/i/Dertleşme

Derdini anlatmayan derman bulamaz..
  1. 1.
    +87 -4
    Beyler bugüne kadar yediğim en tatsız ayarın 7. yıl dönümü. Fazlası ile bunaldım ve bu olayı sizlerle paylaşmak istedim. Bi nebzede olsa içini dökmek huzur ve rahatlık verir insana.
    Böyle bir güz günüydü. Pazartesi günü. O zamanlar 17 yaşındayım. Tam bu zamanlar okulun açıldığı zamanlardı. Çevremde gördüğüm arkadaşlarımın yüzlerindeki gülümsemenin sebebiydi bu 3 aylık bekleyişin sonu. Herkes koca bir yaz görmediği arkadaşları ile jasret gideriyor, hepside mutlu mesut birbirleri ile gülüşüyordu. Ben hariç. Aslında geçen hafta annesini kaybetmiş biri olarak gayet olgun davranıyordum. Kalbinde ritim bozukluğu vardı. Çok basit geliyordu bana. Bu kadar basit birşeyden dolayı ölemezdi. Okuldan sonra herkes gibi evime döndüm. Babam cenaze ve taziye işleriyle oldukça meşguldü ara sıra polis ve dostlar da arıyordu. Zaten bir haftadır ikimizin de gözüne uyku girmiyordu o sebeple gece erkenden yattık. O zamanlar 3315‘im var. 3310’un bir üst modeli. Annem beğenmişti mavi rengini. Maviye bayılırdı. Gece tel rehberimdeki herkesin aadını ”Annem” olarak değiştirdim. Sabah ne yapacağımı bilmez bir şekilde uyandım. Okul vakti çoktan gelmişti ama gitmeyecek kadar yorgundum. Annemin mutfakta kahvaltı hazırlayıp beni sofraya çağırması için yarım saat bekledim. Evde boş boş dolandım. içimdeki boşluk dolmuyordu bir türlü. Derken kendimi dışarı attım. Fazlasıyla bunalmıştım evde. Babam da yoktu, zaten nerde olduğu da umurumda değildi. Evin önündeki bankta bizim komşu çocuğu oturuyordu. Yanına oturdum bende. Severdim kendisini. Seyitti ismi. O şekilde konuşmadan 10 dakika sadece oturduk. Derken benim telefonum çaldı. Arayan Annem di. O an gözlerim mutluluktan dolmuştu. insan hafızasındaki en basit kelimeyi bile seslendirdiğinde muhattabının çehresinde oluşan ufacık mutluluk kırıntısını çabucak fark ederdi. Güler yüzlüydü herzaman. Annem di arayan! “Ulan gene ekmek aldırcak hiç halim yok. Paramda yok” diye geçirdim içimden. Heyecanla ve istemsizce “Annem arıyor!” diye haykırdım yanımdaki kücük Seyid'e. Umudumu paylaşacak bir o vardı. Bana bakışından hatırladım herşeyi. “Senin annen yok ki” dedi zaten. Telefon çaldığındaki o dünyaları sığdırdığım herşeyi bir anlığına unuttuğum o umut dolu 5 buçuk saniyede yaşıtlarımla aramdaki yaş farkını ne boyutlara ulaştırdım bilmiyorum, ama umut denen şeyin tam olarak ne manaya geldiğini o gün anladım. Bugün 14 eylül. Bu gece onun dolunaya baktığımda bana gülümsemesini en sıcak hali ile gösterdiği gece. O gün bu gündür telefonumun zil sesi kicktir (nokia kullanan bilir. Dııtıtıdııtıtıdııtıtıdıı tıtıdııdııtıtıdııtıtıdıı gibi hoş bir melodisi vardır.)
    ···
   tümünü göster