/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 1.
    +3
    cafcaflı tabakların, süslü yemeklerin, her çeşit yiyeceğin ayrı materyalle yendiği, haftalık maaşımın iki katını 1 saat içerisinde hesap olarak ödeyen insanlara rakı duble mi olsun tek mi diye sorduğum mekanda tanışmıştım erol abiyle.
    sigarasını ağzının kenarına koymuş sağ taraftan çekiyor sol taraftan üflüyor iken sarı filtreli sigarasının dumanını aynı zamanda bardakları duruluyordu.
    Hoş geldin koçum merak etme bir haftaya zayıflarsın deyip ağzının kenarıyla güldü.
    sararmış dişlerini görünce sigarayı derhal bırakmaya karar verdim. Ne bakıyorsun Hansel'in Gratel'e baktığı gibi deyip duruladığı bardaklara çay doldurdu çay tabağının birine dilimlenmiş limon koydu sonra tepsi ver ordan bana hemen dedi. Tepsiyi verdim bardakların yanına yardımcı olmak maksatıyla şeker koymak istedim bırak o şekerleri bu çaylar Suat Bey'in masasına koçum karıştırma kafamı dedi.
    Koçum lafından iğreti olurdum normalde belki size de öyle gelecektir ama erol abi öyle bir tonlama ile söylüyordu ki bu lafı ister istemez gülümsüyordum işte diyordum bu laf böyle söylenir koçum diyeceksen erol abi gibi diyeceksin.
    Al bunları bahçede Suat beyler oturuyor onların masasına zütür limonlu olanı suat beye ver dedi. O kadar hızlı söyledi ki bu lafları hemen tepsiyi alıp bahçeye çıktım belli ki bir şeylerin derhal yetişmesi gerekiyordu ve ben de gerekeni yapacaktım masanın yakınına kadar hızlı adımlarla yürüdüm masanın dibine vardığımda 5 kişinin teker teker suratına baktım hiçbiri benim suratıma bakmadığı için bir kaç saniye daha baktım sonra tepsiye baktım sonra bir adım geri atıp erol abiye sormayı düşündüm ''ağzımdan tükürükler saçarak terli terli sormak istiyordum erol abiye, abi hangisi suat bey bunların ? sonra bir adım ileri atıp vazgeçtim. Suat bey diye seslenecektim ve suat bey bana bakacaktı ki tekrar beni umursamaz tavırlarını farkedip Limonlu çayı masanın ortasına bıraktım diğerlerini rastgele dağıtıp hızla uzaklaştım mutfağa açılan kapıdan içeri girmeden masaya tekrar baktım çayların akıbetini merak ettiğim için. masadakilerden biri artık suratıma bakma lütfunda bulunarak bana bakıyordu. işte dedim bu Suat Bey olmalı yanlış çayı verdin lan bin kurusu der gibi bakıyordu bana, aldırmadım içeri girdim.
    Verdin mi koçum çayları dedi
    -verdim abi
    -aferim burda işini iyi yaparsan kimse sana karışmaz.
    -haklısın abi. Kim bu suat bey?
    -Buranın patronu, bütün gün burda takılır akşamları da kızlarla arabaya atlar gider pezo.
    arkamdan biri omzuma tıklattı şef seni çağırıyor dedi
    neden dedim ?
    bilmiyorum söyleyince koştura koştura geldim sormak aklıma gelmedi hem burda her şeyi sorarsan çok vakit kaybedersin sonra da fırça yersin dedi. Fırça kelimesini bastırdığından daha önce çok fırça yediğini düşündüm elemanın. nerde dedim ?
    arka bahçede dedi.
    Erol abi arkadan hadi koçum bekleme al bu çayı da şefe zütür dedi.
    Çayı alıp gittim şef beni görünce daha hızlı olman lazım böyle olmaz burda, burası Türkiye'nin en kaliteli mekanı, kaliteyi kalite yapan hızlı hizmettir öyle değil mi?
    onaylamak için öyle şefim dedim ağzımın kenarıyla.
    öyle tabii dedi.
    -öğrenci misin?
    -evet
    -aferin oku aman bu meslekte para kazanıyorum diye salaklık edip okulu ekme
    -yok yok ekmem, kısa zamanlı düşünüyorum
    -Tamam şimdi git saçlarını düzgün kestir, kravatını da erol abiye söyle o yapsın böyle çıkma müşterilerin karşısına, suat bey gelmeden git hadi sonra tekrar görüşelim
    -Suat bey burda zaten şefim
    niye baştan söylemiyorsun lan deyip sigarayı denize fırlattı, lise 2 sınıf öğrencisinin babası odaya girdiğinde yakalanmamak içip camdan sigarayı atış şekliydi bu atış. Tamam hadi git saçları kestir öyle gel dedi.

    okuyan olursa devam edeceğim beyler.
    ···
   tümünü göster