/i/Haberler

İnciden al haberi
  1. 1.
    +42 -1
    Karşınıza gelen çocuğun, yalan söyleyip söylemediğini nasıl anlayabiliyorsunuz?
    - Çocuk istismarında, biz çocuğun söylediği her şeyi doğru kabul ederiz. “Doğrudur” diye yola çıkarız. Türkiye’de yanlış bir kanı var: “Çocuklar, yalan söyleyebilir” denir. Hayır! Çocuklar sadece bilgi dağarcıklarında olan konular hakkında yalan söyleyebilirler. Karşımızdaki çocuk, cinsellikle ilgili, bilmesi gerekenden fazla bir bilgiyle bize geliyorsa, inanırız…
    Nasıl yani?
    - Diyelim ki, çocuk, bir baba resmi çiziyor ve baba figürünü erekte olmuş bir penis şeklinde çiziyor. 3-4 yaşlarında bir çocuğun, penisi bu kadar büyük ve kusursuz çizebilmesi beklediğimiz bir şey değil. Biri ona öğretmiş ya da bir olaya tanık olmuş olabilir. Bunun altını, bizim deşmemiz gerekiyor. Çocuklar kendilerini, kendi cümleleriyle ifade ederler. Biz işte, o minik cümlelerin peşindeyiz. Örneğin bir vakam vardı. Küçücük bir kızcağızın söylediği tek bir cümle: “Babamın sütü çok acı!” Baba, ona süt vermiş de süt bozuk mu çıkmış? Hayır! Baba tarafından oral penetrasyon yapılıyor ve çocuk, spermin tadını anlatıyor. Baba, “iç bu sütü, boyun uzayacak” diye onu kandırıyor. Zaten bu tür durumlarda, karşı taraf, ya “Bunlar oyun” diyor ya “Aramızda sır” ya da kimseye anlatmaması için hediyeler alıp, bir şekilde onu kandırıyor.
    iğrenç ötesi! Çok vahim! Peki kullandığınız yöntemler ne kadar güvenilir?
    - Bütün gelişmiş ülkelerde kullanılan yöntemler. Yüzde 100 güvenilir. Tabii ki tecrübe de önemli. Ben 87’den beri bu alanda çalışıyorum. Bize, cinsel istismar şüphesiyle gelen vakaların üzerinde günlerce, haftalarca, bazen aylarca çalışıyoruz. Bir çocuk, “Kulağım ağrıyor bakar mısınız?” diye bir kulak burun boğazcıya gittiğinde, hekim, daha somut bulgularla teşhis koyabilir. Bizde öyle değil. inceleme uzun zaman alıyor. Klinik pgibologlar ve çocuk pgibiyatristleriyle ekip olarak çalışıyoruz. En sonunda herkesin bulgularını masaya yatırıp, ortak bir kanıya varmaya çalışıyoruz.
    Yani bir çocuk, cinsel istismardan söz ediyorsa, şüphelenmek değil, ciddiye alıp araştırmak mı lazım?
    - Elbette. Mutlaka anlattıklarının altında yatan etkeni bulmak lazım. Ama bunu da siz evde bulamazsınız. Bir adli tip uzmanının tecrübesinden destek almalısınız. Anne babaların en büyük hatalarından biri bu…
    Ne anlamda?
    - Diyelim ki çocuk, okulda bir olaydan bahsetti. Dedi ki, “O amca bana hep bir yerini yalatıyor.” Anne babalar genelde panik yaparlar ve çocuğu sorguya çekmeye başlarlar. Kim o amca? Neresini yalatıyor? Pantolonunu çıkarıyor mu? Çıkardıktan sonra cinsel organını gösteriyor mu? Cinsel organını mı yalatıyor? Oysa, biz asla böyle şeylerden söz etmeyiz. Bu bilgileri çocuğa vermeyiz. Çünkü böyle sorular sorduğunuz anda, kirlenmiş bir bilgi birikimi yaratmış olursunuz. O nedenle şayet çocuğunuz şüpheli cümleler kuruyor ve bunun altında cinsel istismar olabileceği kuşkusu taşıyorsanız, ne olur onu bu işin uzmanı olan birine zütürün. O görüşsün. Bilgi kirliliği oluşturmayın. Bırakın biz araştıralım, siz araştırmaya çalışmayın.
    Peki çocuğun yaşadıklarını anlatırken abartması, iftira atması da mı mümkün değil?
    - 13-14 yaşındaki çocuklarda bununla karşılaşabiliyoruz. Ama 4 yaş grubunda, beklediğimiz bir şey değil. 4 yaşındaki bir çocuğun, bilgi birikimi, detaylı bir şekilde birine cinsel anlamda iftira atabilecek düzeyde değil. Düzeydeyse de zaten o durumun altında bir başka cinsel istismar, bir başka öğreti vardır.
    Sizin C.i’ye verdiğiniz rapor kanaat mi, kendi fikriniz mi yoksa bunu tartan bilimsel bir yöntem var mı?
    - Hastalarımız özelinde konuşmamak gibi bir ilkemiz var. Hem etik hem de yasal anlamda. Ama şunu net söyleyebilirim: Bir çocuğa bir rapor düzenlediysek bu raporu, mutlaka bir heyet olarak düzenliyoruz. Heyetin içerisinde klinik pgibolog, adli tıpçı, çocuk pgibiyatristi arkadaşlarımız bulunuyor. Sözünü ettiğiniz çocuğumuz için düzenlediğimiz raporda da aynı ekibin bulunduğunu düşünürsek, evet, altına imza attığımız rapordan yüzde 100 eminiz.

    Bu yaşta bir çocuk, bu travmanın izini ömür boyu taşır mı?
    - Evet, böyle bir risk var. Çocuk, aile içinde böyle bir istismara uğradıysa, aile kavramı toptan yıkılıyor. Sokaktaki biri bunu yaptıysa ve aile çok akılcı ve doğru davranırsa, çocuğa zamanında ulaşıp, doğru yerde muayene ve tedavi ettirebilirse, o zaman daha kolay iyileşebilir. Ama öteki türlü zor. Çünkü çocuk, güven duygusunu ailede hisseder. Aile içinde cinsel istismar yaşadıysa, onun için aile kavramı bitiyor. Güven duygusu, onarılmaz bir şekilde yok oluyor. ikincisi, bu çocuğun ileride kendisinin de bir aile kurabilme ihtimali ortadan kalkıyor. Kursa bile, aile kuracağı kişiye karşı sürekli bir güven duygusu ekgibliği yaşıyor. Bazen de ömür boyu sürecek terapiye ihtiyaç duyuyor…
    Cinsel istismara karşı her çocuğun verdiği tepki aynı mı?
    - Hayır. Bazen bir bakarsınız, “Çocuk bu kadar olay yaşamış, ne kadar tepkisiz, ne kadar sakin duruyor” diye şaşarsınız. Ama siz o sakin çocuğu, beş sene sonra görün. Öyle bir tepki verir ki, ne yapacağınızı şaşırırsınız. Bu yüzden biz, cinsel istismara uğramış çocuklar için, anlık dilimler içinde kanaat bildiremeyiz. Bu çocuklar ileride cinsellikten tamamen soğuyabilir ya da tam tersi, aklınıza gelemeyecek, olamayacak, “Bunu da yapmaz!” diyebileceğiniz cinsel ilişkiler içine girebilir ve hiperciksüel bir kimliğe bürünebilirler...
    Ne yazık ki bazı babalar yapıyor!
    Çocuğun yaşadıklarını size rahatlıkla anlatması için n’apıyorsunuz?
    - En önemlisi bize güven duyması. Çocuk gelecek, bize ısınacak, küçük oyunlar oynayacak. Sonra yine gelecek. Bize, güven duyması için uğraşırken, asla yalan söylemeyiz. Orada ne için bulunduğunu söyleriz.
    Ne diyorsunuz?
    - Birilerinin ona kötülük yaptığını, bizim de ona yardımcı olmaya çalıştığımızı söylüyoruz. Bazı çocuk geliyor 3 yaşında ama IQ’su çok yüksek. O çocuklara anlatmak daha kolay ama onların travmaları daha ağır. Çünkü olayı algılama yeteneği daha fazla. Bize güvendikten sonra onlarla oyun oynamaya başlarız. Bunu klinik pgibolog ve adli tıp uzmanı arkadaşlarımızla birlikte yapıyoruz. “Hadi evcilik oynayalım, bir anne, bir baba ve çocuk var. Birlikte çarşıya gitsinler. Okullar açılıyor, okul alışverişine gitsinler. Telefon geldi, anneyi çağırdılar. Babayla çocuk eve gitsin, hava karardı…” işte o zaman çocuk başlıyor ağlamaya! “Babamla eve gitmem!” diye tutturuyor! O zaman, babayla kötü bir deneyim yaşadığını anlıyoruz ama zorlamıyoruz. “Peki, n’apalım, babayla sokakta mı gezsinler? Sen söyle” diyoruz. Oyunun ondan sonraki kurgusunu çocuğa bırakıyoruz. Oyun yoluyla yaşanan her şeyi, zaman içinde anlatıyor çocuk. Resimler de bize çok ipuçları veriyor. Demin de dediğim gibi, 3 yaşındaki bir çocuk babasını çizerken erekte penisle çizmez…
    Peki C.i vakasında sizin verdiğiniz raporu, mahkemenin ciddiye almamasını nasıl karşılıyorsunuz?
    - Bu, benim de içimi çok acıtan bir konu. Ama hukuksal platformda bir sıkıntı yaşandığında, bizim buna ne müdahale etme şansımız var ne de yetkimiz. Ne yazıktır ki bizim toplumumuzda, “Babalar bunu yapmaz!” diye yanlış bir yargı var. Yargıda çalışan kişiler de toplumun bireyleri olarak, bu öğretilerden nasiplerini almışlar. Ama yanılıyorlar, ne yazık ki bunu yapan babalar var. Bu da bir gerçek.
    O davada bilirkişi olarak dinlendiniz…
    - Evet. O çocuğu muayene eden hekimlerden biri olarak, hâkime çocuktaki tıbbi bulguları ve hangi yöntemleri kullanarak o bulgulara ulaştığımızı anlattım. Siz iki buçuk saat anlattıktan sonra hâkim size şunu sorabiliyor: “Elle tutulur bulgu var mı?” “Yok, ruhsal bulgu var.” “Peki, cinsel istismarı kanıtlayabilir misin?” “Eğer benim muayeneme güvenirsen, oradaki diğer bilim adamlarının muayenelerine güvenirsen, o zaman bunlar kanıttır.” Ama işte yetmiyor, bazen ikna olmayabiliyorlar…
    Oyun odalarında anlatılanları kayda alabilir misiniz?
    - Yapabiliriz ama hâkim için bu bir şey ifade etmez ki. O çocuğun anlattıklarını yine adli tıp uzmanı bir hekim olarak ben değerlendirebilirim. Ya da çocuğun çizdiği resimleri gösterebilirim. Ama karşı tarafın avukatı, “Annesi öğretmiştir, çocuk da onu çizdi” diyecektir. Gerçi bu konuda çok duyarlı hâkimlerimiz de var. Onların da hakkını yemeyelim. Ama bir grup da “Bu elle tutulur bulgu değildir!” deyip kanıt olarak kabul etmiyor.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +5
      Hiç iyiye gitmiyoruz sonumuz hayrola
      ···
    2. 2.
      +1 -3
      ya bi gibtir git ayse arman denilen kasar neden surekli cinsellikle alakali seyler yaziyor bunu iyi gibemiyorlar heralde. Sanki kendi cok ahlakli gibi ahlaktan bahsediyor bide. Herseye muhalefet aq. Yok boyle bisey cogu abartma ve yalan. Camur at izi kalsin. Koskoca hakimin savcinin kararini sorgulamak sizin neyinize.Bu ayse arman ve turevleri duygusal davrandiklari icin bu durumlarda yanlis seyler dusunuyorlar. Hakim ve savcilar duygularina gore degil gerceklere gore karar verirler.
      ···
    3. 3.
      +2 -1
      sitoloprama bi kalem bi kağıt vermişler babasını 45 cm damarlı elinde çizmiş, konuşma balonuna da ' süt acı ' yazmış
      Hakim babasına beraat vermiş aghahahahaha aq bini
      ···
    4. diğerleri 1
   tümünü göster