1. 26.
    0
    metal gear solid
    1998 / playstation

    hep sistem kapasitesinden yakınan kojima için playstation’ın çıkışı çölde vaha gibiydi. serinin üçüncü boyuta adım atması metal gear dünyasını tamamen değiştirmişti. sadece playstation versiyonu bile dünya çapında yedi milyon satan, ardından pc, dreamcast ve gamecube’e uyarlanan metal gear solid, tarihteki çok büyük yankı uyandıran oyunlar arasına adını yazdırdı.

    kojima diyor ki… “destan yeni bir boyut kazanıyor”

    policenauts’u bitirdiğimde playstation adında inanılmaz sayıda üç boyutlu poligon sağlayabilen bir makinenin dedikodularını duymaya başlamıştım. aklıma ilk gelen şey metal gear oldu. bu konsol sayesinde oyunu üçüncü boyuta taşımakla kalmadık, aynı zamanda cd’nin sağladığı geniş boyut, müzikler, karakter seslendirmeleri, mükemmel sinematikler ve sunumlar gibi imkânlara da sahip olduk. böylelikle seri çok daha rahat büyüdü ve derinlik kazandı. oyunu yaparken nükleer yığıntı, insan kopyalama gibi tehlikeli konulara dokundurdum, önemli mesajlar da verdim. örneğin oyunun teması şimdiki jenerasyonun bir sonrakine ne bırakacağı ile ilgiliydi. insanlar sonsuz yaşam çevriminde doğuyor, ürüyor, çocuk yetiştiriyor ve ölüyorlar. oyunun hikayesi ve karakterleri hep bu konsept üzerine kuruluydu. basitçe anlatmak gerekirse şişman bir çocuğu ele alalım. ailesi iyi olmadığı için kendisinin de sporda iyi olmayacağını düşünecektir. aslında çocuk bu konuda çok haklı olabilir; ama olmayabilir de. sonra bu çocuk mgs’yi bitirir ve “belki de yarın o spor salonuna gidip elimden gelenin en iyisini yapmalıyım” der. işte mgs yaratılırken aklımızdaki ders buydu.

    ben büyük bir film severim; özellikle de kovboy filmlerine bayılıyorum. her ne kadar metal gear modern bir drama olsa da kesinlikle içinde bir kovboy tadı var ve revolver ocelot bu tadın dayanağı. revolver’ı, hayranı olduğum lee van cleef’den esinlenerek yarattım.

    biz metal gear solid’i yaparken, çok oyun oynayanlara “otaku” deniliyordu. otacon ismini kullanarak yapmak istediğim şey otaku kavramı ile dalga geçmek değil, tam tersine onların silah yerine beyinlerini kullanarak savaşmalarını onore etmekti. oyuncuların sonunda otacon’a dönüşen karakterle bağlantı kurmalarını istedim.

    neler oldu…

    alaska, bering denizi’ndeki fox-arcipelago takım adaları’ndan birisi olan shadow moses’da amerika’nın gizli bir nükleer başlık depolama tesisi vardı. ada 2007 yılındaki bir tatbikat sırasında zaten kontrolü altında bulunduğu yeni jenerasyon özel kuvvetleri foxhound mensupları tarafından ele geçirildi. tatbikata dünyanın ikinci büyük silah üretim şirketi olan armstech ve yeni askeri teknolojilerin orduya kazandırılmasından sorumlu bir hükümet departmanı olan darpa da katılıyordu ve her iki kuruluşun başkanı da teröristlerin elinde rehindi. teröristler bir milyar dolar nakit para ile beraber big boss’un vücudundan geriye kalanların kendilerine verilmesini istemekte aksi durumda 24 saat içerisinde bir nükleer saldırı düzenlemek ile tehdit etmekteydiler.

    durumun ciddiyetini anlayan savunma bakanlığı sekreteri jim houseman, emekli foxhound komutanı albay roy campbell’ı aradı ve yardımını istedi. campbell da, emekli olduğu için görev kabul etmeyeceğini bildiği solid snake’i alaska’daki kulübesinden silah zoruyla aldırttı. teröristlerin adayı istilasının üstünden beş saat geçmişti. campbell brifing odasında görevi anlattı, fakat anında red cevabını aldı. uzun çabaların ardından albay campbell, kendi yiğeni meryl’in de adada olduğunu söyleyince yumuşayan snake görevi kabul etti. hemen foxhound’un şef sağlık memuru olan dr. naomi hunter kendisine bir enjeksiyon yaptı. içeriğindeki nanomachine’ler ve peptidler sayesinde çok düşük sıcaklıklarda bile snake’in kanı donmayacak, adrenalin, şeker ve besi maddeleri ihtiyacı karşılanacak, böylelikle acıkmasının ve uykusunun gelmesinin önüne geçilecekti. görev, teröristlerin durdurulması, darpa şefi donald anderson ve armstech başkanı kenneth baker’ın da kurtarılmasıydı. adanın yakınlarına gelen bir denizaltıdan kapsül içinde fırlatılan solid snake yüzerek shadow moses adasına çıktı ve ilerlemeye başladı.

    operasyonu abd başkanı sadece izlemekteydi, asıl kontrol ise savunma bakanı’ndaydı. snake ise bu görevi sadece albay campbell’dan direktif alacağı şartıyla kabul etmişti ve nükleer silah uzmanı nastasha romanenko da kendisine yardım edecekti. bu görevde telsiz yerine, kulağın içine yerleştirilmiş olan codec isimli minik bir cihazla haberleşilecekti. armstech ve darpa başkanları’nın neden adada oldukları tam olarak bilinmemekle beraber, teröristlerin elinde bir nükleer bomba olduğu onaylanmıştı. kullanımı engellemek için bir pal (permissive action link) izin sistemi vardı ve kullanılma şeklini darpa şefi biliyordu. albay, snake’i yeni jenerasyon özel kuvvetler foxhound üyeleri ile ilgili olarak uyardı; onlar gördükleri gen terapisinden dolayı sıradan insanlar değillerdi ve özel yetenekleri vardı. teröristlerin lideri olan liquid snake, körfez savaşı’nda görevlendirilen bir sas mensubuydu ve ve batı irak’a girerken yakalanmasının ardından kendisinden yıllarca haber alınamadı. ardından foxhound tarafından kurtarıldı ve solid snake’in ayrıldığı bir zamanda birliğe katıldı. solid snake, kendisi ile aynı surata ve takma isme sahip olan liquid’i öğrenince şaşkına döndü. bütün “seviye” dergisi olarak biz de *

    solid, liquid, gas, plasma

    sürenin dolmasına 18 saat kala liquid snake bir rus hind-d helikopteri ile havalandı ve bölgeye gelen iki f-16’yı düşürdü. solid snake havalandırma sisteminden darpa şefi donald anderson’ın tutulduğu hücreye ulaştı ve kendisinden adanın bir nükleer silah depolama üssünden ziyade, armstech ve darpa işbirliği ile geliştirilen yeni bir metal gear’ın yapım yeri olduğunu öğrendi. pal sistemini devre dışı bırakmak için iki şifre vardı ve psyco mantis onun şifresini aklını okuyarak çoktan öğrenmişti. diğer şifre ise armstech başkanı kenneth baker’daydı. bunun yanında şifreleri bile devre dışı bırakabilecek üç anahtarlı bir sistem daha mevcuttu. konuşmanın ardından donald anderson kalp krizi geçirdi ve öldü. snake, campbell’ın yeğeni meryl silverburgh ile de karşılaştı ama daha konuşamadan elinden kaçırdı.

    üssün alt katlarında armstech başkanı da bulundu, ama bağlı olduğu kolonun etrafı mayınlara bağlı iplerle doluydu. foxhound’un silah ve işkence uzmanı revolver ocelot ile çıkan çatışmanın ortasında dış iskeletli bir ninja aniden ortaya çıktı, samuray kılıcı ile revolver ocelot’un silah tuttuğu sağ kolunu kesti, kenneth baker’ı tuzaktan kurtardı ve ortadan kayboldu. baker, her iki şifre sahibinin de beynine psişik güçlere karşı korumalar yerleştirildiğini söyledi ve donald’a şifreyi söylediğinden dolayı kızgınlığını dile getirdi. kendisi de işkence yapıp kolunu kıran ocelot’a şifresini söylemişti. son umut olan kart anahtarını ise meryl’e vermişti. ayrıca projenin şef mühendisi olan hal emmerich’in metal gear rex’i durdurmayı bildiğini söyledi.

    metal gear üretimini bizzat pentagon destekliyordu. adada yapılan tatbikat da metal gear rex’in sahte bir nükleer başlık ile denenmesiydi. baker, cyborg ninja’nın da foxhound’un küçük kirli sırrı olduğunu ve gen terapisinde özel güçler kazandırılırken vücudunun çökertildiğini söyledi. ardından snake’e metal gear rex’in bilgilerinin bulunduğu küçük diski verdi ve o da kalp krizi geçirerek öldü.

    snake ilerleyerek nükleer başlıkların tutulduğu alana girdi. codec’den “deepthroat” diye birisi arayıp snake’i kapının ardındaki tank ile ilgili uyardı. vulcan raven’ın kullandığı tankı hurdaya çevirip yoluna devam eden snake, şef mühendisi buldu, ama aynı yerde bulunan ve ısrarla tarafsız olduğunu söyleyen cyborg ninja ile yumruk yumruğa dövüşmek sorunda kaldı. dış iskeleti bozulan ninja kaçınca snake codec yardımı ile onun aslında gray fox olduğunu öğrendi; demek ki ölmemişti. zanzibar’da ölen gray fox’un vücudu deneysel olarak dört yıl boyunca gen terapisine maruz kalmıştı ve yandığı için dış iskelet takılarak hayata döndürülmüştü.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster