Yazlık evimiz vardı Edirne’de, oraya giderdik. Orada bir ablayla tanıştım, ve benim sevdiğim birisi olduğunu söyledim, açıl beraber yemeğe gidelim dedi ama yollarımız ayrılmıştı kızla, beni kabusa çevirecek günler başlamıştı orta okul denen lanet senelerde. Kaydımı yaptırmaya gittik, otoriter kadın müdür yardımcısı kaydımı yaptı ve cehennem gibi olan orta okul serüvenim başladı. Heyecanla sınıfa girdim ilk gün, yeni bir okul yeni heyecan diyerek. Ve orada Yusuf diye bir arkadaşla arkadaş olduk kaynaştık falan, her neyse ilk okuldaki Hüseyin kadar sarmıyordu muhabbeti ve öğretmenler adam kayırıyordu, en azından sınıf öğretmenimiz, Okul Aile birliği üyesi olan çocukla sıkı fıkıydı ve benle alay ederdi o öğretmen denen insan. O çocuk yani Faruk bütün derslerde benimle alay ederdi ve zamanla içime kapandım, bilişim derslerine giderken Ersin diye bir arkadaş edindim. Bu arkadaş zengin idi, babası mimar idi ve benim standardımın üstündeydi, her neyse bu çocukla kaynaştık, Yusuf ben ve Ersin beraber gezmeye başladık, her gün Ersin’in evine gidip evinden alıyordum ve okula beraber gidiyorduk, düzgün bir ilişki yaşamak içimde ukte kalmıştı ve Lara diye bir kızdan hoşlanmaya başlamıştım, Çiğdem gibi değildi sadece hoşlantı, Çiğdemin tırnağı etmezdi ama çok yalnızdım ve yalnızlığımı doldurmak gibi saçma bir düşünceye girdim, arkadaşlarım aracılığıyla haber uçurdum o da gelsin teklif etsin çiçek falan alsın dedi, her neyse gittim ve kısık sesle teklifi ettim, bütün kızların içinde hayır dedi ve bütün kızlar kıs kıs gülmeye başladı, bu benim hayatımın dönüm noktasıydı, o gün yağmur yağıyordu ve kendimi yağmura bıraktım, yokluğu çaresizliği ve iğrençliği tattım, her gün alaya maruz kaldım ve gittikçe içime daha da kapanıyordum, öyle veya böyle orta sona geldik, Lise sınavına girdim ve fena olmayan bir okula girdim.