Devam ediyorum beyler...

iş sahibi oldunuz diyelim. Öyle zekice tasarlanıyor ki her şey bu bile yetmiyor size. Alıcağınız maaşla yemek barınma gibi temel ihtiyaçlarınızı karşılarsınız. Para bitmeye başlar, sonra gidip telefon giysi, arkadaşlarınızla gezmeye falan gidersiniz. Para bitti, hatta biraz borç bile yaparsınız bunları karşılamak için.
Dedikleri gibi 50kuruşluk suyu(maaş),
1liraya işetirler(giderler).

Dedim ya hep daha iyisi, daha yenisi diye bilinçaltımıza yerleştirdiler.
Bunlara sahip olmak için borç çekmemiz gerekicek 4-6.bin liraya telefonu başka türlü alamazsınız.

işte burda sistemin kesintisiz hareket etmesini sağlayan yere. Bankalara gideriz. Borç alırız, bu borcu ödemek için daha çok çalışırız. Daha çok çalışınca daha iyisini hakettiğimizi düşünürüz ve başa döneriz bi daha kredi çekeriz.

Peki bu kadar macerayı niye yaşıyoruz. ilerde çocuklarımızı(yeni üyeleri) daha mutlu yapmak için, yaşlanınca bakıma muhtaç kalmamak için. Emeklilik için. Neredeyse hiç bir zaman geleceğimizi düşünmeyen biz yıllarca sonraki halimizi düşünür olduk. ileride rahat olmak için şimdi amele gibi çalışıyoruz. Bu sistem böyle, bende sende bunları yapmak zorundayız.

Sistemi yıkmak imkansız.
Savaş olunca dediğim gibi sistemi sadece yavaşlatırsınız. Çıkardıkları savaşlar bile bazen sistemin geleceği içindir. Milletin dikkatini başka bir yöne çekmek, daha çok şey satmak, daha çok silah satmak, başkaldıranları önlemek, öldürmek.
Ülkeler bile sınıflandırılmıştır malesef.
Gelişmiş ve gelişmemiş diye. Gelişmekte olan ülke diye birşey yok sistemde. Geçen kudüs olayını gördünüz mesela. Tek başına ABD'nin veto oyuyla geçmedi. 170 bilmem kaç ülkenin kabul etmediği şey ABD nin kudüse karışamaz kararı değildi. Bence karışmamalısın kararıydı. Onun hiçbir fiili geçerliliği yoku dediğim gibi sözde kalınmış bir oylama.

Devletlerde bu sisteme uyuyor. Ya büyüksündür, ya da büyük olmak için sisteme karışmicaksın...

Devam ederim yazmaya... yemek yiyim..