hatta kaldiran da demokrat partiydi. ilk cumhur başkanının resmi olarak değiştirildi. ulan ismet inönü nün yobaz kitleler tarafından sevilmemesinin tek nedeni atatürke açık açık sövüp sayamayanların ismet paşa üzerinden sallamasından başka bir şey değil. inönü de en az mustafa kemal kadar askeri bir dehaya sahipti. milli mücadelede eğer mustafa kemal tarafından görev verildiyse bilin ki o paşaya güvendiği içindir.

cumhuriyet sonrası siyasi boyutu ise apayrı bir olay. herkesle fikirleri uyuşacak değil. misal kazım karabekire de en az isme paşa kadar güvenmiştir milli mücadelede fakat cumhuriyet sonrasındaki siyasi fikirleri uyuşmadı. mustafa kemalin düşünceleri çevresindeki herkese imkansız ve çağın ötesinde geliyordu. kimse elini taşın altına koymuyor e halıyle adam yanında kendini anlayan ve fikirlerini kendinden sonra devam ettirecek potansiyele sahip olanları yanında tutmak ister. bu konuda başlarda inönüye güvenmiştir. fakat inönü nün talihsizliği 2. dünya savaşı ve dünyanın global olarak çöküşe geçmesinden türkiyenin ağır etkilenmesinden başka bir şey değildir. 20 yıl bile olmamış ülke kurulalı varlık yokluk mücadelesi vermişsin zaten bir savaştan çıkmışsın bir tanesine daha girmeye kimsenin zütü yemez. atatürk eğer ömrü uzun olsaydı ve 2. dünya savaşını görseydi emin olun o da tarafsızlık politikasını hiç şüphesiz güderdi. çünkü dönemin türkiyesinin politikası her zaman yurtta barış dünyada barış olmuştur.

çünkü belini doğrultana kadar kimseyle düşman olmak istememiştir her zaman garantör ve tarafsız ülke politikası izlemek zorunda kalmıştır en azından eğer işler iyi gitseydi ülke içi refahı sağlayana kadar. çünkü bu olmak yapılmak zorundaydı. ha ismet inönü başa geçti 2. dünya savaşı süresinde izlediği politika çok daha içe kapanık bir pozisyon oldu malesef. bugünün kuzey koresi kadar dünyadan kendini soyutlamıştı diyebiliriz. o dönemin savaş anlayışı tamamen meydan savaşı ve tarafını açıkça belli etme durumuydu. bugünkü gibi dünya global değildi. tarafsız olunca o çekmeye çalıştı yanına bu çekmeye çalıştı yanına tüm dünya ambargolar uyguladı. ulan şu tüp yağ kuyrukları diye dilinden düşürmediğiniz olay sadece 1940 larda türkiyede olmuyordu. gibtirin gidin new york un haline bakın millet sokaklarda yatıp kalkıyordu. bugün abd de trump eyy franklin rosvelt bu millet sokaklarda yattı diye oy mu topladı amk. gidin araştırın londra ne haldeymiş milletin kafasına nazi bombası yağıyodu tüm ingilitere sığınaklarda yaşıyordu. ayrıca 2. dünya savaşı da bu zamana kadar yapılmış en büyük soykırımlardandır insanlık tarihinde. inönünün eleştirilecek en büyük noktası dediğim gibi ticarette üretimde oldukça içine kapanması ve ülke içi üretimini durma noktasına gelmesi.

peki demokrat parti nasıl parladı onlar da çok şanslıydı. adamlar 1950 de başa geldiklerinde savaş bitmiş dünya demokratikleşmeye başlamış ekonomi tüm dünyada kalkınmaya başlamış en azından temelleri atılıyor ve dünyada bir demokratlık furyası başlamıştı türkiye de o dönem bundan nasibini aldı sadece ve 1952 de natoya girerek soğuk savaş döneminde en azından tarafını pasif de olsa belli ederek kendini güvence altına alıp iç durumunu hızlıca düzeltmeye çalışacaktı.

ulan huur çocuklar ama ismet reöröeör diyene kadar açıp 2 dönemin belgesellerini izleyin, kitaplarını okuyun dünyanın geneline bir bakın şartları okuyun ondan sonra çomar çomar konuşun