/i/Nostalji

eski değil eskiyemeyen konular
  1. 1.
    0
    dedim ya işsizdi hamit, çalışmazdı. ama süper ‘çalışıyormuş’ taklidi yapardı. cebinde hep kartvizitleri vardı. kocaman yazardı; ‘makine teknikeri’ diye. gerçekten de bazen iş gelirdi, arayan olurdu, koşa koşa giderdi.. nasıl yapıyorsa yapardı. becerikliydi hamit.

    bir gün de hiç unutmam partide yaptığımız toplantılardan birine bi çocuk geldi. hamit’i bilmem nereden tanıyormuş. biz ilk kez hayatımızda hamit’i tanıyan birini görüyorduk. “nereden tanışıyorsunuz?” demiştim. “hamit bey (dikkat edin bey) bizim mahallenin imamıydı” dedi ve kesinlikle espri falan yapmıyordu. gayet ciddiydi. bunu duyunca hamit’e baktım “ne ayak?” şeklinde. hamit ise oldukça olgun, babacan ve sıcak bir tebessümle bana bakıyordu. bu bakışı biliyorum, hamit’in “bekleme yapma devam et” bakışı bu, o yüzden sorgulamadık. hamit muhtemelen bir şekilde bir yerde kısa bir süre (foyası ortaya çıkana kadar) imamlık da yapmıştı, nasıl yapmıştı bilmiyoruz ama buna hepimiz kanaat getirmiştik. çocuğu da bir daha görmedik (bak arkadaşım her kimsen ve eğer bu yazıyı okuyorsan neredeyse 15 senedir bu olayı çözebilmiş değiliz, ulaş bana). sizi her şey olduğuna inandırabilirdi hamit.

    saraçhane’de bir çay bahçesi vardı her zaman gittiğimiz. çay bahçesinin de kocaman bir kangal köpeği. köpek beni ne zaman görse yerinde duramıyor ve çok afedersiniz şeyi kalkıyordu (olm köpeklerle iyi anlaşıyorum ben, hayvan beni görünce seviniyor normal!). ama hamit bu işte, herkesin içinde (evet müşteriler falan varken) bağıra bağıra “soner hadi karabaş sana bi kaysın” derdi ve en az 2-3 dakika gülerdi bunu dedikten sonra. ama gözü falan yaşarırdı gülmekten. yani allah korusun karabaş gerçekten bana ‘kaysa’, muhtemelen bu hamit’in acayip hoşuna gidecek ve beni kurtarmayacaktı. arsızdı hamit.
    ···
   tümünü göster