kadir mısıroğlu'na çoğu hususta katılmam ve sevmem. sohbetine giden tanıdıklarım da vardı nevi şahsına münhasır bir şahsiyet kendisi anlattıkları kadarıyla. internet üzerinden dinleyebilme şansım oldu. cumhuriyet ve demokrasinin aynı şey olmadığını söylemişti iskandinavya coğrafyası üzerinden örnekler vererek. zaten bu bir görüş değil bir olgudur. ne var ki bu ikisini çoğu kişi aynı şey zanneder. kendisinden bunu duymam şaşırtmıştı laikliğin ferde değil devlete ait bir sıfat olduğunu söyleyerek de kamu hukuku açısından terminolojik olarak doğru bir tespit yapmıştı. ayrıca kemalizm ve müslümanlığın aynı anda olamayacağını söylemişti. bunun aynısını zaten aziz nesin de söylerdi. rusya'nın güçlenmesinin sebebi olarak timur'un altın orda devletinı yıkmasını gösterirdi ve bu yüzden timur'u hiç sevmezdi. ii.dünya savaşı ile ilgili açıklamaları ile diğer kaynaklardan da okuma yaptığınız zaman karanlık birtakım noktalara ışık tuttuğunu görürsünüz. bunlar ve unuttuğum diğer yerinde tespitleri bir yana, oldukça mantık dışı hezeyanları da vardı. örneğin shakespeare ve cinlerle görüşme konusundaki beyanları. zaman zaman bunları dikkat çekmek ve gündeme gelmek için yaptığını düşündüm ama böylesi bir tutum pek tarzı da değil. gerçekten inanmış olmalı. şurası kesin ki bu beyanları kendisinin de itibarına zarar verdi. ne var ki bu yüzden bütün eserlerine kalitesiz denemez. bilakis yıllar önce yazmış olduğu moskof mezalimi isimli kitabı yakın tarihle ilgilenenler için önemli bir kaynak niteliğinde.