/i/Siyaset

Saygı Çerçevesinde Özgür Siyaset Platformu
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    0
    CUMHURiYETi OKTAV’A BIRAKMAMAK
    Yer: Yalova
    Tarih: Ağustos 1930
    Atatürk tarihe bakıp geleceği görürcesine konuşuyor: Roma'da “imparator Ogüst” diye bilinen Oktav'ın (Augustus; Octavianus Sezar), 500 yıldır devam eden Roma Cumhuriyeti'ni “sessiz sedasız, yavaş yavaş mutlak bir hükümdarlığa döndürdüğünü” belirtiyor. “Oktav daima Senato'ya dikkat ve hürmet ederdi. Görünüşü kurtarmaya çalışırdı. Hürriyet taraftarlarını hoşnutsuzluğa sevk etmezdi” diyor.

    Ne o! Roma'da Oktav'ın bu “görünüşü kurtarma” siyaseti, size bugün Türkiye'de sürekli “milli irade” diyerek “görünüşü kurtarmaya çalışan” birilerini mi hatırlattı?

    Atatürk, Oktav\'ın ölene kadar konsüllüğü reddettiğini, diktatörlüğü kabul etmediğini, herkesin iyiliğine çalıştığını, kamuoyunun kendisiyle beraber olduğunu, Senato\'nun sevgisini kazandığını, ne zaman iktidardan çekilmek istediyse Senato\'nun ricasıyla iktidarını sürdürdüğünü ve sonunda Senato\'nun kendisine-o güne kadar yalnız mabutlara verilen- “Ogüst” unvanı verdiğini ve Oktav\'ın böylece bir tür kutsallık kazandığını belirtiyor. “Oktav sonunda bütün askeri ve sivil yetkileri kendinde topladı. 44 yıl süren Ogüst devri cumhuriyetin unutulmasına yetti” diyor. Böylece Ogüst\'ten sonra Roma\'da cumhuriyetin imparatorluğa dönüştüğünü hatırlatıyor. (ABE, C. 24, s. 16,17, inan, s. 68-70).

    Atatürk, tarihten aldığı dersle bizleri uyarıyor… Biz ise o uyarılara hep kulak tıkadık.

    Özetlersek; Atatürk Ağustos 1930\'da Yalova\'da şöyle diyor?

    1. Gelecekte benim yerime geçecek bir partili başkan ve onun partisinin kurduğu hükümet, meclisten aldıkları yetkileri eleştirisiz, denetimsiz kullanmaya alışabilirler.
    2. O başkan güçlü ve faal olup, kendi şahsına muhabbet kazandıracak işler yapar ve Cumhuriyete bağlı görünürse, tüm gücü eline geçirebilir.
    3. Gücü eline geçiren o başkan Roma\'da Oktav\'ın yaptığı gibi sessiz sedasız devletin gerçek şeklini (rejimi) değiştirebilir. “Bu yeni şeklin yeni ismini takınması zaman meselesi olur.”
    4. Şahsi yetkilere dayanan şahsi hareketleri önlemenin ve Cumhuriyeti korumanın yolu çok partili gerçek demokrasiyi kurmaktır.

    Türkiye\'de maalesef gerçek demokrasi hiç kurulamadı. Evet, Türkiye 1946\'da çok partili hayata 1950\'de serbest seçimlerle demokrasiye geçti. Ancak bu “özde” değil “sözde” demokrasi, sandık demokrasisi oldu. Eğer Türkiye\'de gerçek demokrasi kurulabilseydi her on yılda bir darbe olur muydu? 80 yıl sonra demokrasi kültürümüz bu düzeyde mi kalırdı?
    Atatürk\'e kulak ver: Yalova\'dan yükselen sesi dinle!
    24 Haziran\'da Cumhuriyeti, Oktav\'a teslim etme!
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster