deta bir 150 milyon dolarlık holywood filmi. ( sayıda bilmiyor pezev..nk)

izmir'de başlayan otobüs yolculuğu bursa'ya giderken nasıl oluyorsa welcome to london tabelasıyla karşılaşıyorum. pamukkale muavini su ister misin diye soruyor, içimden geldik zaten ne suyu diye atarlanıyorum ki normal hayatımda asla içimden böyle şeyler geçirmem.

londra'da (bkz: big ben)'in karşısında london (bkz: zob)'ta inip bir sosisli alıyorum. zob sadece almanca'da kullanılır ne alakaysa. beni (bkz: gandalf) ve (bkz: graham norton) karşılamaya geliyorlar. acil gitmemiz gerek peşimizdeler diyolar. sosisliden ikram ediyorum graham alıp vermiyor sosislimi. içimden ayıp yani yoldan geldim o kadar diyorum.

aniden fırtına çıkıyor aynı amerikan filmlerinde ki hortum sahnelerinden oluşuyor. kaçarken gandalf'ın kafaya araba düşüyor, graham'da ben çadır bulup geliyorum diyor. kendi kendime bir tren bulmam lazım diyorum koşa koşa tren istasyonuna giderken karşıma bej renkte son model mercedes taxi çıkıyor.

fransa'ya kaça atarsın diyorum adama. aklımca manş tünelini geçersem otostopla türkiye'ye dönerim diyorum. taksici 10 dolar diyor pazarlık yapıyorum, öğrenciyim falan. bişey yapamam diyor tamam diyorum, atlıyorum taksiye. taksici yolda kayserili olduğunu gurbete geldiğini durumlarının çok kötü olduğunu söylüyor. akrabalarımın hepsini suriyeliler öldürdü diyor, suriyeleri küfür ediyorum, bana kızıyor, din kardeşiyiz diyor. ne mal adamlarsınız lan diyorum. kapışıyoruz adamla.

sonra bir anda denize uçuyoruz. ama öyle bir korkuyla uyanıyorum ki boğulmaktan sanki boğulup ölüp uyanmışım.