1. 1.
    0
    hiç ölmüşlüğüm yok. ama ölümü severim ben. ağrısız ve acısız ne zaman gelse kapım açık şerefsize. canım sıkılınca pembe panjurlu ev hayallerine dalmayı huur çocuğunun biriyle tanıştığımda bırakmıştım zaten. şimdiki favorim intihar şekilleri düşünmek. ne bileyim işte"x ilacının ağrıyı azalttığını biliyormuş", " gitmeden tün faturalarını yatırmış hayırlı evlatmış" gibi cümleler de kurulsun arkamdan. böyle istiyorum ben.
    peki bu kadar severken ölümü, bu kadar isterken cehennemin dibini boylamayı neden yaşıyorum. arkamdan kimse üzülmesin diye mi?he he evet! çünkü araştırmalarımdan biri bitmiş değil. sevmem öyle baştan savma yarım iş. tanrıya bile resti çekmişken, incik cincik edeceklerini bildiğimden bilgisayarıma formatı atmış, vücut temizliğine kadar yapmış tanrıdan ansızın gelebilecek ölümü beklerken. bu şerefi neden kendime bahşetmiyorum değil mi? hala "aşk" ın var olup olmadığıyla ilgili net bi bilgi yok elimde çünkü. soyut bir bilgi bile yokkk.
    ne günah ne inanç ne yaşama sevgisi ne başkalarının üzüleceği düşüncesi.
    hala yaşıyor olmamın tek nedeni aşkın varlığı ile yokluğu arasındaki farkı bilmemem. varsa ne kadar sürer bir ömür alır mı gerçekten insanlar yirmi yıl sonra da birbirlerine bakınca parlar mı gözleri? ya yoksa yoksa nasıl bu kadar çocuk dünyaya geliyor nasıl sevişiyorlar bu yaratıklar bir çocuğun nedeni aşk olmalıydı. hayvani üreme güdüsü değil. bir sürü soru ve korkarım tek birinin bile cevabını bulamadan öleceğim.
    ···
   tümünü göster