Müthiş çekici bi hatundu, ben sınıfa girer girmez kesiştik, incecik ayak bileklerinde, yarım ay figurleri sallanan, gümüş bi halhal vardi, ince kumastan haki bi bluzu vardi, tek parca, saten gibi, tenini yaliyor.

Kitapciktaki karekodun ucunu kasten açmadım ki kendi uğraşsın ve yanımda daha fazla kalsın, mis kokusunu daha uzun süre teneffüs edebileyim diye.

Sinav başlayana kadar 15-20 kez göz göze geldik. Salon başkanı süre bitti deyince, kitapçıkları ve optik formları topladılar. kalem, silgi, şeker dolu plastik kabı umursamaz bi edayla, elimin ucuyla cope fırlattım çıkarken, sen biraz bekler misin dedi, ben de kodlamayi unuttugum bir alan var, onu doldurtacak sandım ve kapının önünde bekledim.

salon baskani, kitapçıkları formlari üst üste istifleyip siniftan çıktı. gozetmen olan öğretmen, kapının eşiğinden salon baskanini kolladi ve köşeyi dönüp merdivenlerden inişini gördükten sonra beni tisortumun yakasından hizlica sınıfa doğru çekip kapıyı dirseğiyle kapattı. Mahvettin beni, öldüm burada, hic bitmeyecek sandim bu aptal imtihan diyerek dudaklarıma yapıştı, ben de kendimi teslim ettim ve dudaklarini emmeye basladim. saten bluzunu kalcalarini acikta birakacak kadar siyirip, bacaklarini belime dolamasini sagladim ve kucaklayarak ogretmen masasina yatirdim. Pembe bal kutusundan doyasıya tattım. Akşam buluscaz.