Atacı kasabasının tren istasyonuna batıdan gelen tren ağır bir gürültüyle vardı. Kapılar açıldıktan sonra yolcular vagonlardan inip peronlarda ki bekleyenlerine doğru yürürken yine o vagonlardan uzun boylu hafif zayıf bir genç indi. diğer yolculardan farklı olarak bu gencin bekleyeni yoktu. o buraya soruları yüzünden gelmişti. istasyondan çıkıp kasabanın küçük meydanına doğru yürürken bu sefer ki adamın sorularının en azından bir kaçına cevap verebileceğini umuyordu. Adamın nerede yaşadığını kasabalılara sorduktan sonra adamın evinin bulunduğu tepeye doğru yürümeye başladı. Tepeye çıktıktan sonra bu adamı gözünde büyüttüğünü anladı Adamın evi bir küçük bir kulübeydi kendi ise güçten düşmüş bir ihtiyar. Genç ihtiyarın aklınıda gücü gibi yitirmemiş olmasını umdu. ihtiyarın yanına yaklaşıp kendini tanıttı. ihtiyar gencin neden geldiğini anladı ve sorularını sormasını istedi. Genç "Eğer Tanrı varsa neden dünya fakirler ve sefillerle dolu" dedi.
"Diğer sorunu sor" dedi bilge ihtiyar

"Neden Tanrı ona ibadet etmemizi istiyor" dedi genç

"Diğer sorunu sor" dedi bilge ihtiyar

Genç bu durumdan iyice sıkılmıştı ve "Buda son sorum Tanrının varlığını kanıtlayabilir misin?" dedi.
ihtiyar mağrur bir şekilde yerinden kalktı ve gencin kulağına şu sözleri fısıldadı

anani giberim senin