+4
Allah zaten ilk insanları cennette ağırlıyor tek şart bir ağaçtan meyve yememek. Ancak insan Yaratan varlığın sözüne karşı geliyor ve o ağaçtan meyve yiyor. Bir bakıma Yaratıcıya meydan okuyor. Kutsal Kitap'ı (Tevrat, Zebur ve incili içerir, bozulmuştur diyebiliriz ama yine de ilahi kısımları mevcuttur bunları Kuran süzgecinden geçirmek önemli) incelersen eğer orada iyiliği ve Kötülüğü bilme ağacı diye geçer. En başta kendisini Yaratanın sözünü dinleseydi insan kötülüğü bilmeden güzel bir şekilde yaşayıp gidecekti belki de. Ama kibre kapıldı ve o ağaçtan yedi. Kötülüğü bilmiş olduğu için artık Tanrı da onların meydan okumasına bir anlamda tamam dedi ve dünyaya gönderdi. Şöyle düşünebiliriz; Bir matematik öğretmeni soru yazıyor ve çözüyor ama diyor ki bu sorunun en kısa çözüm yolu budur. Öğrencinin birisi el kaldırıyor ve hayır öğretmenim yanlış biliyorsunuz ben daha kısa çözüm yolunu biliyorum diyor. Eğer bu öğretmen onu azarlayıp sınıftan dışarı atarsa zalim olur ancak tahtaya gelip ispatlamasını isterse doğru olanı yapmış olur. insan da burada daha iyi bir yol olduğunu iddia etti o ağaçtan yiyerek ve Yaratıcı da ona izin verdi, tahtaya kaldırdı ve göster dedi. Var olmayı ben seçmedim, benim ne suçum var gibi sorular da duydum, yaratıcının varlığına inan ya da inanma bir Yaratıcı varsa eğer seni keyfine göre yaratabilir adı üstünde Yaratıcı. Ki zaten var olmayan bir varlığa ( çok saçma bir ifade gerçi anlaşılması için yazıyorum) seni yaratayım mı diye soramazsın. Çünkü ortada bir varlık yoktur. Ki zaten dediğim gibi Yaratıcı seni keyfine göre yaratabilir güç ondadır. Bunun dışında söyleyeceğim bir şey yok. Soru sormak kolaydır, ancak cevaplar uğraştırıcı oluyor. Ben de yüzlerce soru sordum, araştırdım cevabını aldım bir şekilde. insanlara sormak elbette güzel bir yöntem ama insanın kendi araştırması en kalıcı olandır bence. O yüzden bu paragrafımdan sonra daha da yazmayı düşünmüyorum çok uzadı. ikna etme gibi bir derdim de yok, sadece düşüncelerimi söylüyorum. Selamlarımla.