/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +1
    “Askerden yeni dönmüştüm. Yıl 1949, tam iki buçuk yıl askerlik yapmışım. Gencim, damarımdaki kan kaynıyor, tabi. Babanın dediği gibi çelimsiz biri değilim tam doksan kiloydum, vurduğum kişi yerden kalkamazdı. Hiç korkmazdım, her kavganın her gürültünün altından ben çıkardım. Köylü beni severdi ama yaptıklarımdan bezenler olmuştu.” +Dedem anlatmaya devam ediyordu. Kulağımız ve gözümüz dedemdeydi.“Birde hızlı delikanlıydım, güzel kızlar pencereden bana mendil atardı.” diyordu biz de o an kendimizi tutamadık ve gülmeye başladık. Dedemin hikâyesi gayet komik ve hoştu. Oysa bizi korkutacak hikâye, güya ondaydı. Dedem anlatmaya devam etti.“Tahsilim vardı ve işim hazırdı ama yüzlerce ineklerimiz ve koyunlarımız vardı. Evin en büyüğü bendim. Kardeşim, hayvanlara bakacaktı normalde öyle anlaştık. O aile işlerini yürütecek, ben de tahsil yapacaktım ama zatürreye yakalandı. Bir sene süründü rahmetli. Ben de o iyileşene kadar hayvanların başında durmaya karar verdim. Dört çobanımız vardı. ikisini işten çıkardım, çünkü pek kazanç yoktu o yıl. Ben, koyunları yaylaya çıkarıyordum. Diğer iki çoban da koyunları günlük otlağa zütürüp tekrar ağıla getiriyordu. Ben ise iki gün hatta üç gün yaylada kalıyordum. Hava güzeldi, daha rüzgârlar inmemişti yaylaya. Benim gibi çobanlar vardı ama en az üç kişi gezerlerdi. Ben elli hayvanla tek uğraşıyordum. Dedim ya korkusuz biriydim. Ha üç malaklım (Aksaray çoban köpeği) dört kırma kangalım (Sivas Çoban Köpeği) vardı. Sürüyü gözleri gibi korurlardı. Diğer çobanlar iki kişi bile kalmaya korkarlardı. Eşkıyalar vardı, kurt vardı ve enik tepesinde şeytansı varlıklar vardı.” diyordu ve bir an ahanda hikâye başlıyor dedim içimden.“Köylü dedikodusu, cahillik derdim çünkü okumuş tahsilli adamım, hiç inanır mıyım öyle efsanelere.” Diyordu ve bana doğru bakıyordu.
    ···
   tümünü göster