/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 1.
    +3
    Dünyanın Gözünde Osmanlı Gerçekleri.. MUTLAKA OKUYUNUZ!
    Hans Barth “Türk Savun Kendini” adlı eserinde der ki:

    “Eğer Türkler Hıristiyanlığın reçetelerine göre hareket edip de kılıç zoru ve ateşte yakma tehdidi ile Müslümanlaştırsa idi -ki o devirde bu normal karşılanırdı- bugün ne Ermeni sorunu ne Girit sorunu olurdu.”[1]

    Avusturyalı Türkolog Anton Cornelers Schaendinger ise şunları söylüyordu:

    “Iskender batıdan doğuya, Hind’e kadar yayıldı. Dârâz doğudan batıya uzandı. Lâkin hiçbiri Osmanlı Türkleri gibi diğer insanların kültür ve din hürriyetine saygı göstermedi. Osmanlılar harikulade bir düzen kurarak asırlarca kendilerinden olmayan insanlarla barış içinde yaşadılar. Onun içindir ki Avrupa’da dört asır boyunca kalabildiler.”[2]

    Romanya Adalet Bakanlarından Dissescu’nun sözleri bütün Balkan Milletleri için geçerlidir:

    “Biz Romenler bugünkü varlığımızı Türklerin yüce büyüklüğüne borçluyuz. Biz onların yerine herhangi bir komşu milletin hâkimiyetine girmiş olsaydık yeryüzünde bir tek Romen kalmazdı.”[3]

    Macaristan Cumhurbaşkanı Pal Schmitt de aynı görüşte:

    “Türkler tarafından 150 yıl boyunca idare edilmemizi şans olarak tanımlıyorum. Ülkemiz Türkler değil de başka bir millet tarafından alınsaydı, dilimizi ve dinimizi değiştirmemizi isteyeceklerdi, biz de asimile olacaktık. 150 yıl boyunca Macaristan Türkler için stratejik bir yer oldu.”[4]

    Yunan kralı XII. Konstantin’in sözleri de hemen hemen aynıdır:

    “Milletimiz asırlarca Türk hâkimiyetinde yaşadığı halde milli kültürünü ve dil bütünlüğünü muhafaza edebilmiştir. Demek ki Türklerde adalet ve insanlık var. Hâlbuki Balkanlı Slavlar imkân bulsalar Ege’de bir tek Yunanlı bırakmayacaklardır.”[5]

    Diğer görüşler ise şöyle…

    Mısırlı Dr. Memduh Azzam:

    “Türkler Islam’ı şerefle savundular. Türk sömürgeciliği yalanını ortaya atanlar bugünkü sömürgecilerdir.”[6]

    Suudi Arabistanlı Prens muhafazid bin Faysal:

    “Suudi Arabistan’da öğrenimim sırasında tarih okurken tarihi Türk sömürgeciliği diye öğreniyordum. Hâlbuki bu, tarihe atılmış bir iftiradır. Türk Devleti hilafet merkezi idi ve Türk sömürgeci değildi.”[7]

    Tunus Milli Kütüphane Müdürlerinden Osman Ka’ak:

    “Evet, bu Türk tarihinin en şanlı devrelerinden biridir. Avrupalılar bunları anlatmıyorlar, inkâr ediyorlar. Tunus’a milli benliğini veren Türk idaresi ve Türk dönemidir. Onlardan önce Tunus yoktu ve onlardan sonra da Tunus her zaman vardı. Bize has kurumları bize bırakanlar da Türklerdir. Bugün bir Afrika Müslümanlığı varsa bunu Türklere borçluyuz.”[8]

    “Mısır’ı bir Türk devleti olan Memlûkler’den aldık. Tahta çıkan Memlûk Sultanları da, Memlûk Ordusu da Türk’tür. Osmanlı 1516-1517’de bu devleti ilhak ederek Mısır’ı, Sudan’ı, Suriye’yi, Lübnan’ı, Filistin’i, Hicaz’ı, Yemen’i, Ürdün’ü ve Anadolu’nun Memlûk yönetimindeki parçalarını aldı. Bu suretle Osmanlı Devleti adeta bir Türk-Arap Devleti haline geldi. Irak’ı Türkmen Devleti olan Safevîler’den aldık. Zaten Mısır’dan doğuda kalan ve Meşrık denen bütün Arap ülkeleri XI. Asırdan beri Selçuklu ve Türk hâkimiyetinde idi. Diğer Türk Devletlerinden sonra Osmanlı bunlara vâris oldu. Cezayir, Tunus ve Libya’yı, bu ülkeleri Hıristiyanlaştırmaya ve Latin Amerika haline getirmeye kararlı olan devrin en büyük Hıristiyan devleti Ispanya’dan aldık. Kuzey Afrika’da bir Endülüs faciasının yaşanmasını önledik, tarihin seyrini değiştirdik.
    ···
   tümünü göster