Hayatta var olmamızın bir amacı olmalı. Kişiyi yaşama bağlayan bir sebep. Gerçekleştirebilmek için gecesini gündüzüne kattığı, aç yattığı, uykusuz kaldığı, çok çabaladığı bir hayal mesela.

Bir insanın kendisine katabileceği en güzel şeyin, başkalarına yardım ederek dünyayı daha yaşanılabilir bir yer haline getirme gayretinde yattığını düşünüyorum.

Zappos’un kurucusu Tony Hsiesh, Delivering Happiness adlı kitabında:

“Mutlu olduğum zamanları düşündüm ve bunların hiç birinin parayla pulla alakası yoktu. insanları mutlu edebilme yolundaki çabalarım beni mutlu ediyordu” diyor.

Arkadaşlar hayatta amaç, çok daha fazla para kazanmak değil. Hayatta amaç, fark yaratmak, anlam katmak ve etrafımızdaki insanların yaşam kalitesini artırabilmeyi becerebilmektir. işte bunu başardığınız zaman gerçek yaşama sevincini, huzuru ve mutluluğu tadabilirsiniz.

“Ben gelmedim kavga için
Benim işim sevgi için
Dostun evi gönüllerdir
Gönüller yapmaya geldim.”

Yunus Emre de bu sözüyle dünyaya bir dava uğuruna gelmediğini aksine yaşam amacımızın, gönüller kurmak, mutlu olmak ve mutlu yaşatabilmek olduğunu belirtiyor.

Aslında her birimizin içinde dünyayı değiştirme ve daha yaşanılabilir bir yer haline getirme isteği var. Herkes bu isteğe doğuştan sahip. Bazılarımız bunun epey farkında olabiliyorken bazılarımız ise bunları toplum, eğitim ve kültür gibi nedenlerle bastırmış olabiliyor. Bu da hayattaki amacımızın hırsi duygularla bürünmesini sağlıyor.
Tüm bunların sonunda da bencil olmamızı tetikleyen bir hastalığa dönüşmekte.
Mutlu yaşamak ve yaşatabilmek üzerine bir bakış açısı geliştirebilmek için ilk olarak zihinsel bir transformansyona (dönüşüme) uğramalıyız.

Bu zamanlarda inanılmaz bir şekilde Beatles grubunun şarkılarını dinlemeye başladım. Ama beni dinlemeye çeken şarkıların güzelliği değil; Beatles grubu üyelerinden rahmetli John Lennon abimizin söylediği bir söz oldu.

“Hayat, siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir.”
John Lennon

Ne kadar iyi lider olursanız olun, çok kuvvetli iş planları yapsanız bile, zamanı çok iyi yönettiğinizi düşünüyor olsanız bile hayatı tam olarak kontrol edebilmeniz mümkün değil. Hayatı kontrol edemiyorsak o zaman geriye yalnızca tek bir şey kalıyor.

“Kendinizi kontrol etmek”

Kişinin kendini kontrol edebilmesinin temel unsuru ise inanın hayatı bir miktar daha sakin karşılamak, bir miktar daha uyumlu olabilmekten geçiyor.
Rekabet, hırslar gibi sert duygular insanların yarıştığı ve birbirlerinin üstüne basarak başarılı olacağını zannettiği bir dünyada geçerli. Ancak temel olan bir şey var ki hayatta gerçekten iyi bir insan olabilmek için öncelikli olarak sakin, uyumlu ve bir o kadar da sabırlı insan olmak çok daha önemli ve değerli.

Sevgili dostlar hayat, sizin vermiş olduğunuz tepkilere göre şekillenir. Hayatta yaşadığınız olaylara karşı vermiş olduğunuz tepkiler gücünüzü ve zayıflığınızı oluşturur.

Tepkilerinizi oturaklı, dengeli ve kıvamında verdiğiniz zaman saygınlığınız ve alacağınız sevgi boyutu da farklı olacaktır.
Hayatın nasıl tepki vereceğini de aslında kendimiz belirleriz.

“Gül düşünür gülistan olur
Diken düşünür dikenlik olur”
Mevlana

Koşulsuz sevgiyi tatmamış, zihinsel dönüşüme, farklı bakış açılarına direnen insanlardan oluşan bir dünyanın geleceği kuşkuludur.
Yunus Emre’nin de dediği gibi:

“Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz.”

Dostlar, bir seminerle, bir nasihatle, bir yazıyla hayat değişmiyor. Hayat, doğru insanların hayatınıza girmesiyle değişiyor.

“Bülbül ile gezen güle, ördek ile gezen göle gider”

Dünyada neyi değiştirmek istiyorum?
Etrafıma nasıl bir anlam katmak istiyorum?

Kendinize sorun bunları. Doğru cevabın olmadığını da aklınızdan çıkartmayın.