1. 1.
    +1
    Sevgilimle, kariyerimizin beşinci AVM buluşmasını gerçekleştiriyoduk. “ilk besin alma, sonra AVM geneli bir tur ve akabinde sinema ile kapanış” görevlerimizi yerine getiricektik. Benimki, yanlarımda serbestçe gezinen kollarımı bir süre izleyip, “Hediyemi almadıysan hemen vatandaşlıktan çıkıyosun” diye parladı! Vat? Yüzüm titanyum gibi oldu. Bunun doğum günü mü şimdi? Beynimde yalan arayışlarını başlattım. “Ne biçim doğum günü çocuğusun yaa, bi unutmuşuz gibi yaptırmadın insana hee” dedim. Hayvan derecede gülerek atmosferi dağıttım. Ceket cebimi üstten göstererek, “na burda” hareketi yaptım. Kulakları oynadı tabi. Hava durumu sohbeti açıp, güneş sistemimizle konuyu dondurduktan sonra tuvalete kırdım. Ama o girdi, ben girermiş gibi yapıp firar...
    Yalanımı gerçeğe çevirmem gerekiyodu. Ceket cebime sığacak hediyelik arayışlarını başlattım. Önüme gelen ilk dükkandan başka lüksüm yoktu. Bijuterici. Girdim. Takı reyonunu döküp bi kolye avuçladım ve kasaya zütürdüm. Kasacı kadın, “139 virgül 99 TL” dedi. Titremeye başladım. Dükkanı tek gözle gözlemledim. Gümüşçüymüş bura! imitasyon diil! Onu bırakıp başka bi örnek uzattım kıza. “159 virgül 99” dedi. Ağzımdan beyaz köpükler çıktı. Onu fırlatıp bi öncekini sundum. Napim. “Bol hediye paketli olsun” diye altını çizdim. Makaslar, kurdeleler, havai fişekler, konfetiler, balonlar havalarda uçuştu. Paket hazırlandı. Bu arada yanımda pirsing alan bi kız, “Ne şanslı hatunlar var” gibisinden bana iş atıyo duyurarak. Mır mır diye ama duyuyorum. Bak şimdi ba ba ba. Sevinçlendim. Dua etsin hızır hızındayım. ifadesini alamıyorum… Hemen kasanın üzerindeki fişi kapıp yanlışlıkla unutulmuş süsü için mini poşedin içine saldım. Zaaaaa! istemeyerek de olsa 139 virgül 99 liralık hediye alıyoruz. Az tadını çıkaralım.
    Koşup tuvalete vardığımda sevgilisini bekleyenler aşireti arasında, cinlenmiş vaziyette duruyodu benimkisi. O saydırmadan ben girdim konuya. “Nerdesin kızım yaa, ben de anons yaptırmaktan geliyorum şimdi, her yerde seni baktım” dedim. Hemen öfkesini topraklamıştım. Elinden tutup kenara ittirdim. Bir “beklenen an geldi” ortamı yarattım ve ceket cebimden çıkarttığım süslü kutuyu yüzüne vurdum! Gözleri bozuldu! Bayılcak gibi seviniyo! Çığlıklarıyla AVM’yi eksili katlarına kadar inletirken, kolyeyi çıkarıp uzattı ve saçlarını havalara uçurtup açılan ensesine koymamı işaret etti. Arkasına geçip kolyenin mini kelepçesini kapattım. Görev tamamlanmıştı. Unutulan bir doğum günü daha başarıyla hatırlanmış gibi yapılmıştı!
    Poşetten sızan fişi elime alıp, “Aaaa bak hayvan kadına yaa, bak hayvanıma yaa, hediyenin içine fiş koyulur mu yaa, bi öl” dedim. Elimden kapmaya çalıştı ama numaradan vermemeye ölümüne gayret ediyomuş gibi çırpındım. Bir iki çalımdan sonra elimi gevşetip fişi çalmasına izin verdim. Alıp inceledi. “Off yaa KDV’sini bile görüceksin şimdi omaaaa. Hediyenin fiyatına bakılır mııaa” diye hesapta ağladım. Rakamı görünce delircek, biliyorum. Bu gece kesin ilişkimiz level atlar. Du bakam. Fişin içine girdi. Lenslerini çıkarıp tekrar tekrar baktı. Gözlerini yumruklarıyla ovuşturup bir daha bir daha baktı… Yanımızdan geçen bir ananenin gözlüklerini rica ederek bi daha baktı. Fişi havalara kaldırıp ışığa tuttuktan sonra tekrar inceledi. Sonra hayvan derecesinde haykırarak ensesindeki kolyeyi çıkarıp yere çaldı! Bana da bi tokat… Koşarak kayboldu.

    • **

    Şoktan çıkınca fişi elime aldım. “Ödenen Tutar: 5 TL” yazmışlar! Yüzümü hamur ovuşturur gibi ovuşturdum sinirle. Basbaya fişler karışmıştı! Evet, bu fiş bana iş atan pirsingçi manitanındı! Kolyeyi cebime atıp AVM’de bir arama kurtarma çalışması başlattım. Seni bulacam kızım. Fişi geri alıcak, karışıklığı çözücektim. AVM’nin bütün tersanelerine girdim, her bir köşesini işgal ettim ama karı yok. Katlarda Mevlevi dervişi gibi döndüm. Gençliğimi harcayarak kadınlar tuvaletine bile girdim. ismini bilsem anons yankılatıcam ama “Biraz önce 5 liralık pirsing alan amfendi” diye bi anons şekli yok.
    Umutları yitirmiştim anasını. Vazgeçtim.
    Bi kafeye girip yorgunluk kahvesi en iyisi. içerlek bi masaya oturdum. Menüler içinde çırpınırken, ov yes! Benim pirsingçi işte orda! Süt gibi de kızmış bu arada. Dikkat etmemiştim o hengamede. Biraz tam yağlı süt ama olsun. Fincanı, bütün parmaklarını havaya kaldırarak tutup, kahvesini yardırıyodu. Yeni pirsingi konuşuyodu dudaklarında! Gözüme hayvan derecesinde özel göründü. Fiş değiş tokuşu fikrinden ani bir kararla vazgeçtim. Pirsingçi kızın masasına yürüdüm yürüdüm. “Rica etsem saçlarınızı attırır mısınız” yaptım. Arkasına dolanıp ense kıllarını ayıkladım ve kolyeyi boynuna kitledim.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster