1. 201.
    0
    "ama", denecektir, "dinsel, ahlaksal, felsefi, politik, hukuksal vb. düşünceler, tarihsel gelişim içinde elbet değişim geçirmiş olmakla birlikte, din, ahlak, felsefe, politika, hukuk, bu değişimde hep kalmıştır.

    dahası, her toplumsal durum için ortak olan, özgürlük, adalet vb. ebedi hakikatler vardır. oysa komünizm, ebedi hakikatleri ortadan kaldırıyor, dini, ahlakı, yeniden biçimlemek yerine düpedüz kaldırıyor, yani bugüne kadarki tarihsel gelişimlere ters düşüyor."

    bu suçlamanın özü nedir? tüm bugüne kadarki toplum, değişik evrelerde değişik biçimler gösteren sınıf karşıtlıkları içinde devinmiştir.

    ama hangi biçimi almış olursa olsun, toplumun bir kesiminin öteki kesim tarafından sömürülmesi, geçen yüzyılların tümünde ortak olan bir gerçekliktir. o halde tüm çeşitliliklere ve farklılıklara karşın o yüzyılların hepsindeki toplumsal bilincin, ancak sınıf karşıtlıkları toptan yok olunca tam olarak çözülebilecek belli ortak biçimler içinde devinmesine hiç şaşmamalı.

    komünist devrim, geçmişten gelen mülkiyet ilişkilerinin en kökten koparılışıdır; onun gelişim sürecinde geçmişten gelen fikirlerle de en kökten bir kopuş olmasına hiç şaşmamalı.

    neyse, burjuvazinin komünizme karşı yönelttiği suçlamaları bırakalım bir yana.

    yukarıda gördük ki, işçi devriminde ilk atılacak adım, proletaryanın egemen sınıf konumuna yükselmesidir, demokrasinin mücadeleyle kazanılmasıdır.

    proletarya, kendi siyasal egemenliğini, tüm sermayenin adım adım burjuvazinin elinden koparılmasına, tüm üretim araçlarının devlet elinde, yani egemen sınıf olarak örgütlenmiş proletarya elinde yoğunlaştırılmasına ve üretici güçleri büyüklüğünün olabildiğince hızla artırılmasına kullanacaktır.

    bu ise ilk aşamada kuşkusuz ancak mülkiyet hakkına ve burjuva üretim ilişkilerine despotça el atmak yoluyla olur, yani ekonomik açıdan yetersiz ve geçici de görünse hareketin süreci içinde kendini aşan ve bütün bir üretim tarzının dönüştürülmesinin aracı olan bu vazgeçilmez önlemler yoluyla olur.

    bu önlemler kuşkusuz her ülkeye göre değişik olacaktır.

    ama en gelişkin ülkeler için şu aşağıdakiler, epey ortak olarak kullanım alanına girebilecektir:

    1. toprak mülkiyetinin kamulaştırılması ve toprak rantının devlet giderlerine kullanılması.

    2. yüksek bir artış oranlı vergi.

    3. miras hakkının kaldırılması.

    4. tüm karşı gelenlerin ve ülkeden kaçanların mülklerine el konulması.

    5. devlet sermayeli ve tek tekel olarak ulusal banka yoluyla kredilerin devlet elinde merkezleştirilmesi./p>

    6. taşımacılığın devlet elinde merkezleştirilmesi.

    7. ulusal fabrikaların ve üretim araçlarının artırılması, arazinin ortak bir plan uyarınca işlenir hale getirilip ıslahı.

    8. herkes için eşit çalışma zorunluluğu, özellikle tarım için sanayi ordularının kurulması.

    9. tarım ve sanayi işletmelerinin birleştirilmesi, kent ile kır arasındaki farkın süreç içinde giderilmesinde etkin olmak.

    10. tüm çocuklar için kamusal ve parasız eğitim. çocukların bugünkü biçimde fabrikalarda çalıştırılmasına son verilmesi. eğitimin maddi üretimle bütünleştirilmesi, vb;

    gelişme süreci içinde sınıf ayrımları ortadan kaybolunca ve üretimin tümü örgütlü bireylerin ellerinde yoğunlaşınca, kamusal zor kullanımının politik niteliği kalmaz. politik zor kullanımı, asıl anlamıyla bir sınıfın ötekilere baskı uygulamak üzere örgütlediği zor kullanımıdır. proletarya, burjuvaziyle mücadelesi gereği sınıf olarak birleşip, devrim yoluyla egemen sınıf olduğunda ve egemen sınıf olarak zorla eski üretim ilişkilerini ortadan kaldırdığında, böylece o üretim ilişkileriyle birlikte sınıf karşıtlığının varlık koşullarını da, bütünüyle sınıfları da ve dolayısıyla sınıf olarak kendi egemenliğini de ortadan kaldırmış olur.

    sınıflarıyla ve sınıf çelişkileriyle birlikte eski burjuva toplumunun yerine, her bireyin özgür gelişiminin herkes için topluca özgür gelişim koşulu olduğu bir birlik gelir.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster