/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 1.
    +2 -2
    GAME OF THRONES BiR KADIN DÜNYASI MI?

    Kuşkusuz edebiyat, müzik ve sinema yani genel çerçevesi ile sanat hayatı forma sokan, algılarımıza içten içe işleyen ve bize normları öğretme konusunda oldukça önemli yere sahip kavramlardır. Normaller toplumlara göre değişkenlik gösterirler ve bu normalleri biz bir şekilde öğreniriz. En çok da evimizin içinde sürekli açık olan renkli kutulardan. Herkes kitap okumasa da, çokça müzik dinlemese de her evde bir televizyon vardır ve olabildiğinde yayındadır.
    Kadın ve erkek dünyada ilk varolduklarından bu yana dünya, erkin egemenliğinde dönmüş ve kadın ‘erkeğin kaburgasından’ yaratılarak daha bu kötü masalın en başından yerini sabitlemiştir. Kadının toplumdaki yerinin oluşmasında dinlerin gücü ve etkisi oldukça mühimdir zira din önemli kontrol mekanizmasıdır.
    Yüzyıllar boyunca dini, siyasi ve toplumsal her türlü alanda kadın olabildiğince ikinci planda sunulmuş ve maalesef hala da öyledir.
    Özellikle masallarda bize sunulan prensesler her zaman güzel, hanım hanımcık, becerikli ve tüm bu özellikleri barındırmaları sebebi ile bir nevi ‘kutsal’dırlar. Külkedisi gece onikiden önce evine dönmelidir. Bazı araştırmacılar merdivende unuttuğu ayakkabının bekareti simgelediğini ve sahibine ulaştığında ise nihai sonucun evlilik olduğunu savunmaktadırlar.
    Cadılar, kötü kalpli üvey anne ve kızlar ise her daim çirkin ve sürekli güzel olmaya çabalayan, hayatta başka amaçları olmayan, başka bir amaca hizmet etmeyen karakterlerdir.
    Pamuk prenses yedi cücelerle tanışır tanışmaz ev işlerine girişir, hemen ocağa bir tencere koyar.
    Öyle kutsaldır ki prens tarafından öpüldüğünde bile bir zehirin etkisiyle uyumaktadır, yani mazallah kendi isteğiyle yapışmaz prensin dudaklarına!
    Rapunzel’in tek sahip olduğu uzun ve güzel saçlarıdır; varoluşun anldıbını kazanmasındaki tek çare, onu kurtaracak yakışıklı bir prenstir.
    Bu prensesler her daim koca beklerler ve hayattaki anlamlarını da tutsak oldukları büyülerden ya da kalelerden kurtulur kurtulmaz evlenerek tamamlarlar.
    Zavallı prenses bir kurbağayı öpmek zorunda kalacaktır prensine kavuşabilmek için.
    Kadının temsil şekli ve en önemli gayesi güzelliktir. Kötü kalpli cadının Cindrella’nın peşine düşmesinin tek sebebi güzel olmasıdır. Her ne kadar fettan da olsa cadı bile ayna ile sürekli aynı diyaloğa girer:
    ‘Ayna ayna söyle bana var mı benden daha güzel bu dünyada?’
    Bu süreçte erkekler kral olur, ülkeler alınır, oğullar tahtları devralırlar…
    Dünya sinemasında olduğu gibi Türk sinemasında da genel olarak kadın kutsal, aciz, anne ve namus abidesi gibi kavramlar etrafında şekillenir.
    En başta feda etmesi gereken şey tabiki de kendisidir!
    Azıcık aklını kullanan kadın bunu güzelliği ile harmanladığında ise sinemada femme fatale olur ve hemen hemen hiçbir zaman o nihai mutluluğa erişemez. Güçlü ve akıllı kadın sevilmez, ötelenir.
    Gece onikiden sonra eve dönmesi gereken Külkedisi’nden şunu öğreniriz… Eğer istanbul’un ‘nezih’ semtlerinden birinde bile gece üçte bir kadın tecavüze uğruyorsa onda da suç vardır! O saatte orada ne işi vardır o kadının? Ona müstehaktır, erkeğe de doğal olarak haktır!
    Çünkü yıllardır beynimizin içine renkli kutularla, masal gibi masum kelimelere sığınarak bunu fısıldadılar!
    Televizyonda deterjan, temizlik malzemesi ve hatta çocuk ürünleri ile ilgili her türlü reklam ve kampanyada kadınlar oynar çünkü özellikle annelik kutsallaştırılır ve babalara ebeveynlik vasfı yüklenmez. Ebeveyn kadındır. Anne olan kadın her işten sorumludur.
    Oyuncak sektörü de tek tip kadınlar yaratmak için kolları sıvamıştır. Çay, kahve takımından vileda setlerine kadar ne kadar ‘pembe’ şey var ise kız çocuklarına; ne kadar tank, silah, tüfek varsa da erkek çocuklarına hizmet etmektedir.
    Tüm bunlar bize parmaklarını doğrultup aslında olmaması gereken ve hatta olmayan bir dünyayı inşa etmemiz; nefret, öteleme, kadına şiddet gibi travmatik olguları normalleştirmemiz için fark ettirmeden altyapı hazırlarlar.
    Ve bir gün eğitimli bir kadın, eğitimli bir erkekten dahi şiddet gördüğünde giyiminden, anneliğine sorgulanırken, tecavüz zanlısı bir erkek sırf takım elbise giydiği için cezai indirim alabilir.
    Kaldı ki eğitim hakkından mahrum bırakılıp, hiçe sayılan onlarca kadının adı bile yoktur!
    Kadını güçlü gösteren yapımlar da yok değil. Son dönemin en büyük yapımlarından olan Game Of Thrones dünyası incelendiğinde aşk, entrika, din ve politika savaşlarından oluşan bu kurgusal evrende kadının hakkının verildiğini daha doğrusu kadın ve erkek kavramlarından öte cinsiyetin ön plana alınmadan insanlara akıl ve kişilik bağlamında roller biçildiğini görebiliriz.
    Hatta bana göre Game Of Thrones bir kadın dizisidir.
    En önemli karakterlerden biri olan Khaleesi ejderhaların annesidir ve bulunduğu mevkiye gelene kadar erkek hegemonyasına defalarca orta parmağını sallamıştır. Güzelliğini ve dişiliğini özgürce yaşamış, kalesinde bir prens beklemeyi reddetmiş, ideal bir priçestir.
    Dizinin etrafında döndüğü Stark hanesinin kadınları; başta anne Catelyn Stark olmak üzere, kızları Sansa Stark ve Arya Stark oğulların yapamadıklarını defalarca yapmış ve erkek evlatların aksine ailenin adının sürmesinde kemik roller oynamışlardır.
    Tyrell hanesinden Maergery ve büyükannesinin yanında hanenin erkekleri öylesine siliktirlerdir neredeyse yokturlar.
    Lannister hanesinin en önemli kadın karakteri Cercei’nin bir mihenk taşı olduğu ve hatta dizideki en önemli karakterlerden biri olduğu su zütürmez. Erkek Lannister karakterlerin hepsini toplsak bir Cercei etmezler.
    Demirada’lı Geeyjoy’ların bir kralı yoktur. Olaylar gereği varis bir kadındır.
    Dorn bahçelerinde tahtta yine bir anne ve üç kızı oturmaktadır. Dorn kadınları; kadınlıklarını, savaş ve siyaset becerilerini oldukça etkili kullanabilen kadınlardır.
    Dizinin en önemli şovalye karakteri Brienne Tarth’dır ki kendisi Jan Dark’ın bir gölgesi gibidir.
    Kızıl kadın lakaplı Melisandre dizide tek tabanca bir kadın karakter olup, neredeyse önemli her olayda parmağı vardır.
    Yüzsüz Tanrı’nın mabedinde çıraklar kadındır. En azında gördüğümüz çoğunluk öyle.
    insanüstü varlıklar olan Ormanın Çocukları’nın da neredeyse tüm liderlerinin kadın olduğunu gördük.
    Mormont hanesinin çocuk yaştaki lideri lady Mormont bir akıl, fikir müessesesidir.
    Stark ailesinden Bran Stark’a önemli bir vasıf yükleyen senaristler sağolsunlar onu koruması için devamlı kadınlardan destek almışlar.
    Ve tüm bu kadınlar kimisi oldukça güzel, kimisi çirkin, kimi akıllı kimi pratik zekalı kimi dibine kadar anne olarak varlıklarını sürdürmek için bir erkeğe ihtiyaç duymadan, kalede prens bekleyen sözümona masallara kafa tutarak ihtiyaç duyulan bir kadın algısının destansı kahramanları bana göre!
    Velhasıl kelam insan düşünmeden edemiyor…
    Bu zamana kadar dinlediğimiz tüm masallar, anlatılan tüm hikayeler ya da izlediğimiz tüm filmler ve dizilerdeki kadın simgesi Game Of Thrones’daki gibi bırak kadını öne almayı; olayı kadın ve erkek cinsiyetinden zaten halihazırda olması gereken eşitlik seviyesinde anlatsaydı, belki bugün gece sokakta tecavüze uğrayan kadınlar olmaz, olsa da ardından ‘O saatte orada ne işi varmış?’ diyebilen bir zihniyetle savaşmak zorunda kalmazdık!
    Çünkü asıl normal bize öğretilen değil doğamızın gerektirdiği!
    Kadın ve erkek olmak eşit birer insan olmanın yanında küçük ayrıntılar olarak kalabilirdir belki o zaman.
    En iyi Kadın Oyuncu dalında Oscar almış bir kadın oyuncu diyor ki:
    ‘Ne zaman ki en iyi kadın ya da en iyi erkek dalları diye iki dal olmaz ve en iyi oyuncu kategorisi olur, o zaman bu ödüller gerçekten anlam kazanır.’
    ···
   tümünü göster