tüm uygarlığı ve mülküyeti yok etmek istiyorum. bu gün evime doğru yürüyordum. kafamı kaldırdım ve etrafıma baktım. güzel sakince bir yol ve parke taşlarıyla kaplanmıştı. 8 ve 10 katlı binaların arasından ilerliyordum yavaşça. bu devası beton ve taş yığınları aklıma, 3 4 metre yüksekliğe varabilen termit kulelerini getirdi. düşündüm ki, bu 10 katlı termit kubbelerinde yaşayan bilinçler aslında modern ve kollektifleşmiş dev maymun sürüsünden başkası değil.

nasıl bu kadar örgütlü bir yokediş içindeyiz. çevreden yada doğadan bahsetmiyorum. hiçbiri umrumda değil. kendimizi yok edişimiz, ruhumuzu yok edişimiz ve kendimizi özel hissetmemiz... kuyruğunu ısırmış bir yılandan başka bir figür belirmiyor kafamın içinde.

hayır hepimiz biraz daha gelişken maymunlarız. çocuklarımızı sırtımızda değil, arabamızın arka koltuklarındaki bebek oturgaçlarında taşıyoruz. birbirimizin sırtlarındaki pireleri ellerimiz temizlemiyoruz. partnerlerimizin bize yaptıkları oral cikste onların kafalarını tümüyle kendimize bastırıyoruz.

modern maymunluk bunu gerektiriyor sanırım. bu yayılmacılık beni hasta ediyor. sırtlanın, çitanın avını alması gibi kahrediyor.

makyaj yapmış bir dişi maymun düşünün. kadın elbiseleri giymiş, pempe ve puantiyeli. ruj sürmüş, havalı bir güneş gözlüğü takmış. sokaktaki kadınların bundan farkı var mı? temel olarak hepsi dişi birer maymun değil mi? ya erkekler peki, oldukları sakal tıraşları, giydikleri takım elbiseleri yada partnerleri yanında tavındıkları alfa tavırları, arasıra çiftleşmek için dişilerin yanına gelen dağ keçilerine benzemiyor mu?

neyse ki superman ve dostları var, mavi beyaz kıyafetleri ile. ve başlasın evren seyahati...