1. 1.
    +1
    bu kadar uzun yazmaya gerek var mı beyler.

    trabzonspor'un bir nevi "isteyince yapıyor" mottosunu uygulamalı olarak gösterdiği karşılaşma.

    bu maçta, taraflı-tarafsız, maçla ilgili olan herkesin aklında 6-1'lik sivasspor maçı sonrası yaşanan manisaspor maçı örneği vardı. ancak hem futbolcular hem de biz taraftarlar, önümüzde böylesine taze bir örneğin olmasından dolayı aslında biraz daha rahattık, zira kim ne derse desin, akıl ve mantık sahibi her bir birey ve kuruluş, böylesine bir şekilde, bile bile lades demez..

    ancak az kalsın bizim trabzonspor diyordu..

    maç öncesi tüm şartlar trabzonspor lehineydi aslında. bir önceki hafta alınan farklı ve tarihi bir galibiyet, rakibin durumu, maçı milli takım yetkililerin izleyecek olması, iç sahada olması... başka bir yığın sebep. ancak işte eğer bu futbolu milyarlarca insan takip ediyor, trilyonlarca birimde para dönüyorsa, sonsuz heyecan varsa, bunların tüm sebebi, işte öncesinde tahmin edilen kıstasların, hakemin ilk düdüğüyle birlikte otomatikman rafa kalkıyor olmasıdır. herkes trabzonspor'dan, belki erken goller olmasa da, sağlı sollu ataklar, varyasyonlar, gol pozisyonları beklerken, özellikle aşırı kapanan rakibi karşısında trabzonspor ortada sıçandan daha da sıkıcı bir top oynadı, yan pas-geri pas rekoru kırdı. sanki takımda herkes, atıyorum bir ayman, bir hüseyin çimşir olmuştu. hadi sol kanattan çoktan umudu kestik de sağ kanat da çalışmaz olmuştu. ortadan delmek zaten bir rüyaydı. takım yolda giderken yolcu arayan dolmuş gibi, 2 viteste hırlayarak gitmeye çalışıyordu, gidemiyordu.

    rakip gençlerbirliği ise, en az bizler kadar şaşırmıştı karşısında böyle bir trabzonspor bulduğuna. ilk 20 dakikalık bekleyişten sonra onlara da bi cesaret geldi ve açılmaya başladılar, özellikle uzaktan şutlarla kaleyi yokladılar. atılan bir uzaktan şutun kazandırdığı korner sonrası gelişen atakta ise bir diğer trabzonlu oyuncu serkan çalık ile golü bulup buz kestirdiler avni aker'i ve akıllara direkt olarak manisaspor maçını getirttiler. golün atıldığı sıralarda ekrana yansıyan bir istatistikte trabzonspor 4'te 1 başarılı şut oranıyla oynarken, gençlerbirliği 5'te 4 ve hatta 1 gol ile oynuyordu. kıscası bakıldığı zaman, top belki daha fazla trabzonspor'daydı, trabzonspor en az iki kat daha başarılı pas yapmıştı ancak asıl işe yarar istatistikler ve görüntü gençlerbirliği lehineydi. durum her geçen dakika daha vahim bir hal alıyordu. tüm bunları düşünürken, ilk yarı bitmişti, aynen manisaspor maçında olduğu gibi tek farklı bir mağlubiyetle.

    15 dakikalık devre arasında ne oldu neler konuşuldu bilinmez, bir kıpırdanma olmuştu trabzonspor'da ikinci yarının başlamasıyla birlikte. takım bir anda kabuk değiştirmiş, o ilk yarının silik futbolu hem akıllardan hem ayaklardan hem de sahadan tamamen silinmişti. ikinci yarıyla birlikte oyuna giren engin baytar'ın bu görüntüde gerçekten büyük payı vardı, işlemeyen sol kanada işlerlik kazandırmıştı ancak ilk yarıda sahada yürüyen oyunculara da bir haller olmuş, kendilerine gelmişlerdi. evet biraz önce dediğim gibi, aynen manisaspor maçının da ikinci yarısına başlarken böyle 1 farklı mağlubiyet vardı ancak bu sefer daha umutluydu taraftarlar, zira sahada isteyen mücadele eden bir takım vardı, golün gelmemesi sürpriz olurdu. zaten sinyaller yavaştan başlamış, burak yılmaz'ın direkten dönen frikiğiyle de iyice kuvvet kazanmıştı. işte tam da bu anlarda şenol güneş gerçekten kritik bir oyuncu değişikliği gerçekleştirdi, ilk yarının silik isimlerinden alanzinho'yu çıkarıp yerine jaja'yı aldı ve her şey ondan sonra başladı. öncelikle beklenen beraberlik golü geldi, aynen kasımpaşaspor maçındaki ikinci golde olduğu gibi. selçuk'la başlayan atak serkan'la devam edip burak yılmaz'ın son gol vuruşuyla sonuçlandı.

    hemen bir kaç dakika sonra ise, kazanılan frikik sonrası, artık bir trabzonspor klasiği haline gelmiş bir selçuk ortasına, ne yaptığını bilen, iyi yükselen, iyi kafa vuran jaja'nın golüyle artık 1 saati aşkın sürerdir tuttuğumuz nefesi hem alttan hem üstten büyük bir rahatlamayla verdik. tam da olması gerektiği anda, yine serkan balcı'nın uzak mesafeli ortasına, deli deli gelen topa umut bulut'un kafa vuruşuyla iyice gevşedik, kendimize geldik. maçın son anlarında ise bir kez daha yansıdı şut istatistiği ekranlara; trabzonspor'un 19 şutunda kaleyi bulan 7'ydi. gençlerbirliği'nin ise hala 5'te 4.

    maçın kahramanı, hiç kuşku yok ki, saha içinde serkan balcı, saha dışında ise şenol güneş'ti. hafta içi resmi sitede bir habere konu olmuştu serkan, bu sezon yaptığı 3 asistle takımın zirvesindeydi. bugünkü iki asistle 5 oldu bu rakam, ve serkan bu takımda sağ bek olarak oynuyor. trabzonspor'dan milli takıma çağrılmayan bence listedeki en üstte yer alan oyuncu serkan balcı. işte çalışana allah da yardım eder derler ya, böylesine güzel oynadığı br maça denk geldi milli takımlar sorumlusu hiddink veya tam tersi gerçekleşti. maç sonrası sanıyorum ki fırçayı çekmiştir oğuz'a, böyle oyuncular var da neden hala bizi sabriler'le servetler'le uğraştırıyorsun diye. hoş kendi izlemediği seçmediği ayrı bir kabahat tabi. artık şöyle bir durumdan sonra, serkan balcı da bu formunu koruduğu müddetçe, allah sakatlıklardan koruduğu müddetçe, millli takıma çağrılmazsa eğer, bu sefer bu işin altında gerçekten bir şey aramaya başlayacağız.

    ve şenol güneş.. geçen haftaki tarihi galibiyeti sağlayan kadroyu haklı olarak bozmadı, ve hatta değil kadronun bozulması, giyilen forma bile aynıydı. ancak o oyuncuları, bu bir nevi jestine karşılık veremediler şenol güneş'in ilk yarı boyunca. o da yerinde iki hamleyle giden maçı öyle bir çevirdi ki kendine, ligin en tecrübeli teknik direktörü olduğunu, bu takımın her şeyi olduğunu, bu ligin üstünde bir teknik direktör olduğunu bir kez daha kanıtlamış oldu. bu maç bize, alanzinho'nun ilk 11 oyuncusu olamayacağını ama özellikle önde olunan maçların 60. dakikasından sonra girdiğinde rakip takımı yıpratacak ve bunda da son derece başarılı olacak bir oyuncu olduğunu, jaja'nın ise havada karada denizde uzayda, nerede olursa olsun, bu takımın ilk 11'inin değişmez oyuncusu olması gerektiğini bizlere gösterdi. fiziği böyle olan bir oyuncunun, ayrıyeten teknik de olması, ayrıyeten son vuruşlarının da iyi olması, yani tüm bunların bir arada toplanmış olması, ligimizin ve bu gözlerin alışık olmadığı bir durum. o yüzden bundan sonra yapılacak kadrolarda, bence, en başa jaja yazılıp, takım ondan sonra şekillendirilmeli.

    böylesine kritik, heyecanı çok, dersi bol bir karşılaşma ve galibiyet sonrası, trabzonspor şimdilik, belki de en az bir günlüğüne olacak olsa da liderlik koltuğuna oturdu. bu durum başlı başına bir özgüven kazancıdır. şöyle bir maçta, heba edilen ve mağlup kapatılan koskoca bir ilk yarı sonrasında, skorbordun ışıklarını 3-1 yazısı ile söndürmek, stadın ışıklarını güzel bir oyunla söndürmek bir özgüven kazancıdır ve bu özgüven takımı arzu edilen başarıya taşıyacaktır.

    yeter ki mücadeleden, hırstan, coşkudan hiç bir şey kaybedilmesin.
    ···
   tümünü göster