/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +6
    Babam için çok değerliydim bana bunu hiç fark ettirmese de. 3 kızdan sonra yani 7 yıldan sonra gelen ilk erkek çocuktum. Hatta o zamanlarda hiç yaygın olmayan sezaryen le doğmuştum. Annem arkadaşıyla konuşurken duyduğum şu sözleri hala hatırlarım: Kızz şimdi seni uyuşturup karnını yardılar da öyle çıkardılar bunu, vay anam ne kadar acıdı kim bilir... Evet doğumum sancılı bir süreçten geçmişti aslında hem ailemiz hem annem için erken doğmuş, yaşatılmaya çalışmıştım ve gelişim geriliğim vardı küçücük bir çocuktum, kısa boyluydum fakat büyüdükçe 5-6 yaşlarımda bu etkiyi atmıştım. Evet boyum hala kısaydı ve babamın şehir fobisi nedeniyle sık sık doktora gidemezdim. Onlar da beni alternatif tıpla büyütmeye çalıştırlar, pekmez yedirdiler, iyi beslediler dediğim gibi ortanca ablam iyi hamur işi yapardı, ben de yerdim.

    Babam bana yetersiz varis gözüyle bakardı bazen, bu çocuk beni iyi temsil edemez diye. Yaşadıkları onu sert bir mizaca kavuşturmuştu. Kolay değildi açıkçası babasından kalanları büyütmüş, dedesinin zamanı gibi olmasa da ambarında buğdayı ağılında boğası boldu. Eğer hala sağda solda ablasıyla ip atlama oynayan, evcilikte kendisine dişi bir birey rolü verilse bile önemli olanın cinsiyet olmadığını, önemli olanın oyun olduğunu düşünen birisi olursam gelenin geçenin ensesine vurup parasını alabileceği fakat buna ragmen şımarıklığıma devam edeceğimi düşünüyordu.

    Bana kalsa okula hiç gitmezdim ama babam erkek adam okuyacak derdi, hesap kitap öğrenecek yoksa kandırılır derdi. iyi ki de öyle demiş, 7 yaşıma bastığımda yada 6.5 yaşımda, neyse işte 6 yıl yaşamış fakat 7 tane 365 gün görmemişken henüz okula gönderilmeye başlandım, patika çamurlu yoldan küçük bir toprak sahası olan 2 tane birleştirilmiş sınıfı olan küçük bir köy okuluydu. Babama göre erkek adam olmam için bu gerekliydi, insanları tanıyacak dostlarım olacak, onları satmamayı öğrenecek, küçük bir hayat simülasyonu yaşayacaktım. ilk gün okula gittiğimde babam beni ata bindirdi araba gitmezdi o patikadan, fakat çamuru toprağı görünce olacak iş değil dedi, üzülmüştüm en büyük zevklerimden biriydi babamın kucağına oturup atla bir yerlere gitmek...

    O gün hayatımın en büyük zevki yerine başka bir zevke bıraktı, Traktöre binmek ! O güne kadar hiç binmemiştim traktöre, bilirsiniz traktörde yanda oturulmak için tasarlanmayan fakat oturulabilecek yerler vardır. Beni buraya daha önce hiç oturup gezdirmemişti çünkü ya düşersem tek oğlundan olacağını biliyordu ve benim gibi meraklı ve dengesiz bir çocuktan her şey beklenirdi ve bana güvenemiyordu. Aslında o anda güvenememişti ve beni yukardan bir kemer alıp traktörde şu hani güneşten koruyan üst tavanın direğine bağladı ve dedi ki: Buna dokunursan ellerini kırarım senin kemeri kastederek ilk başta kendimi küçük düşürülmüş hissettim ama sonradan o traktörün aslan kükremesine benzeyen sesi kocaman tekerlerinin hareketi beni büyülemişti ve okulun bahçesine öylece kemerle traktöre bağlanmış biçimde geldim.

    Okul o kadar sadeydi ki, taştan yapılmış 2 metre yüksekliğinde 20 metrelik bir suru, 2 tane binası birisi tuvalet birisi de 2 sınıfı olan okul... insanların bahçede oyun oynadıklarını görünce mutlu olmuştum sanki herkes bana bakarak gülüyordu hoşuma gitmişti aslında, üst süt dişlerimden birisi gedik olan çenelerimi açarak ben de bana bakarak gülen insanlara gülmeye başladım. Sonradan kemerle traktöre bağlanmış olduğumu fark ettiğimde mutluluğum yerini utanca bıraktı tabi. Babam beni çıkık dişimle bana ve bana gülenlere bakış attığında oldu bu. Gülenlerin hepsi susmuştu. Açımızdan dolayı ben babamın gelişini göremesem de onlar babamı sert bakışlarını görmüş bense hala çıkık dişimle mal gibi gülmeye devam ediyordum. Bana da Sen adam olmayacak mısın eşşeoğlu, seninle dalga geçiyorlar bakışı attıktan sonra beni çözdü ve müdürle konuştum gel sınıfın diyerek elim tutarak, bir bakıma sürükleyerek beni sınıfıma zütürdü.

    Sınıfımda bizim köyde oturan 3 kişi vardı Adem, Yusuf ve Küçük Emine. Adem bizden 1 yaş büyük diğer üçümüz yaşıttık. Adem'le Yusuf'u çok görmezdim Emine ise küçük ablamın ve benim arada sırada oyun arkadaşımız olurdu. Küçük emine derdik çünkü o da benim gibi kısa boylu cılız bir çocuktu ama gerçekten şirindi, kırmızı yanaklı saçları bukle bukle küçük bir kızdı. Aklınız yukarıda Ademle nasıl farklı yaşlarda ve aynı sınıfta olduğumuzu açıklamamı bekliyorsa sınıf birleştirilmiş sınıftı, bize kağıt verir diğerlerine onlara önceden verdiği kağıdı anlatır, sonra onlarla işi bitince bize anlatırdı öğretmenimiz.

    ilk günlerde babam beni traktörle zütürüyordu okula ve bu benim çok hoşuma gidiyordu. Fakat daha sonra sen de Ademlerle gideceksin çok zamanımı alıyorsun dedi. O çamurlu uzun yoldan gitmek zordu ama yapacaktım. Gitmeme, kaçma gibi bir durumum yoktu her gün sorardı bizimkilere bu gün sizinle geldi mi diye. Aslında yalan söylemelerini istesem söylerler babamı da kandırırlardı ama ya köyden biri görürse ? Herkes biliyordu babam beni okutmak istiyordu hemen yetiştirirlerdi. Hem başka kimseyi tanımıyordum ki okulumdakilerden başka nereye gidecektim?
    O uzun çamurlu yoldan nasıl temiz biçimde gidecektim ama? Babam aslında Ademlerin çözümünü bana da uyguladı biraz küçük düşürücüydü ama olsun. Muşambayı iki parça yapıp ayakkabılarımı içine alacak biçimde kesti ve don lastiğiyle belime bağladı. Artık yola çıkma vakti, hadi bakalım yolda fazla oyalanıp geç kalmayın...
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster