/i/Tarih

''Tarih bir meslektir, bir hobi, gevezelik, anekdot ya da asparagas değildir.'' (Pierre Goubert)
  1. 1.
    +246 -16
    [Beyler uzun ama okuyun ]

    11 Eylül 2001... Saat sabah 8:46...

    Aynı manzarayı seyreden binlerce kişinin tanıklığında, bir yolcu uçağı New York'un ekonomik gücünün simgesi olan ikiz kulelere çarpıyor... Sonuç 2.600 ölü...

    Ortadoğu'da halen devam etmekte olan olayların kıvılcımı olan bu saldırı, hala açıklanamayan çok fazla sır içermektedir. 11 Eylül saldırıları, Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde 1400 yıl önce bildirdiği Ahir Zaman alametlerinden önemli birisidir. Dünyaya ve islam Alemine derin etkileri olacak bir süreci başlatan bu saldırı, metafizik bir olaydır ve ardındaki bazı sırlar hala çözülememiştir.

    2.600'den fazla kişinin hayatını kaybettiği bu olayların ardından yapılan incelemelerle ortaya çıkan resmi açıklama, birçok ekgiblik ve tutarsızlık içermektedir. Bunları teker teker inceleyelim:

    Kulelere ilk çarpan uçağın bir Boing 767 olduğu söylenmiştir. Boing 767, alüminyum konstrüksiyona sahiptir ve alüminyum bir kütle, ne kadar hızla çarparsa çarpsın, çelik konstrüksiyon bir binayı jilet gibi delip geçemez. Bu fizik ve metalürji kurallarına aykırıdır. Öyle ki binaya çarpan uçaklardan biri binayı adeta bir jilet gibi keserek içeri girmiş, kanatları dahi kopmayan uçak, binanın diğer tarafından da dışarı çıkmıştır. Oysa uçak kazalarından ve yapılan testlerden bugüne kadar elde edilen görüntülerde, ormanlık bir alanda alçaktan uçan bir uçağın kanatlarının ağaçlara çarparak bile koptuğu görülmüştür. 2. Dünya savaşı döneminde Amerikan savaş gemilerine kamikaze dalışı yapan Japon jet uçaklarını hatırlayalım. Son hızla gemiye dalış yapan uçaklar hiçbir zaman gemiyi delip geçememiştir. Yalnızca güvertedeki uçaklara hasar verebilmişlerdir.

    Bu görüntüde izlediğiniz çarpma anına dikkat ederseniz, uçağın darbe açısı ile devamında meydana gelen patlamaların açısı birbirini tutmamaktadır.

    Çarpmadan yaklaşık 1 saat sonra Güney Kulesi yaklaşık 10 saniyede tamamen çökmüştür. Bundan 29 dakika sonra Kuzey Kulesi de yaklaşık 10 saniyede çökmüştür.Çökmenin sebebiyle ilgili resmi açıklama, çarpmada çıkan yangında mutfaklardaki yakıt depolarının da alev alması ve çıkan geniş çaplı yangınla binanın taşıyıcı kolonlarının zarar görmesidir. Şimdiye kadar dünyada kayda geçen bunun benzeri bir olay olmamıştır. Yangın yüzünden çöken 3 bina olmuştur ve hiçbirinde çelik konstrüksiyon kullanılmamıştır. 28 Temmuz 1945’te EmpireState binasının 79. Katına uçak çarpmış ve sadece çarptığı kat ile çevresinde hasar oluşmuştur. Bina sağlam olarak hala kullanılmaktadır. Bugüne kadar onlarca gökdelende geniş çaplı yangınlar çıkmış, hiçbiri çökmemiştir.

    Her kata bomba yerleştirmek, bu binaların yıkılması için yeterli midir?

    Planlanmış bina yıkımlarında “termit” adı verilen bir patlayıcı madde kullanılır. Bu patlayıcı madde çelik kolonları noktasal olarak eritmek için yeterlidir. Patlatıcı kullanılarak yapılan planlı yıkımlarda, binanın çelik kolonları belli noktalardan parçalanır ve bina tasarlanmış yöne doğru çöker. Fakat ikiz Kulelerin çökme görüntülerinden de anlaşılabileceği gibi, bina anında toza dönüşmüştür. Binanın yıkılmasının ardından etrafa saçılan bu beyaz toz, büyük bina yıkımlarında veya yangınlarda karşılaşılan bir durum değildir. Bu toz, binanın hem çelik hem betonarme yapısının “pulverize olmasıyla”, yani 100 mikron veya daha küçük zerreciklere bölünmesiyle ortaya çıkan kalıntıdır. Dünya Ticaret Merkezi binalarının her katı için 434 ton beton kullanılmıştır. Ne uçak çarpması, ne yerel bir patlama ne de yangın, bu kadar çok betonu toplamda çapı 1 mm'den bile küçük parçalara bölmeye yani pulverize etmeye yetmez. Binaların yıkımıyla şehre yayılan bu beyaz toz, Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde "tozlu dumanlı bir fitne" olarak aktarılan olaya işaret etmektedir.

    Binaların yıkımında kullanılan patlayıcı madde olan termit, çelik kolonları noktasal olarak eritmek için yeterlidir, fakat çeliği pulverize edemez.

    Dünya Ticaret Merkezi çelik yapısının dayanıklılığıyla, dünyada sayılı birkaç binadan biriydi. Merkez kolonları, taşıyıcı kolonları ve dış kolonlarının tümü 12,7cm kalınlığında çelikten oluşuyordu. 2. Dünya savaşı zamanındaki en güçlü zırha sahip olan T-34 tanklarından bile 3 kat daha kalın olan bu zırh sistemi, binanın yıkımını patlayıcı kullanarak bile imkansız hale getiriyordu. Bunu karşılaştırmak için şöyle bir örnek verebiliriz: T-34 tanklarının zırhlarını hiçbir patlayıcı tamamen parçalayamıyordu, en fazla üzerinde küçük bir delik açabilirdi. Bu binada kullanılan çelik konstrüksiyon ise, T-34 tanklarından 3 kat daha güçlüydü. Yani bu binanın patlayıcılar kullanarak bile yıkılması kesinlikle mümkün değildi.

    Yani sizin anlıyacağınız düzmeceden ibaret bir olay.

    EDiT: çalıntı diyen çomarlar tabikide videolardan derleme bir yazı bu taku takuna nasıl yazıyım bu kadar bilgiyi

    EDiT2: şuku veren eller dert görmesin panpalar eyvallah
    ···
   tümünü göster