/i/İnanç

İnanç
  1. 1.
    +5 -6
    insanlığın ve ahlaki erdemlerin arttığını göreceksiniz. özellikle semavi dinlerin etkisinin seyreltildiği veya içselleştirildiği toplumlarda açıkça gözlenebilir.

    hemen öyle din düşmanı ilan etmeyin. çok çarpıcı bir kaç örnekle açıklayacağım. semavi dinlerde, özellikle islam'da her şey kitaba bağlıdır. kelimesi kelimesine doğru ve rehber kabul edilir. bu yüzden lokalize edilmesi veya evrimleştirilmesi imkansızdır. mezhepler aracılığıyla geçirdiği küçük değişimler dışında yeni aşılandığı toplumlara göre modifiye edilemez. örneğin namaz farzdır. bir rekat bile eksiltip çıkartamazsınız fakat mezhebe göre farklı kılabilirsiniz. abdest de coğrafyaya göre kaldırılamaz. su olmazsa toprakla almak zorundasınızdır. gel gelelim eskimolar bu durumun dışında kalırlar. onlar için günde beş kere yıkanmak, bırak temiz kumu toprak parçası bile bulmak imkansıza eşdeğerdir. yani islam eskimo'ya senin şartların zorsa namaz sana farz değildir demez. kendi değerlerine göre dinini yaşayan alevilerin diğer kesimlerce müslüman kabul edilmemesi ve küffar ilan edilmesi de bu yüzdendir. bana sorarsanız dünya çapında 1.5 milyara varan müslüman nüfus içerisindeki en naif toplum alevilerdir. en azından alevi terörist veya alevi kimliğiyle ülkeyi dolandıran insan görmüş değilim. aynı şekilde müslüman olmasına rağmen dini içselleştirerek kendisine göre yaşayan orta asya toplumları da radikallikten uzaktır.

    bu tespit sadece bana ait değil. ünlü fotoğrafçı jimmy nelson'da aynı konuya parmak basmış. bu adam dünya'nın en ücra köşelerine giderek yerli kabileleri fotoğraflayan ve kazandığı paralarla bu insanlara çeşitli yardımlarda bulunan bir dünya vatandaşı. çukotka'da -40 derecede bir ay boyunca ren geyiği kabilesi kovalayacak kadar işine tutkulu bir insan. neyse konuyu çok uzatmadan toparlıyorum. şu videosuna bir göz atalım.

    https://youtu.be/4douqoaldio

    video da jimmy moğolistan'da kartalla avcılık yapan kazak kabilelerini fotoğraflarken görülüyor. dağ soğuğunda fotoğraf çekebilmek için eldivenini çıkartıyor fakat o yükseklikteki soğukta parmakları saniyeler içinde donarak kanamaya başlıyor. adam acı içerisinde kıvranırken tercüman olan kazak kadın yardımına koşuyor. ceketinin önünü açarak donmuş eli göğüslerinin arasına alarak ısıtıyor. ee ne var bunda? oralarda normaldir belki diyebilirsiniz. yalnız unuttuğunuz bir nokta var ki oradaki kazaklar müslümandır. normal şartlar altında bir kadının göğüslerine el sürmek tıpkı anadolu'da olduğu gibi hoş karşılanmayacak bir durumdur. gel gör ki bu durumda insanlar gülerek karşılıyorlar. jimmy aşağıdaki videoda durumu zaten kısaca özetliyor.

    https://youtu.be/-gku4gob7zk?t=133

    o bölgede yaşayan kazaklar hala kıl çadırlarda uyuyor ve göçebe yaşıyorlar. ne camileri ne de dinle ilgili kurumları var. din kültürle öyle harmanlanmış ve içselleştirilmiş ki her şey o bölgeye göre lokalize edilmiş. kurban bayramı var fakat oruç yok. kışın -50 yazın +50 dereceye varan koşullarda ava çıkan insanın yemek yemeden durabilmesinin mümkünatı olmadığını biliyorlar. başlarında kimsenin dini dayatmalarda bulunmaması ve kültürün zaten insanın kişisel inançlarına karışmayı engellemesi bu özgürlüğü getiriyor.

    aynısını iç anadolu'da yapabileceğinizi düşünebilir misiniz? donarak ölüyorum bari üstüme sıç desen zütüm gözükür diyerek onu bile yapmazlar. neden? çünkü din burada en katı kurallara göre işletilmeye çalışılıyor. her tv kanalında neyin günah neyin haram olduğu anlatılıyor. her köşe başındaki camide kimse dini eğitim almamışcasına her gün aynı konular tekrar tekrar gözünüze sokuluyor. toplum kendi aklına yatanı değil otorite kabul edilenin ağzından çıkanı doğru kabul ediyor.

    bir diğer örneğim ise japonlardan. ertuğrul fırkateyninin trajik hikayesi hepimizce malum. patlama sonrası kıyıya sürüklenen mürettabatı köylerine taşıyarak bir çoğunu hayatta tutan japon ada halkını da biliyorsunuzdur. pek bilmediğimiz detaylardan birisi tayfunun etkisiyle soğuyan havada saatlerce buz gibi suda kalmış insanları hipotermiden nasıl kurtardıkları. önce erkekler soyunarak soğuktan donmak üzere olan askerlere sarılarak ısıtmaya çalışıyorlar. erkek sayısı yetersiz geldiğinde ise kadınlar da soyunarak erkeklere katılıyorlar. bu sayede bir çok asker hayatta kalıyor.

    japonlar günümüzde her ne kadar açık fikirli ve bize çok uç gözüken hareketleri olsa bile oldukça tutucudurlar. sokakta öpüşmenin inanılmaz ayıp karşılandığı bir kültürleri var. hele bundan 130 yıl önce ufacık bir adada kendi içinde çok katı örf ve adetlere göre yaşayan japonlar için evli/bekar kadınların soyunarak başka erkekleri ısıtmaya çalışmaları hayat kurtarmak pahasına bile olsa çok ekstrem bir durum. peki bu hareketi neden yapıyorlar? çünkü konuya dinen değil ahlaken yaklaşıyorlar. bir insanın hayatı kişisel inançlardan ve kültürel tabulardan önce gelir. günümüzde şinto bir dinden ziyade animizm halini o yüzden almıştır. budizm kadar katı değildir. günlük yaşam ile entegre olmuş, evrilmiş, gelişmiş ve bugünkü halini almıştır. bu sebeple en koyu şinto dahi önceliklerini aklına göre belirleyebilmektedir.

    yine gelişmemiş ve ilkel kabul edilen (kime ve neye göre?) kimi kabilelerde bu tutumu görmek oldukça mümkün. bilhassa yukarıda bahsettiğim fotoğrafçının çalışmalarını inceleyin. gidip fotoğrafladığı kabileler ile yaşadıkları ve öğrendikleri aynı kanaati sizlerde de oluşturacak. ufkunuzu genişletmese bile kimi katı görüşlerinizi değiştirecektir.

    ted konuşması için: https://youtu.be/owq7tor2u8q

    Alıntıdır.
    ···
   tümünü göster