/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +28
    Sabah içeriden gelen telefonun sesi ile fırladı. Alarmı telefon uzakta olduğu için duymamıştı. Hemen salona koştu, arayan Samet'di. Telefonu açtı.

    Samet; Neredesin? aşağıdayım seni bekliyorum, daha ikinci günden kaytarmaya mı başladın? Seni tembel!
    Akın; Yok oğlum ya, dün gece kitap okuyacağım diye çok geç yattım, 5 dakikaya kadar geliyorum. dedikten sonra telefonu kapattı.

    Akın aşağıya indiğin de Samet elindeki aldığı poğaçayı ona uzattı bir de meyve suyunu açıktan sonra muhabbet ederek okulun yolunu tuttular. Akın ne kadar, Samet'in yüzüne gülsede aklı hala dün gece ki yaşadığı olaydaydı. Kızın yaşıtı olduğunuda düşünüyor ve belki de aynı okulda ola bilecekleri ihtimali onu kadar gersede, tanışma şansı olması içini rahatlatıyordu. Okulda boş kaldığı her vakit gözleri o kızı bulmak için arıyordu fakat nafile, hiç biri ona benzemiyordu. Eve geldiğin de bu sefer, gece yarısından sonra pusuya yatmış bir vaziyette bekliyordu. Gece 02:18'idi ayak sesleri yavaşça duyuluyordu, kendini çok iyi kamüfle ettiğini düşünüyordu. işte gelmişti o kızdı, yavaş bir biçim de kilise kapısını açıp içeri girdi, kapı ardından yine kapandı. Kilisenin ışıklarının yanmasını bekliyordu. Tam bu sırada evinin salonunun ışığı yandı. Son sesiyle çığlık atıp arkasını döndü.
    Bu alt komşusu Hüseyin Amca'idi.

    Hüseyin Amca; Oğul, sakin ol benim anahtar kapının yüzündeydi, kapı zilin bozuk sanırım bastım bastım çalmadı. Kapıyıda tıklattım ses soluk yok bir şey oldu zannedip içeri girdim.

    Akın; Hühühüseyin amca beni çok korkuttun. Elini uzattı, Hüseyin Amca onu kaldırdı ve salona geçtiler. Bir bardak su doldurdu ve içti. Hüseyin Amca bu kadar korkmasının garip olduğuınu düşünerek ;

    Hüseyin Amca; iyi misin Akın, bembeyaz oldun bu kadar korkulur mu?

    Akın; Amca, şu evimizin karşısındaki kilise oraya girip çıkan çok olur mu?

    Hüseyin Amca; Yok be oğlum, tam 200 yıldır kapalı o kilise kapısı özel bir malzeme ile kapatıldı, sonra da diyanetden bir kaç hoca geldi bir kaç bir şeyler yaptılar içeride. Ben 12 yıldır bu binadayım hiç kimsenin oraya girdiğini görmedim.

    Akın'ın beyninden kaynar sular dökülüyordu. Kalbi çıkıcak gibiydi. Hüseyin Amca, çok geç oldu evladım ben gidiyorum diyerek, anahtarı koltuğun üstüne bırakarak evden çıktı. Akın tamamen korkuya kapılmıştı, ne yapcağını bilmiyordu. Odasına gitti sabaha kadar düşünceler için yattı. Sabah olduğun da Samet'e erken gitmesi gerektiğini söyleyerek tek başına yürüyerek yol almaya başladı. Kulaklıklarını takıp müzik dinliyor, kafasında sürekli senaryolar oluşturuyordu. Okulun girişinden girdiğin de, arkası dönük bir şekilde yürüyen o kızı gördü hemen koştu kolundan sert bir biçimde tutup kendine doğru çevirdi. Sen o kızsın diyordu.

    Kız ; Beni rahat bırak!

    Akın; Adını söyle adın ne? O kilise 200 yıldır kapalıymış, kapıyı nasıl açıyorsun?
    söyle
    diye bağırır bir ses tonu ile bir yandanda kızı sallıyordu.

    Kız; Adım Emel, biraz daha bana dokunursan hayatının en karanlık gününü yaşayacaksın! diyerek gözlerini açtı ve gözleri simsiyah kesildi. Akın korkudan kızı itekledi, kızdan uzaklaşarak kampüsün girişine doğru koşmaya başladı. Bu kız neyin nesiydi, o güçlü bakışla gözlerinin siyahlaşması kafayı yediğini düşünmeye başlamıştı. Sınıfta insanlar neyin var?, sorularına üşütmüşüm istifra ettim, o yüzden biraz halsizim diyerek geçiştiriyordu. Okuldan çıkarken kızın yürüdüğünü gördü, yanına yapıştı ve söze girdi.

    Akın; Bak kızım, sen normal biri değilsin farkındayım! Kafayı yiyeceğim o gördüğüm şeyler neydi kilise pencerelerinde uçuşuyordu!

    Emel; Ya benden uzakdur, ya da başına geleceklerden kaçışın olmayacak, üsteleme görme, duyma ve sus. Kız hızlı adımlarla yürüyüp uzaklaştı.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +7
      Seni tembel! Mi? Diyaloglar çok gerçekçi
      ···
   tümünü göster