/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 1.
    +5
    selam beyler tek entryde yaşadıklarımı anlatıcam.

    üniversiteyi güzel bir öğrenci kentinde okudum. birinci sınıfa giderken ekonomik durumumuz aşırı kötüydü. ben güzel giyinmeyi severim ama o zaman üstüme başıma harcayacak param yoktu. yine de en iyi elbiselerimi temiz temiz giyip, saçları şekle sokup giderdim okula.

    neyse bir gün otobüsle benim ev arkadaşıyla okuldan dönüyorduk. ev arkadaşım 3. sınıfa gidiyordu. onun daha önceden tanıdığı bir kızla karşılaştı otobüste. kız yanımıza geldi ne var ne yok muhabettinden sonra benle de tanıştı. zaman geçtikçe kız bana da bişeyler soruyor muhabbet açmaya çalışıyordu. o zamanlar çok saf ve temiz bir çocuktum ve aklıma kızı yavşamak gelmedi tabi, çok sallamamıştım.

    neyse otobüsten indikten sonra ev arkadaşım enseme şaplak attı.
    -"lan kız senden hoşlandı besbelli. neden konuşmadın hiç. beğenmedin mi kızı?"
    ben mala bağladım. kız hakkatten çok hoştu, hoşuma da gitmişti ama kızın bana yakın davrandığını algılayamamıştım. hay a.q. dedim arkadaşa.

    arkadaş da "neyse gibtir et. zaten kızın okulla falan alakası yok. solcularla takılıyor o yüzden üç senedir birinci sınıfta" dedi.

    aradan yaklaşık bir ay geçti, kız bu sefer ben tekken otobüste denk geldi. bu sefer ben kızı görüp selam verdim, yanına yanaştım. kızla muhabbet sohbet derken baya yakınlaştık. aşık oluyor gibiydim amk çok güzel bir duyguydu. gençlik işte.

    ama ineceğim durak yaklaşıyordu. ne yapmalıydım, kızın numarasını mı istemeliydim, kızı hemen bir yere çay içmeye mi davet etmeliydim, bilemiyordum. derken kız imdadıma yetişti. bu otobüs tren garından geçiyor mu dedi. hemen atladım:
    -"geçiyor evet evet. x durağından sonra inersen gara çok yakın."
    on saniye sonra jeton düştü. lan dedim kız sana yol veriyor işte. bilmiyorsan ben de orda ineyim desene, kızla aynı yerde insene amk davarı dedim kendi kendime.
    -"benim de çarşıda bakacağım şeyler var, ben de oraya kadar geleyim senle, hem sana durağı da gösteririm" dedim. ama beyler kızın gözlerindeki mutluluğu görecektiniz. ışıl ışıl parladı gözleri. o an emin oldum bu kız beni seviyor dedim. ben de aşırı heyecan duyuyordum, içim fokurduyordu.

    sonra birlikte garın ordaki durakta indik. kız gardaki işini halletti. sonra çay içmeyi teklif ettim. çarşı istikametine doğru bir kafede oturmak üzere yürümeye başladık ama muhabbet etmekten kafeyi falan unuttuk. en son bir parkta bankalara oturduk. kıza ondan çok elektrik aldığımı, çok hoşlandığımı anlattım. kız da aynı şekilde karşılık verdi. birbirimize sarıldık, koklaştık, çok güzeldi. ilk defa böylesine aşık olmuştum.

    sonra beni kara kara düşünceler aldı. bir kız arkadaş demek masraf demekti. benim ise ancak karnımı doyuracak kadar param vardı. ayrıca kızla dışarı çıkacaktım, üstüme başıma giyecek insan gibi bir pantolon gömleğim bile yoktu. hepsi eski kot, kazak, tshirt. bunun burukluğu ve ekgibliğiyle kısa süre sonra kıza soğuk davranmaya başladım. dışarı çıkma isteklerini geri çevirdim. allah için kız hesabı üstlenmeme kesinlikle karşı çıkan, pahalı kafelere oturmayı istemeyen, hatta mümkünse en ucuz çay bahçelerinde zaman geçirmekten mutlu olan bir kızdı. bu huyunu çok seviyordum ama yine de kendimi ekonomik olarak çok yetersiz hissettiğimden ondan soğuyordum.

    en sonunda kız da dayanamadı bu soğuk nöbetlere. bir gün tartıştık, kız istemiyorsan devam etmeyiz dedi. ben de fırsat kolluyormuş gibi atladım ve tamam bitirelim dedim. o günden sonra uzun bir süre kızı göremedim. hattını da değiştirmişti. birkaç kez bir bahaneyle arayayım dedim ama telden de ulaşamadım.

    üniversitedeki en büyük pişmanlığım bu kızla hayatıma devam etmeyişim oldu. yıllar sonra ben son sınıftayken gördüm bunu çarşıda tek başınaydı. aradan yıllar geçmişti ama onu gördüğümde yaşadığım heyecan ilk günkü gibiydi. acaba yanına gitsem ne derdi çok düşündüm. çarşıda tinerci gibi kızı takip ediyordum ama karşısına çıkacak cesareti bulamıyordum.

    en son ıssız bir caddeye girdi. artık arkasından gidersem fark edebilirdi. çok uzaktan izlemeye karar verdim. belki eve gidiyordu evinin yerini öğrenirim dedim. ama mal gibi kaybettim kızı. gözden kayboldu. yakındaki bir banka oturdum. hava çok güzeldi, güneş karşıdan vuruyordu. o şekilde kendimden geçmişim.

    mayışmışım, kendime geldiğimde saatime baktım. tam bir saattir bankta oturmuşum. kendime gelmek için biraz daha oturdum, olduğum yerde gerildim. sonra ayağa kalktım çarşıya doğru geri yürümeye başladım. sonra hayatımın en hüzünlü sahnelerinden birini yaşadım...

    yürürken arkamdan kısık sesle biri seslendi. bir bayan sesi. döndüm baktım kimse yok. az önceki mayışmanın etkisi sandım. üç dört adım sonra daha yüksek bir ses duydum. bu sefer emindim biri bana sesleniyordu. döndüm köşede bana doğru yürüyen, yüzünde ilk günkü gibi gülücükler açan eski sevgilimi gördüm.

    allahım ne büyük bir heyecandı. demekki ona olan sevgim bitmemişti, hatta hiç azalmamıştı. onu bana bakarken görünce içim ısınmıştı. ona doğru koşar adımlarla yaklaştım ve gayri ihtiyari ona sarıldım. sarıldıktan sonra "acaba" dedim, yanlış mı yapıyorum, kızın belki hoşuna gitmez dedim. ama o da sarılınca kendimi bıraktım. sımsıkı sarılmaya başladım. bir ara hafif yüzüne baktım gözleri yaşlıydı. yanağından bir buse aldım tekrar sarılmaya başladım. hiçbişey demedik öyle ağlamaklı bir şekilde sarıldık bir müddet. sonra hal hatır sorduk birbirimize. nereye gittiğini sordum. markete diye çıkmış beni bankta görünce uyanmamı beklemiş. ben ayağa kalkınca cesaret edip yanıma gelememiş. ben uzaklaşmaya başlayınca arkamdan çekinerek seslenmiş. böyle konuşunca ağlamaya başladım. amk çocukluğumdan beri böyle ağlamamıştım. ama nasıl saldım kendimi nasıl ağlıyorum. biri görse bişey oldu sanacak o derece ağlıyorum. neden ağladığımı da bilmiyorum. kızın da gözü yaşlı.

    biraz oturduk beraber. ertesi gün yine buluştuk. birkaç ay sürekli haberleştik, takıldık, sevgili olduk yine. ama yine kısa sürdü. ben mezun oldum istanbula döndüm. o hala solculukla meşgüldü, mezun olamadı. araya mesafe girince yine soğumaya başladık ve bir süre sonra yürütemez olduk. yine konuşup bitirdik. ama hala birbirimizi seviyorduk.

    hayatımda hep yeri oldu. kalbimin bir köşesinde hala durur sevgisi. ayrıldıktan bir süre sonra yine telefonunu değiştirmiş olacak ki ulaşamadım. ben de değiştirdim kartımı. o da istese de ulaşamamıştır. birbirimizden böyle koptuk. şimdi o ayrı dünyalarda farklı insanlarla beraberdir. ben de farklı bir hayat kurdum kendime. hey gidi hey hayat ne garip.
    ···
   tümünü göster