/i/İnternetten Gelir

  1. 1.
    +2
    not:Bilmediğim çok ilginç bir olaydır, Atatürkçü geçinip Atamızın ufkunu kendi çapları kadar dar gören hümanistçikler okusun, bilsin.
    not2:Alıntıdır.

    Kurtuluş Savaşı\'nın ardından Türkiye harap olmuş, aç ve hasta bir haldedir. 13 milyon nüfusun 11 milyonu köydedir. 40 bin köy vardır, 37 bininde okul, postane ve dükkan yoktur. Yanmış bina sayısı 115 bin, hasarlı bina 12 bin, tamamen yok olmuş köy sayısı binin üzerindedir...

    Türkiye çapında dört, yerli ve milli fabrika sayısı dörttür: Hereke ipek, Feshane yün, Bakırköy bez, Beykoz deri fabrikaları... 10 işçiden fazla işçi çalıştıran 280 iş yeri vardı. Bunların da 250\'si yabancılarındı.

    Savaşın ardından Balkanlardan 400 bin Türk göçü oldu. Ev yok, iş yok, para yok... Tüm ülkedeki yataklı hastane sayısı 81, toplam yatak sayısı 6437, toplam doktor sayısı 554, ebe sayısı 136\'ydı. Bebek ölüm hızı %25, frengi hastası 1 milyon insan vardı. 3 milyon insan trahomalı, 2 milyon insan sıtmaydı. insanların yanında, büyükbaşların da çoğu hastalıklıydı.

    Atatürk Anadolu\'nun bu durumunun farkındaydı. Bu nedenle bir an evvel savaşın bitmesini ve Anadolu\'nun iyileştirilmesini istiyordu. Ocak 1923\'te Eskişehir\'de \"Peki şimdi ne olacak?\" diye sorulduğunda, \"Asıl kurtuluş savaşı şimdi başlıyor\" diye cevap verecekti. Bu savaş, iktisadi savaştı. Bir an evvel barış yapılmalı ve Türkiye \"tamir\" edilmeliydi. Çabucak toparlanmak gerekiyordu. Aksi halde, savaşı kazanmanın manası yoktu. Her şeyin farkındaydı. Eskişehir\'de şöyle konuşmuştu:
    \"Siyasal, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner. Yeni Türkiyemizi lâyık olduğu düzeye eriştirebilmek için, kesinlikle ekonomimize birinci derecede önem vermek zorundayız. Çünkü zamanımız tamamen bir ekonomi döneminden başka bir şey değildir.\"
    Lozan Anlaşması imzalandığında Türkiye \"Misak-ı Milli\'de\" yer alan hususların çoğunu kazanmıştı. Yalnızca boğazlar, Musul ve Hatay konusunda amaca ulaşılamamıştı. Fakat zamanla Türkiye\'nin ekonomik durumu düzeldikçe Atatürk 1923\'de mecburen kabul ettiği bu üç hususu yeniden gündeme koymuştur.
    1925\'te ingilizlerle Musul konusunda,
    1936\'da italyanlarla Boğazlar konusunda,
    1938\'de Fransızlarla Hatay konusunda diplomatik çatışmalar yaşanmıştır.
    1925 yılında Musul konusunda yapılan ataklar Nasturi isyanı ve Şeyh Said isyanı ile kesintiye uğradı. ingiltere bu isyanları alttan alta destekledi. Türkiye içeride meşgul edildi. Bunların yanında Atatürk Terakkiperver Fırka\'nın Musul ataklarını önlemek için kurulduğunu düşünür. Sonuç olarak Musul atakları ingilizler tarafından boşa çıkarılmıştır. Atatürk, hamleler için henüz erken olduğunu düşünmüştür.

    1920\'lerin kalan yarısında devrimlere yoğunlaşan Atatürk, 1929 yılında dünyayı sarsan ekonomik buhran karşısında ekonomik sorunlarla uğraştı. 1933 yılında krizin etkileri hafifledi. Türkiye artık daha güçlü ve müsaitti. Atatürk \"rafa kaldırdığı\" konuları yeniden ele aldı. Ve diplomatik ataklara başladı.
    \"Bir balkan birliği kurmalıyız. Dünyanın ufuklarında kara bulutlar görüyorum. Balkan birliği kurulabilirse Bir Avrupa birliğine yol açar. Batı devletlerinin de er geç birleşmesine zorunluluk doğar.\"
    Önce, 1930\'da balkan konfransı düzenlendi. ikinci konferans 1931\'de düzenlendi. 1932\'de üçüncü konferans düzenlendi. Dördüncü ve son konferans 1933\'te düzenlendi.
    14 Eylül 1933\'te Yunanistan ile,
    17 Ekim 1933\'te Romanya ile,
    27 Ekim 1933\'te Yugoslavya ile dostluk anlaşması imzaladı.
    Bu anlaşmalarla birlikte Osmanlı\'nın balkan topraklarının tamamı ile ittifak yapılmıştı. Peki Atatürk\'ün amacı neydi? Bu amacın ne olduğu kısa süre içerisinde ortaya çıktı. Yunanistan ve Romanya, Bulgaristan\'dan çekiniyordu. Yugoslavya\'nın da italya ile başı beladaydı. Atatürk bu durumun farkına varıp, üç ülkeyle ayrı ayrı ittifak anlaşması imzaladı. Akabinde tamdıbını bir araya getirerek 9 Şubat 1934\'te Balkan Antantı isimli bölgesel ittifak grubu kurdular. Hatta Arnavutluk\'u da bölgesel ittifaka dahil etmek istediler. Fakat italya buna müsaade etmedi.

    Balkan Antantı ile birlikte bu ülkeler birbirlerine karşı güven sözü veriyor, ülkeler onayı olmadan başka bir ülkeye saldırmayacağını kabul ediyor, böylece italyan sınırından Rus sınırına kadar, Osmanlı\'nın balkan topraklarını kapsayan bu geniş bölgede ittifak sağlanmış oluyordu. Atatürk\'ün bu hamlesi Almanya ve italya\'yı kızdırmıştı. Yugoslavya üzerinde italyanların, Romanya üzerinde Almanların etkisi bulunuyordu. Böyle bir balkan birliğinin kurulması rahatsızlık uyandırmıştır.

    Türkiye\'nin faşist devletler karşısında hamle yapması, Rusları ve ingilizleri aynı anda sevindirmiştir. Zira Türkiye ile Rusya arasında mevcut anlaşmalara göre, ülkeler birbirlerinin sınır komşularıyla anlaşma imzalamak için onay almak zorundadır. Romanya da Rusya ile komşudur. Haliyle Romanya\'nın birliğe katılması için Türkiye ile Rusya\'nın anlaşması gerekmektedir. Atatürk Rusları bu konuda ikna edebilmiştir.

    Türkiye, 1934 yılı itibariyle daha önceki \"iç meseleleri ile ilgilenen tarafsız ülke\" konumunu bozmuş ve dış politikada oyun kurmak isteyen ülke rolüne bürünmüştür. Atatürk\'ün 1934 yılında kurduğu Balkan birliği Ege\'de adalara sahip italya\'yı bir hayli sinirlendirmiştir. Mussolini bu hadise üzerine Türkiye\'nin askeri durumunu tahlil eden rapor istemiştir. Mussolini kısa süre sonra \"Asya ve Afrika\'da genişleyeceğiz\" açıklamasıyla Türkiye\'yi tehdit etmiştir.

    Balkan birliğinin imzalanmasından kısa süre önce Aralık 1933\'te Yugoslavya Kralı Aleksandr\'a suikast düzenlendi. Kral “Dün Mussolini’den dostça ilişkiler kurmamız için en iyi niyetlerini belirten bir mektup aldım ve şimdi beni öldürtmek için katiller gönderiyor” diye dert yandı. Suikast başarısız olmuştu. Ama Ekim 1934\'te Fransa\'da bir başka suikast yaşandı. Bu kez başarılı oldu. Balkan Birliği üyesi Yugoslavya Kralı, Atatürk\'ün büyük dostu Kral Aleksandr, 9 Ekim 1934\'te öldürüldü. Suikastı gerçekleştirenlerden biri, italya merkezli Ustaşa örgütüydü. Örgüt 1933\'te yapılan başarısız suikasti tertipleyen örgüttü. Örgütün bünyesinde çok sayıda Hırvat ve Sloven militanlar bulunuyordu. Amaç, Yugoslavya\'nın dağılmasını sağlayıp bağımsız Hırvatisyan ve Slovyenya\'yı kurmaktı. italyanlar da bu örgüte eğitim veriyor. Lojistik destek sağlıyor ve kullanıyordu.

    Atatürk Kral\'ın ölüm haberini Ankara\'da aldı. Çok üzgündü. Sıkı bir müttefikini kaybetmişti. Derhal inönü ve Aras\'ı Çankaya\'ya çağırdı. Genel sekreteri Hasan Rıza Soyak da oradaydı. Ağzından şu kelimeler döküldü:
    “Ben, Aleksander’ı öldürenleri biliyorum, eğer onlar fırsat bulurlarsa beni de öldürürler”
    ···
   tümünü göster