+1
burada kendılerını osmanlı torunuyum dıyenler bunları acıklasın
1-Osmanlı Fatih Sultan Mehmetle birlikte divanına türklerin girmesini yasaklamıştır ve türk olan veziri azdıbını astırmıştır
2-Osmanlı ordusunda Türkler eyalet askerlerı olarak gorev yaparlardı hazıneden maas almaz toprak gelırı ıle gecınırlerdı ve sınırlarda yasarlardı ve savasta en onde olurlardı yani ilk olenler türkler olurdu
3-Mahmut adıyla bilinen padişah’a halk GAVUR lakabını uygun görüyor ama osmanlı resmi tarihçilerine göre bu padişahta halife !Yani Gavur Halife !
4-ibrahim, 18. Osmanlı padişahı ve 97. islam halifesidir.Ya Deli ibrahim’e ne demeli? Adam hem deli ve hemde halife !Yani adam öldürse cezası ve sorumluluğu bile yok,Ama bizim osmanlı resmi tarihçilerine göre o da Halife yani islamın önderi ?
5-Yavuz Sultan Selim (1512-1520)’in Osmanlı tahtına geçmesiyle Türkmen sürgün ve katliamları hat safhaya varır. 24 Ağustos 1514’deki Şah ismail ile Yavuz Selim arasıda geçen Çaldıran
Savaşı öncesi 40 Bin üzerinde
6-Osmanlının en başarılı padişahı olarak söylenen Kanuni başarlı değildir sonuçsuz sefer sonucu babasının doldurduğu hazineyi boşaltmıştır ve kapitülasyon vererek devleti zayıflatmıstır
7-4.Murat’a ne demeli kendisi alkolik olduğu halde yüzlerce insanı içki içtikleri için idam ettiriyordu!
8-.Dîvân toplantılarının, 18. yüzyıl başlarında, Üçüncü Ahmed Han zamanında, haftada ikiye ve sonra bire indiği görülmektedir. Daha sonraki devirlerde dîvân toplantıları, büsbütün terk edilerek işlerin halli sadrazam dîvânına bırakılıp, padişahların iradeleri alınmak için, hükümdara telhisçi gönderilmek suretiyle, Paşa Kapısı'nda görülür olmuş ve dîvân akdi üç ayda bir, kapıkulu ocaklarına maaş verme ve yabancı elçi kabulü şekline dönüşmüştür. Osmanlı müsadere yapmayı bırakınca halkınıda yaban ellere atmıstır
9-Osmanlı gerileme dönemine girince toprak kaybı ve ekonominin kotuye gıtmesı sebebıyle halktan aldıgı vergıyı artırmıstır
10-Askeri Sistemin Bozulması III. Murat döneminden itibaren kapıkulu ocaklarına kanunlara aykırı asker alınarak sayılarının artırılması
Yeniçerilerin geçim sıkıntısını ileri sürerek askerlik dışında işlerle uğraşmalar(halkı haraca baglamak)
11-ilk yurtdışı borçlanma Abdülmecid tarafından 1854 yılında Kırım savaşını finanse etmek için alınmıştır. Bu borçlanmanın ardından peş peşe borçlanan Osmanlı imparatorluğu borçlarını ödeyemeyecek duruma gelinca borç veren batılı ülkeler bu borçları tahsil etmek için Düyunu Umumiye idaresini kurmuşlardır. Böylece Osmanlı imparatorluğu mali yönetimini başkalarına teslim etmiştir. Osmanlı imparatorluğunun dağılmasından sonra bu borçlar imparatorluğu oluşturan ülkelere ilgisine göre paylaştırılmıştır.
12-Paris Konferansı sonucunda Osmanlı
borçlarının, bu ülkelerden toplanan vergi ve resim
gelirleri esas alınarak bölüştürülmesi uygun
bulunmuş ve Osmanlıların 1912 yılından önceki
borçlarının %62'ni, 1912' den sonraki borçlarının
ise %77'ni Türkiye Cumhuriyeti üstlenmiştir
1933 Paris Anlaşması ile Türkiye'nin kabul
ettiği borç miktarı 6 milyon dolar olarak yeniden
belirlenmiş ve üç ay önce ihbar şartıyla erken ödeme
hakkı elde edilmiştir. Sonuç olarak 161.3 milyon
TL'Iik Osmanlı borçlarından 84.6 milyon TL' Iık
kısım Türkiye'nin payına düşmüş ve Cumhuriyet
Hükümeti bunu ödemeyi kabul etmiştir. Son Osmanlı
borcu 25 Mayıs 1954 tarihinde ödenmiş, böylece Kırım
Savaşı dolayısıyla 4 Ağustos 1854'de başlanılan dış
borç tuzağından, tam 100 yıl sonra kurtulunmuştur.
Not=Daha yazılacak cok madde var ama yazmıyorum kendıne osmanlı torunu dıyen turk falan degıldır yobazdır cahildir