/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    0
    Yol boyunca arabanın radyosuyla rastgele oynadım. Bir türlü güzel bir şarkı bulamadım. Bu yaptığım onu biraz sinirlendirdi. Sürekli elime vurup "Yapma" dedi. Bu hali beni güldürdü. Oturduğum yerde gülmeye başladım. Artık bu tuhaflıklarıma alışmış olsa gerek niye gülüyorsun diye sormadı.
    "Nereye gidiyoruz?" diye sordum.
    "Bilmiyorum." dedi.
    "Ben biliyorum."
    "Nereye? Cehhennemin dibine mi?"
    "Hayır benim küçük cennetime."
    Gideceğimiz yeri tarif etmeye çalıştım. Ama galiba çok da başarılı olamadım.
    "Şimdi 1 sağa dön sonra 2 sağa."
    "Şuna kısaca 3 sağa dön desene."
    "Hayır 1 sağ sonra 2 sağ."
    "Seninle uğraşılmaz."
    "Hey ne yaptın?! Sola dönmeyi unuttun."
    "Ya sen demedin mi 1 sağ sonra 2 sağ diye?"
    "Hayır 1 sol sonra 2 sağ dedim. Hem böyle olmasa bile 3 sağ derdim. Salak mıyım ben?"
    Derdimi ona çok anlatamasam da sonunda gideceğimiz yere varmıştık. Burası benim küçük malikanemdi. Buraya taşınalı daha 2 ay olmuştu. Bir apartmanın üçüncü katında oturuyordum. iki odalı küçük bir daireydi. Tek kişi yaşadığım için küçük olması çok sıkıntı değildi benim açımdan. Arabadan inip apartmanın girişinde onun gelmesini bekledim. Gözlerini kocaman açıp apartmanı memnuniyetsiz bakışlarla süzdü. Elimle gelmesini işaret ettim. Yanıma gelince boyu benden biraz uzun olduğu için ayak parmaklarımın ucunda yükselip kulağına
    "Sana bir sır vereceğim, ama kimseye söyleme tamam mı?" diye fısıldadım.
    Merak etmişti. Büyük bir ciddiyetle
    "Ne?" diye sordu.
    "Ben burda yaşıyorum!" diye bağırdım.
    Kafasını geri çekip eliyle kulağını bastırdı.
    "Salak kız." dedi.
    "Bu salak kız şimdi süper kız olup kapıyı açacak." dedim. Ve elimi hemen elimdeki bavulvari şeye daldırıp anahtarları aramaya başladım. Fakat bir türlü bulamadım.
    "Biliyor musun ben uçabiliyorum, bence en iyisi uçmak. Hadi üç kat yukarı uçalım." diye biraz saçmaladım.
    "Ne diyosun, açsana kapıyı!"
    "Şey anahtarları evde unutmuşum." diye yarı fısıldar bir şekilde söyledim.
    "Harika!" dedi. Sonra ellerini birbirine vurup gülmeye başladı. Tanrım ilk kez gülüyordu. Ve o kadar güzeldi ki. Hayatımda binlerce kez gülen insan gördüm ama bu o kadar farklıydı ki. Diğerleri gibi değildi. Tuhaftı... Ama en çok da güzeldi. Nefesimi kesecek kadar, ona baktığım için beni utandıracak kadar.
    "Ne öyle aval aval bakıyorsun? Napıcaz şimdi?"
    Evet ona aval aval bakarken yakalanmıştım. Kendimi tebrik ediyor, başarılarımın devdıbını diliyorum. Sonra elimle kafama vurdum. Salak kız! Elin adamıyla alakalı salak salak düşünme. Bir dakika salak salak düşünmek, ay tam bana göre. Ben yine aptal aptal sırıtırken kolumu dürtmeye başladı.
    " Şşşş. Tuhaf olan, sana diyorum"
    "Ha?" diye garip bir ses çıkardıktan sonra durumu kavrayıp " Şey herhalde tek çare pencerelerin üstüne basıp yukarı tırmanmak." dedim.
    O ise verdiğim cevaptan memnun değildi.
    "Yangın merdiveni falan yok mu?"
    "Kaç yıllık apartman, yangın merdiveni olmaması çok normal." dedim sakin bir şekilde.
    Sonra heyecanlı bir ses tonuyla birazda ellerimi birbirine vurup etrafımda dönerek "Yaşasın çok eğlenceli olacak." diyerek onu da ceketinden tutup arka bahçeye peşimden sürükledim.
    " Şimdi sen diyeceksin neden arka bahçe ön değil diye. "Beni niye uğraştırıyorsun?" diye sitem cümleleri kuracaksın." Onayladığını belli eder gibi başını salladı. " Ama herhalde 2. katta oturan Nuriye Nine'nin bizi görüp kalp krizi geçirmesini istemeyiz değil mi?"
    Bir kaç cümle daha kurup ikna etmeyi başardım. ilk olarak tırmanmaya ben başladım. O da arkamdan söylene söylene geliyordu.
    "Ölme, biraz daha yaşa dedin. Ama bu gidişle beni öldüren sen olacaksın. Burdan bi düşsem var ya Allah bilir kaç metredir kemiklerimi dahi bulamazsınız."
    Onun söylenmeleri başka bir sesle bölündü.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster