1. 51.
    0
    Değerli arkadaşlarım,
    ilk defa yine bu dönemde, bütün içtihatları birleştirme kararları Yargıtay dergisi, Yargıtay kararları dergisinde yayınlanan 32 yıllık kararların tümü CD’ye aktarılmıştır. Böylece elektronik ortamda gerek kararların gerekse içtihadı birleştirme kararlarının takibinde kolaylık sağlamıştır. Bu da önemli bir hizmettir.
    Başkan olduğum günlerde, bir sorunla karşı karşıya kaldık. Bizim sağlık ünitesinin Sağlık Bakanlığına bağlanması söz konusuydu. Bu konuda yoğun çabalar gösterilmiş ve sağlık ünitesinin Sağlık Bakanlığına bağlanması önlenmiştir. Bu konuda bana yardımcı olan başta başhekim Oğuz bey olmak üzere, bütün doktor arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Ancak, biz onları bağımsız hale getirdik, burada bıraktık, fakat, özlük hakları yönünden kayıpları oldu. Yargıtay kanunu çıkarılsaydı bu durumu telafi edecektik. işte benden sonraki başkana düşen görev, Yargıtay kanununda sağlık personelinin özlük haklarını diğer emsallerine uygun hale getirmek için çaba göstermesini kendisinden özellikle rica ediyorum. Çünkü, gerçekten bizim sağlık çalışanlarımız bize çok yararlı hizmet vermektedirler.
    Değerli arkadaşlarım, hatırlayacaksınız başkan olduktan 10 gün sonra 13 Aralık 2004 tarihinde bir konuşma yapmıştım. Genel kurulu toplandım, mutat olmayan bir konuşmaydı. Öyle bir konuşmanın da yapılması gerekiyordu. Yaşanan bir takım olumsuzluklar vardı. O olumsuzlukların bitmesi gerekiyordu. Ve bugün olumsuzlukların bittiğini görmekle bahtiyarım. Bunlar nelerdi? Bu çatı altında en uzun süre çalışanlardan biriyim. Yaklaşık 21 yıl. Az bir zaman değil. Başladığım günlerde vardı, sonrasında da devam etti. içimizden bazıları imzasız mektuplar gönderiyorlardı, değişik kimselere ve basına. Bunu basın bildiği için burada konuşmanın mahsuru yok. Çünkü bize gelen mektupların bir örneği basına da gidiyordu. Ama Türk basını hep duyarlı davranmıştır. O imzasız mektupları yayınlamamıştır. işte o toplantıda ben bunu da gündeme getirmiştim. Bahtiyarım ki, bu üç sene içinde Yargıtay üyelerinden kaynaklı, Yargıtay mensuplarından kaynaklı hiçbir imzasız mektup gelmemiştir. Bunu belirtmek ve böyle de devam etmesini diliyorum.
    Değerli konuklar, sevgili arkadaşlarım,
    Bir hususu daha belirtmek istiyorum. Yargıtay da aylarca hatta bir yılı aşkın süreli seçimler olduğunu biliyorsunuz, Bununda basında yer aldığını biliyorsunuz. Ancak, son üç yıl içinde Yargıtay’daki seçimler uzamamıştır. En uzun seçim Bir ay yirmi bir günde sonuçlandı. Bunun nedeni nedir? Bunun nedeni tarafımdan öngörüldüğü şekilde beş turun aynı günde tamamlanmasıdır.
    TOKi ile kurum olarak ön anlaşma yapılarak, mensuplarımızın konut sahibi olmalarına imkan sağlanmıştır. Sanıyorum bahar aylarında bu gerçekleşecektir. Bütün arkadaşlarımın bu projeye ilgi göstermesini ve bu sayede konut sahibi olmalarını diliyorum. Özellikle personelimizin başka türlü konut edinme olanakları bulunmamaktadır. Ayrıca yine prestij konutları yapılacaktır. Bu konutlardan Yargıtay üyeleri ve tetkik hâkimleri arkadaşlarımızda istifade edebileceklerdir. Bunun ön protokolü imzalanmış ve bu konuda sizlere gerekli yazılar da gönderilmiştir ve bu projeye sahip çıkılmasını istiyorum.
    Değerli hâkimler, değerli yüksek hâkimler,
    Hâkimlere her toplum özel önem ve değer vermiştir. Ama Türk toplumunun verdiği değer daha da fazladır bunu hepiniz biliyorsunuz. Hâkimler örnek insanlardır. Hâkimler adaleti arayan, adaleti dağıtan, adaleti sağlamayı kendisine amaç edinen insanlardır. işte bu nedenle hâkimler özel durumları ve konumları nedeniyle yaşantılarına özen göstermek zorundadırlar. Hâkimler yargılarken yargılanan kişilerdir. Bu husus hiç unutulmamalıdır. Biz tarafları yargılarız ama taraflar vekilleri ve kamuoyu da hep bizi yargılar. Onun için yargılayan hâkimler yargılandıklarını bilmek durumundadırlar. işte yargılandığını bilen hâkim yaşantısına özel hayatına disiplin getirmek ve ona özen göstermek zorundadır.
    Değerli arkadaşlarım,
    Hâkimlerin dürüst olması yetmez. Ama hâkimlerin dürüst görüntü vermeleri gerekir. Dürüst görüntü hâkimlerin zengin sofralarından uzak olması, kendisine yapılan her iltifata kanmaması, kişilere ve iş sahiplerine karşı, mesafeli olmasını gerektirir. işte hâkimliğin özü budur.
    Değerli meslektaşlarım, Yüce Atatürk diyor ki; “Muasır medeniyet zirvesini aşacağız”. Aşmalıyız, bu bir emir. Biz de Türk hâkimleri olarak bu ulu önderin sözlerini kulağımıza küpe yapmak durumundayız. Eğer çağdaş ülkelerin düzeyine ulaşmak istiyorsak hâkimler olarak, hukukçular olarak kendimizi yenilemeli, bilimsel ve hukuki gelişmeleri yakından takip etmeliyiz. Başarının yolu ve tek anahtarı budur. Avrupa insan Hakları Sözleşmesinin altıncı maddesinde ve insan Hakları Mahkemesinin Kararlarında hep silahların eşitliğinden söz edilir. Silahların eşitliği iddia ve savunmanın aynı düzeyde olması anldıbına gelir. Hâkimler bağımsız ve teminatlı olmalı ve tarafsız olmalıdır. Bağımsız olmayan bir mahkemeden adil karar beklenemez. Hâkimlerin bağımsız ve teminatlı olması onlar için bir imtiyaz ve ayrıcalık değildir. Başka hiçbir kurum ve kuruluşun teminatı ve bağımsızlığı, milletlerarası sözleşmelerde ve anayasalarda yer almadığı halde, hâkimlerin bağımsız ve teminatı gerek Avrupa insan Hakları Sözleşmesinde, gerek Birleşmiş Milletler Sözleşmesinde ve gerekse bütün ülkelerin anayasalarında vardır. işte bu husus hiç göz ardı edilmemelidir. Onun için bağımsız olmayan bir hâkimden adalet beklenemez. Teminatı olmayan bir hâkimin de bağımsızlığından söz edilemez. Hâkim bağımsızlığı ve teminatı birbirini pekiştiren olgulardır. ikisini aynı şey olarak görmek de doğru değildir. Hâkimler tarafsız olmalıdır. Doğrudur. Hâkim yargılama yaparken, adalet dağıtırken tarafların birine karşı dostluk veya düşmanlık besleyemez. Eğer böyle bir olay söz konusu ise o hâkim o davadan çekilmelidir. Çünkü adalet hiçbir gölgeyi taşıyamaz. Hâkim yargılama yaparken kişinin siyasi inancını, felsefi düşüncesini, mezhebini, bölgesini dikkate alamaz. Almamalıdır. Hâkim yargılama yaparken kişinin güzel veya çirkin olmasını, boyunun kısa veya uzun olmasını, derisinin renginin beyaz, siyah veya sarı olmasını, dikkate alamaz. Almamalıdır. işte bu konularda hâkim taraftır. Hâkim hukuktan yana taraftır. Karar verirken hâkim Anayasaya, kanuna, hukuka ve vicdani kanaatlerine göre karar vermelidir. Hâkimin üslubu budur. Kural budur. Ama her kuralın olduğu gibi, hâkimin taraf olacağı olaylar da vardır. Şimdi bunları arz etmek istiyorum.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster