Hostesten bir şişe su istedim. Dilim damağım kurumuştu, suyu içtikten sonra biraz kendime geldim. Camdan dışarıyı izlemeye başladım. Düşünüyordum,hayatımın nasıl devam edeceğini, yurtdışında nasıl ve hangi şartlar altında yaşayacağımı...
Part time bir iş bulup kıt kanaat ingilizcemle orda çalışmayı düşünüyordum. Garson olsam lehçe bilmediğimden dolayı mön mön insanlara bakardım.Bu yüzden mutfakta çalışmayı düşünüyordum. Belki bir kıza gönlümü kaptırıdım, aklımda binlerce şey vardı. Hani bir deyim vardır ya kafada kırk tilki dolaşması diye şu anda aynen o durumu yaşıyordum.
Ailemi düşünüyordum. Acaba şu an ne yapıyorlardır? Yaptıklarından dolayı pişman mıdırlar? Acaba geri mi dönsem? Kafamdaki binlerce soru beni çelişkilere itiyordu. Biraz daha uyumak istedim. Böylece kafamdaki sorularla uğraşmak zorunda kalmazdım. Gözlerimi kapadım ve arkama yaslandım ve uykuya daldım.
Bir ses... bir ses bana sesleniyordu sanki. Duyuyor gibiydim. Güzel bir kadın sesiydi, zarif ince ve görkemli. Gözlerimi yavaşça açtım. Yanımda oturan kadın bana bakıyordu. Düşündüm,kadının gözlerini içindeki maviyi düşündüm. Yarım yamalak gözümü açarak kadına "Buyrun?" diyebildim. Havaalanına varmak üzereyiz dedi. Kadına beni uyandırdığı için teşekkür ettim.
Hissettim... Sanki 24 yıl boyunca bu kadın için yaşamıştım. Hissettim...
Ve kadının sesi vücudumda yankılanmaya başladı. Sanki bir rüyadaymış gibi hissettim. Sanki hislerim bir uçaktı ve kadının etrafında uçuyordu. Bende yolcusuydum...
Kadına teşekkürlerimi sunmak için havaalanında bir kahve ısmarlamak istediğimi söyledim. Aslında teşekkürlerimi sunmak bir bahaneydi, onla tanışmak için kendimi yiyip bitiriyordum...

(-_Devam Edecek_-)