/i/İnanç

İnanç
  1. 1.
    +2 -4
    Türkiye’de her sene “dinin kesin bir emri, fıkhi bir vecibeymiş” gibi kutlanılan özel gecelerin aslında hem islam’ın iki ana kaynağı (Kur’an ve sünnet) tarafından “kutsal” ilan edilmedikleri bir hakikattir.
    Bu gecelere Kandil denmesinin sebebi Osmanlı padişahı 2. Selim (1566-1574) zamanında başlayarak, minarelerde kandiller yakılarak duyurulup kutlandığı için "Kandil" olarak anılmaya başlamıştır.
    [ Nebi Bozkurt, “Kandil”; Halit Ünal , Berat Gecesi maddesi. Diyanet islam Angiblopedisi (DiA), istanbul, 2001, c. 24, s. 300]

    Devletin resmi din kurumu Diyanet’in hazırladığı angiblopedide “kandil” maddesinde bunlar yazıyor.

    Fakat kandil gecelerini bizzat organize eden, camilerde mevlid ve dua merasimleri düzenleyen, bu geceler münasebetiyle kutlama mesajları yayınlayan ve halkın kandilini kutlayan da yine Diyanet’in kendisi.

    Kandil ilk olarak nerede ortaya çıktı ?

    ilk olarak hicretten 300 yıl sonra ilk kez Mısır'da, Şii Fatimiler döneminde Mevlid; 400 yıl sonra da Kudüs'te Mirac, Regaip ve Berat geceleri kutlanmaya, bu geceler camilerde toplu biçimde yapılan ibadetlerle geçirilmeye başlandı. Daha sonra bu kutlamalar islam dünyasının bazı bölgelerine yayılarak gelenekleşti.

    Yapılmak istenen ne ?

    islam’ın hayat dini” olmaktan çıkarıp, “mübarek gün ve geceler dini” haline getirmek.

    Hayatın merkezinde bir din olmaktan çıkarılıp tıpkı Hristiyanlıkta ve Yahudilikte olduğu gibikutsal'' zamanlar dini haline getirilmek isteniyor.

    Hristiyanlıktaki; Paskalya ve Noel gibi
    Yahudilikteki;Fısh . Sukkot ve Şavuot gibi

    Bu bir devlet politikası olarak izleniyor

    Aynı Fransız Laiklerin Hristiyanlığa yaptıkları gibi Türk Laikler de aynısını islam'a yapmak istiyor.

    Kur'an-ı Kerim'de Kadir gecesi dışında bu geceler hakkında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Peygamberimiz zamanında da bu günler kutlanmamıştır. Peygamberimizden sonra olan Ashab-ı Kiram, Emeviler Abbasiller döneminde de herhangi bir kutlama örneğine rastlanmamıştır.

    Kadir Gecesine geldiğimizde ise ilgili ayetler ve Hadisleri aşağıda belirttim

    “Biz onu Kadir gecesi indirdik. Kadir gecesi nedir, bilir misin sen? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Meleklerle Ruh o gece Rabblerinin izniyle her iş için iner de iner. Tam bir esenliktir o gece, tâ tan yeri ağarıncaya kadar.” (Kadîr sûresi, 1-5)

    “Biz Kur’an’ı kutlu bir gecede indirdik.” (Duhân sûresi, 3)

    “Kadir gecesini, fazilet ve kudsiyetine inanarak ve sevabını yalnız Allah’tan bekleyerek ibâdet ve tâatle geçiren kimsenin -kul hakkı hâriç- geçmiş günâhları bağışlanır.” (Müslim, Müsâfirîn, 175)

    “Kadir gecesi ile ilgili rüyalarınızın, ramazanın son yedi gecesi üzerinde toplandığını görüyorum. O halde Kadir gecesini arayan onu ramazanın son yedi gecesinde arasın!” (Buhârî, Leyletü’l-kadr 2,)
    “Kadir gecesini ramazanın son on günü içinde arayınız!” (Buhârî, Leyletü’l-kadr 3)
    “Kadir Gecesini Ramazan’ın Son on günündeki gecelerde arayın!” (Buhârî, Leyletü’l-kadr 3)

    Din adına yapılan her şeyi, kendi tabii sınırları içinde ele almak, ne artırarak ne eksilterek, Kur’an ve onun tebliğcisi Hz. muhafazid (s.a.v.) tarafından nasıl tebliğ edilip öğretilmişse, o kadarıyla almak gereklidir. Sahabe bu dini nasıl anlamış , neler yapmış bizler nasıl anlıyor neler yapıyoruz karşılaştırmalıyız .
    Aksi halde kendi ellerimizle dine müdahalede bulunmuş, işimize geldiği veya hoşumuza gittiği gibi dinde bazı ilave veya eksiltmelerde bulunmuş oluruz. Bizden önceki din mensupları da (ya kasıtlı veya iyi niyetle, ama) tam da bu şekilde dinlerini değiştirmişlerdi.

    Dinde sonradan ortaya çıkan ve hakkında herhangi bir delil bulunmayan bu gibi durumlar hakkında Peygamberimiz şöyle buyurmuştur;
    “işlerin en kötüsü sonradan ihdas edilenler / ortaya çıkarılanlardır.”
    [ Muslim, Cuma, 43.]

    “Sonradan ihdas edilen her şey bid’attir”
    [ Nesâi, Îdeyn, 22; ibn Mâce, Mukaddime, 7]

    “Her bidat dalalettir, her dalalet de ateştedir.”
    [ Muslim, Cuma, 43; Ebu Davud, Sünnet, 6]"

    Bidat; Hz. Peygamber ve Ashâb-ı Kirâm dönemlerinde görülmeyip onunla amel edilmeyen, hattâ bir benzeri olmayan ve islâm'dan olmadığı halde sonradan ortaya çıkan , din ile alâkalı olup bir ilâve veya eksiltme olarak, sünnete aykırı davranışların adet haline getirilmesidir.

    Özet:Okumayacaksanız okumayın o kadar uzun yazdım okursanız ne demek istediğimi zaten anlaycaksını
    ···
   tümünü göster