+82
-16
Mobilyadır, televizyondur, dolaptır, buzdolabıdır vs.vs. her şeyi ortak bir şekilde, iyi denilebilecek bir pazarlıkla aldık sayılır. Ertesi gün kamyonla gelecekti eşyalar. Büyük yük kalktı omuzlarımızdan Fatih'le.
Hemen eve geçmedik, çıktık mekandan, hazır babaları bulmuşken(bu nasıl tanım amk tövbe tövbe..) bilardo ya gittik. Bir saat falan kaldıktan sonra babamla Hasan amca bizi gibtir ettiler. Takılacakmış gençler.. hah..
Biz de eve geçtik, hayatımın anlamı 2 kadının yanına..
Yok böyle tatlılık.. pembe bir bandanayı çekmiş kafasına, saçları topuz gibi olmuştu. Mutfakta dolapları siliyordu,
oturdum masaya, döndü bana,
"avukat hanım ne bu güzellik" dedim. Bir şey demedi, gülümsedi.
"yorulduysan bırak ben devam ederim"
"olmazz gelin olmaya hazırlanıyorumm" dedi gülerek.
Of anam of.. bu sefer o açmıştı aramızdaki "şaka" konusunu,
"peki o zaman girdin gözüme aferin :p"
Yine döndü arkasını, gözlerini kısarak baktı, gülümsedim.
"Hazal tekrar teşekkür ederim, Muğla'ya gitmedin, bugün yardım ediyorsun"
Bıraktı bezi, karşı sandalyeye oturdu, elini uzattı, elimi tuttu. O tatlı gülümsemesini tekrardan yerleştirdi beyaz yanaklarına,
O an nasıl heyecanlandığımı yazmama gerek yok sanırım. Kısaca kalbimin sesini kulaklarımdan duyabiliyordum.
"teşekkür etmene gerek yok Teleri, ben istedim sonuçta. Şimdi sen düşünüyorsundur, 'niye kalıp yardım etmek istedi acaba' diye" dedi.
Evet düşünüyordum her saniye..
ve Hazal'ın dudaklarından çıkacaktı sebebi..
baktım gözlerine tüm heyecanımla..
ne diyecekti..?