenerken yanında bütün Vassal kuvvetler gibi ataları Zagros'tan Diyarbakır'a gelen dağlıları da almıştı.
    Ancak Mervani hükümdarı, Bizans'a, Fatımilere ve Haçlılara karşı sakin, içerdeki rakiplerine karşı entrikacıydı. 1085'te Türk başbuğu Melikşah, dağlıları, Mervani entrikalarından kurtardı.
    1092'de Melikşah'ın ölümünden sonra 1095'te Haçlı Seferleri başlayınca da Kudüs fatihi Artuk Bey, bir Selçuklu emiri olarak Diyarbakır tahtına oturdu.
    Dağlılar, Türk sancağı altında bir kez daha huzura kavuşmuştu. Yalnız arada bir önemli tarihi olaylar da yaşanmıyor değildi!. Bazen yine Dicle nehrine bir oğlak düşüyor, "mee" diye bağırıyordu.
    Çoban da ona "lee" diye karşılık veriyordu!..
    ···
   tümünü göster