Gecenin bir yarısı yatağımda uyandım. Duvarımda ki saate baktım. Saat 03.30 du.
Çok susadığımı farkettim, ağzım kurumuştu.
En son salonda telefonum ile oynarken uyuyakaldığımı hatırlıyordum ama şimdi kendi yatağımdaydım.
Telefonumu aradım, bulamadım.
O garip kız ile konuşuyordum.

O anda susuzluğum aklımdaki sorulara daha ağır bastı.
Su almak için odamdan çıktım. Mutfağa doğru gitmeye başladım.

Ev olduğundan daha sessiz ve karanlıktı. Sanki büyük bir gölge evimizin üstüne çökmüş gibiydi.

Koridordan geçerken tuvaletin ışığı yanıyordu.
Babam hala uyumamış dedim ve bu beni sevindirmişti.
En azından yalnız değilim diye düşündüm.
Mutfaktan su içmek için musluğu açtım.

Musluktan kan akıyordu. Çığlık attım.

Arkamı dönmem ile o kızı gördüm elinde kan içtiği kavanoz vardı. Kavanozu bana uzatıyor ve musluktan doldurmamı istiyordu.

Korkuyla koşmaya başladım.

Tuvaletin önüne geldim içeriden babamın öksürük sesi geliyordu ve anlamadığım bir dilde birşeyler konuşuyordu.

Ağlamaya başladım.

-Baba, baba

diye bağırıyordum.

Birden omzumda bir el hissettim.
Arkamı döndüm babam karşımdaydı.

- oğlum, iyi misin? dedi.

Hemen önümü dönüp tuvalete baktım. içerideki o değişik sesler ve konuşmalar yoktu, ışıkta kapalıydı.

Demin gördüklerim ve duyduklarım neydi öyle? diye düşünürken annem de uyandı yanımıza geldi.

Babama ;

- Çok mu korkmuş? dedi

Annem ve babam gülmeye hatta kahkaha atmaya başladılar.

Annemin ve babamın yüzleri değişmişti.
Gözleri alev gibiydi ve ayakları tersti.

Çığlık atarak odama doğru koşmaya başladım.
Yatağımın içi kan, saç kılı, tırnak, hayvan sakatatları, kemikler ile doluydu.

Bunları görünce korkudan yere doğru düşmeye başladım.

Ve salondaki koltuktan sıçrayarak uyandım.
Sabah ezanı okunuyordu. Telefonum hala elimdeydi.

Kalbim hala küt küt atıyor, alnımdan terler boşalıyordu.
Hayatımda bu kadar korktuğumu hatırlamıyordum.

Bir sigara yaktım, biraz kafam dağıldıktan sonra tekrar uyumaya devam etmek için yatağıma gittim...