/i/Tarih

''Tarih bir meslektir, bir hobi, gevezelik, anekdot ya da asparagas değildir.'' (Pierre Goubert)
  1. 1.
    +1 -1

    Düzenli ordu Kurtuluş Savaşı’ndan bugünlere büyük bir millet-ordu geleneğini bıraktı. Dün kazanılan zaferler bugün yine aynı gelenekle devam ediyor.



    Tarihler 19 Aralık 1918’i gösterdiğinde Hatay’ın Dörtyol ilçesinin Karakese köyünde Mehmet Kara tarafından Kuvay-ı Milliye’nin ilk kıvılcımı Fransızlara karşı ateşlendi. Bu atılan ilk kurşun Kuvay-ı Milliye’nin ilk kurşunudur. Kuvay-ı Milliye Mondros Mütarekesi sonrasında vatanın bağrına hançer saplamak isteyenlere karşı Türk Milletinin oluşturduğu milli kuvvetlerdir. Bu milli kuvvetler düzenli ordu şeklinde örgütlenmemiş daha çok bölgesel olarak örgütlenen, gerilla savaşı taktiği ile savaşan kuvvetlerdir. Usta şairimiz Nazım Hikmet Kuvay-ı Milliye Destanı’nda şöyle bahsediyor, “Onlar ki toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar, çokturlar; korkak, cesur, cahil, hakîm ve çocukturlar kahreden ve yaratan ki onlardır; destanımızda yalnız onların maceraları vardır.” Mareşal Fevzi Çakmak anılarında o günler için şöyle söylüyor, ‘’ Mondros Mütarekesi’nden sonra bir uçaktan Anadolu’ya bakılsaydı yer yer yanan ateşler görürdünüz. Bunlar pırıl pırıl çoban ateşleridir.’’ Çoban ateşi yanması kadar söndürmesi de zor olan ateştir. Gece yolunu kaybedenlerin izi olur. işte o süreçte de Kuvay-ı Milliye hareketi bir milletin yolunu açmıştır.

    KUVAY-I MiLLiYE’NiN TEK LiDERi



    Kuvay-ı Milliye hareketi bazı kesimlerce Mustafa Kemal’in başlattığı Kurtuluş Mücadelesi’nden bağımsız, efelerin kendi başlattığı bir başkaldırı hareketi gibi gösterilmeye çalışılıyor ancak hakikat farklıdır. Atatürk Kuvay-ı Milliye döneminin kuşkusuz tek lideridir.1 Mustafa Kemal’in başlattığı ve 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkmasıyla başlayan Kurtuluş süreci Kuvay-ı Milliye ile beraber örgütlenir. Kuvay-ı Milliye’yi yani gerilla savaşını kongreler ve Büyük Millet Meclisi yönetir. Kuvay-ı Milliye hareketinin en önemli örgütlenmesi Mustafa Kemal tarafından oluşturulan Müdafaa-i Hukuk örgütlenmesidir. Zaten kongrelerde toplanan temsilciler bölgenin nüfuzlu ve Kuvay-ı Milliye hareketine önderlik eden isimleridir. Sivas Kongresi’nde kurulan iktidar merkezinin ilk işlerinden biri gerilla savaşını merkezileştirecek ve hukuka bağlayacak bir tüzüğün hazırlanması oldu. Bu tüzük Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti tüzüğüne ek olarak gizli bir şekilde ek olarak gönderildi. Kuvay-ı Milliye’nin bir çok yerde örgütlenmesini subaylar gerçekleştirdi. Ali Fuat Cebesoy 21 Haziran 1920 tarihinde sadece Güney Ege Cephesi’nde komutanlık yapan subay sayısını 118 olarak açıklar. Yine Mustafa Kemal’in emriyle Jandarma’ya gönüllü asker sayısını arttırarak Jandarma üzerinden bir gerilla örgütlenmesi sağlanmıştır.2

    KUVAY-I MiLLiYE’NiN KARAKTERi



    Kuvay-ı Milliye vatanın her köşesinde vatansever Türk Milleti’nin azmiyle birçok başarıya ulaşmıştır. Antep’te Şahin Bey, 150 arabalık konvoyu bozguna uğratarak, \\\"Düşman cesedimi çiğnemeden Antep’e giremez\\\" demiştir. Gördesli Makbule daha 19 yaşında Kuvay-ı Milliye’ye eşiyle beraber katılmış. Yunan kuvvetleri ile göğüs göğüse savaşmıştır. Sütçü imam, Maraş’ta üç Türk kadınının peçelerini yırtmak, açmak isteyen düşmana kurşunu bir an bile düşünmeden atmıştır. Çerkez Ethem Kuvay-ı Seyyare’yi kurarak, Anadolu’da ulusal harekete karşı başlayan isyanların bastırılmasında önemli rol oynamıştır. Yunanlılar izmir'e çıkıp, Aydın\\\'ı da ikinci kez işgal edince, Demirci Mehmet Efe 200 kişilik çetesiyle 11 Temmuz 1919\\\'da Aydın Cephesi\\\'ndeki milli kuvvetlere katıldı. Aydın\\\'da katıldığı bir çarpışmadan sonra Aydın cephesi Kuvay-ı Milliye komutanı olan Mehmet Efe, düşmana yapılan baskınlarda büyük rol oynadı. Daha ismini sayamadığımız onlarca kahraman, Türk milletinin bağımsızlığı için vatanına ayak basan düşmanlara Türk topraklarını dar etti.

    DÜZENLi ORDUNUN BAŞARISI



    Düzenli ordu ilk başarılarından birini o dönemin en güçlü kuvvetleri olarak görülen Çerkez Ethem ve isyancı çetelere karşı almışlardır. Çerkez Ethem ve isyancı çetelerin vatansever gaye ve duygulardan çıkışı o kuvvetler içerisindeki çözülmeleri hızlandırmıştır. Devamında daha öncesinde zaten vukuatlı olan bu kuvvetler halk desteğini tamamı ile kaybetmiş, kişisel gaye ve hırslar barındıran örgütlenmeler haline dönmüş en sonunda kendini lav etmek zorunda kalmıştır. Bu zafer düzenli orduya karşı güveni bir nebzede olsa arttırmıştır. Ancak esas zafer bu olaylar ile bağıntılı olarak kazanılan Birinci inönü Zaferi’dir. Kuvay-ı Milliye’nin devam ettiği koşullarda Meydan Savaşı kazanmak mümkün değildir. Çünkü Kuvay-ı Milliye’nin gelenekleri gerilla savaşına dayanır. Kuvay-ı Milliye dönemi arkasından bir zafer geldiği için anlamlıdır ve değerlidir. Kurtuluş Savaşı’nda düzenli ordunun kazandığı zaferler Türk Devrimi’nin önünü açmasaydı ve devrim gerçekleşmeseydi üzerinde yoğunlaşmaya gerektirecek bir Kuvay-ı Milliye tarihi de kalmayacaktı. O yüzden bu iki kuvvetin başarısı arasında diyalektik bir bağ bulunuyor.

    Düzenli ordu aldığı zaferler ile Ulusal Kurtuluş heyecanını daha da kamçılamıştır. Sonrasında orduya katılımlar daha da artmıştır. Bu zaferler devamında Millet Meclisi içerisindeki vatansever bütünlüğü daha da arttırmıştır. Aynı zamanda Mustafa Kemal’e olan güveni doruk noktalarına ulaştırmıştır. Düzenli ordunun tek disiplin altında toplanması bütün milletin Büyük Millet Meclisi emrindeki tek bir kuvvete desteğini sunması ordunun sıralı zaferler almasındaki en büyük etkenlerden biridir. O yüzden düzenli ordu devrimin en örgütlü silahlı örgütlenmesi halini almıştır. Eli silah tutanların silaha sarılmasında, eli ekmek, aş tutanın ekmeğini bölmesinde, Türk milleti kişilerin değil milletin temsil edildiği Büyük Millet Meclisi’nin emrinde bağımsızlık mücadelesine daha da şevkle ve umutla sarılmıştır. O yüzden Türk Devrimi’nde düzenli orduya geçisin önemi büyüktür.

    DÜZENLi ORDUNUN YARATTIĞI GELENEK



    Düzenli ordu Kurtuluş Savaşı’ndan bugünlere büyük bir Ordu-Millet geleneğini bizlere bıraktı. Dün kazanılan o zaferler bugün yine aynı gelenekle devam etmektedir. Ordusuna katılan Türk genci çiftçisiyle, işçisiyle, memuruyla, evlatlarını davullar ve zurnalar ile asker ocağına göndermektedir. Türk anaları cephede savaşan Mehmetçiğe çoraplar örmektedir. Türk köylüsü kendi minneti ile iki öküzünden birini kesip etini asker ocağına göndermektedir. 1921 yılında yaratılan o gelenek bugün hala Türk milletinin ordusuna olan minnetini sağlamaktadır. Türk Devrimi’nin gerçekleşmesini sağlayan en önemli güçlerden biri olan Türk Ordusu bugün hala aynı disiplin ve bağlılık ile emperyalizmin kuvvetlerinin üzerine gitmektedir. Bugün yine aynı koşullardayız gerilla savaşı vererek sınırlarımızı ve sınır ötelerimizi teröristlerden arındırılabilir miyiz? Bugün A veya B kişisine bağlı kuvvetlerle, emperyalizme karşı bir mücadele vermek nasıl mümkün değilse o günki koşullarda da bu mümkün değildi. O yüzden bu geleneğe sahip çıkmak Türk Ordusunun daima bir adım gerisinde durmak biz Türk Gençliğinin en önemli görevlerinden biridir.
    ···
   tümünü göster