Gözlerinden aldığım şokun etkisinden silkelenir silkelenmez doğal davranarak yanlarına gittim. çantamı yanımdaki sandalyeye koydum,
ve sakince
+Merhaba, ben Metallicaforever dedim.
Sağımdaki minyon telefonu elinden bırakmayan kahverengi saçlı kız bana kafasını kaldırıp bir anlığına
"Kübra, memnun oldum" dedi.
Karşımdaki tesettürlü uzun boylu kız " Eda" dedi
Ve solumdaki o güzellik abidesi, pikaçu gibi elektrik aldığım bana "Tuğçe
* " dedi gülümseyerek.
Kendi içimden konuşuyorum;
•
Yok abi bakmaz bu kız bana, imkanı yok, bakar mı lan yoksa. ben de çirkin değilim ama o kadar. Bilmiyorum ya..*
Derken Önümdeki Eda bana
" Daldın" dedi gülerek,
" Ha bişey mi demiştin" dedim
" Hangi bölümdesin?" dedi
" Uluslararası Ticaret" dedim, "siz?"
" 3'ümüz de Basın ve yayın teknolojisi okuyoruz "dedi
" Gazeteci mi olacaksınız yani" dedim,
" Yani dergi editörlüğü, gazetecilik falan" dedi.
" Ne güzel" Dedim
Beyler böyle alamıyorum kendimi, arka fonda müzik çalıyor resmen sanki. Parfümünün kokusu hala çıkmaz damağımdan.
Bana bakmaz diye düşünürken, gözlerini gözlerimde yakaladım. O da benimkini yakaladı tabi. Kıpkırmızı oldum. Hemen gelen okey taşlarınaodaklandım dizmeye başladım.
Bölümlerden bahsettik, sonra sağımdaki Kübra neden elindeki telefonu bırakmadığını söyledi, sevgilisi ile kavga ediyormuş o sırada.
Sonra Tuğçe, " Valla sevgilim yok, rahatım" dedi gülerek. Çok efendi hanım hanımcık konuşuyordu, her saniye aşk seviyem artıyordu.
Ama öyle deyince bi karamsar oldum, * Lan acaba istemiyor mu sevgili falan* diye. Sonra Eda sanırım bana bir mesaj amacı ile
"Belli olmaz o işler" dedi Tuğçeye.
Güldüler, onlar gülünce Hehaahae diyerek kasılarak güldüm. Doğal olmaya çalıştıkça batırıyordum resmen. Paranoya oldum, acaba ağzım kokuyo mu, saçım düzgün mü lan acaba diye