Beyler kusura bakmayın işim vardı bakmadım sözlüğe...
kafeye oturdum. Sinirden tir tir titriyordum. Olanları hala hazmedememiştim. Aklımdan sürekli "dıbına koyduğum, kerhane mamülü, soyunu sopunu gibtiğim... " diye yavaş yavaş yükselen bir sinir dalgası oluşuyordu. Cevap istiyordum ve alacaktım.
Az sonra Selin geldi ... Ama beyler nasıl diyeyim kıza kamyon mu çarptı lan diye düşündürecek kadar kötü gözüküyordu.
Bit anda sinirimi unutup"Ne oldu sana bu halin ne böyle?" dedim.
Açıklama yapmadı, sadece gözyaşlarına boğulup sandalyelerden birine oturdu.
"Tamam ,sakin ol ve ne oldu anlat"dedim.
Ağlayarak birşeyler söyledi. aslında çoğunu anlamadım ama serdar ve terketmek kelimelerini anlayabildim.
"gibtir!"dedim içimden.. Anlaşılan muallaklik bir bana yapılmamıştı.
Artık nefes bile almayı unutmuş durumdayım. Ciğerlerimdeki oksijen tükenene kadar nefes almadım. Sinirden köpürüyordum . Serdar'ın bana yaptığı büyük muallaklikti tamam,ama bir kızın duygularıyla oynaması... Bu iğrenç birşeydi...
Ona bana da yapılanı anlattığımda yüzünde yalanla bile yapılamıyacak bir şaşırma vardı ... Sonuç olarak Selin'in de oyundan bir haberi olmadığını anladım.
Bir süre oturduktan sonra ona "Elini yüzünü yıka. kalkalım "dedim . Sonra"bu yaptığının hesabını çok kötü verecek "dedim. Kimden bahsettiğimi anladı . Kız Elini yüzünü yıkamaya gitti bende beş dakika eve uğrayarak aldığım parayla hesabı odedim.
Bu iş artık daha da önem kazanmıştı.


Aradan bir hafta geçti. Serdar muallaksi ve Melis huursu ikilisini de bu bir hafta zarfında hiç görmedim. Ama öfkem ve intikam alma isteğim ilk günkü gibi canlıydı. Bu arada ben de Selin'in moralini düzeltmek için onu yalnız bırakmıyordum.
Cumartesi günüydü galiba. Evet, cumartesiydi... Selinler'in evine gittim. Kapıyı Selin'in babası Mahmut Amca açtı.