1. 1.
    +2 -1
    Doğduktan bir 5 sene sonra başladı sanki hayat.
    Olgunlaşan beynim, yüreğim yaşanılanları algılamakta çok zorluk çekmiyordu artık. Sessizlik, yalnızlık içinde geçen bir çocukluğun
    zamanla şuurumda yarattığı izler, insanlardan kaçmak onlarla konuşmamak kısacası kendi dünyamı kurmak oldu...
    Bi şarkıları çok severdim o melodileri duymayı beynime onlar hükmetse keşke derdim sürekli. Çocukluğumdan beri sorunlu bir ailede büyümek daha yaşım taş çatlasa onken arada kalmak onlara kin beslememe sebep şuan.
    Duraksayamadım yinede ıraksayamadım kendimi zamandan. Tanrıdan istediğim birtek amandı sadece * Ama olmadı ona biraz sonra değineceğim.
    Birbirini kovalayan monoton günler, sadece dıştan içime yansıtamadığım basit gibi gözüken ama aslında hayattaki rolümü çok iyi yaptığımın göstergesi gülüşler. Ve gençlik...
    Rahatlığımdan, kolay alışkanlık edinebilidğimden sigara ve alkol ile başlayan masum bir gençlik aslında...
    Sıkıntıların bir bir artması ve tam anlamıyla artık herşeyin farkında olmak iyice hasta ediyor adamı. Ben o tonton deyip yanaklarımı sıkan ablaların yanında kızarırken şimdi verdiğim 15 kilodan sonra kaburgalarımın sayılması pek tuhafıma gitmeye başladı:)
    Aslında ne kadar kaçsamda onlardan duygusal biriydim belki biraz aşırı... Sevmeyi çok severdim mesela. Bir çift göze bakıp sağatlerce kilitlenmek o göz bebeklkerinin içinde kendi yansımamı görmek büyük mutluluk verirdi. O güldüğünde ondan daha çok mutluluk duymak kazayla elini biyere çarpsa ondan daha çok acı duymak garip bişeydi.
    Zaman ilerledi ve birşeylerin yolunda gitmediğini farketmeye başladım vücudum birşeyleri kaldıramıyordu evet acı duyuyordum artık.
    Tam da gençliğimin en güzel çağlarında... Ne olabilirdi ki ? Hadi canım olsa olsa nezle, soğuk algınlığı gibi birşeydir... Yok acım daha da arttı. Hal böyleyken tuttum içine girmeyi hiç sevmediğim beyaz önlüklü adamların dünyasına. Bir sürü test, makinalar ailemin gözlerinde bir endişe vardı sanki ama bana pek hissetirmemeye çalışıyorlardı işte ama sezgilerim çok kuvvetlidir... Ordan başka bir hastaneye sevk edildim ne olduğunu anlayamamıştım. Tekrardan makinalar doktorlar hemşireler serumlar testler kan tahlilleri kalp...
    Evet o gün. O gün hayatımın tekrardan doğumuydu bambaşka biri olacaktım artık bundan sonra ve bahsetttiği ortalama 2 sene 24 aycık beynimi çok kurcalamıştı moralimi yükses tutmam fln filan bir sürü şey zırvalandı kurtulacakmışım * durumumu bilen kişi sayısı ben ailem ve doktorların dışında 2 elin parmaklarını geçmez bu bir giz olarak kaldı.
    En yakın dostuğum dediğim insanların hatta ilerde kız arkadaşımın bile.(bu paragraftaki zaman algısnı ben bile algılayamıyorum şuan * Ruhsal olarak çökmüştüm her gün ölümü düşünmek o karanlığın içinde kaybolup içinden çıkamamk artık o kadar yormuştu ki beynimi dayanacak gücüm kalmamıştı sonrasında bir sürü pgibolojik problemler ilaç destekleriye gülmeye düzelmeye çalışmak.
    O lanet ilaçların yan etkisi omuzlarımın taşıyamacağı kadar ağırdı kendiğimi çoğu kez camda buluyordum istemsizce bağırmak haykırmak içimdeki herşeyi atmak istiyordum. Ve birgün o çıktı karşıma sanki ben o kendi dünyama tıkılıp kalan ben ayımı keşfetmiştim. Kokusu o kadar büyüleyiciydi ki keşke oksijenim o olsa diyordum.
    Gözlerine dalmak aynı anda nefes almak yanağına hafif ıslak bir öpücük kondurup saçlarını okşamak bazen yanında saatlerce susup onu dinlemek izlemek sarılarak uyumak. Bambaşka biri oluyordum karanlık dünyam aydınlanıyordu.
    Artık sadece dudaklarıma değil yüreğimle gülebilmeye başlamıştım. Ruhsal sorunlaırmı bir bir yendim. Ama olmadı insanları tanımak mümkün değil kahretsin... Tamamen bir çöküş herşeyden yediğim tekme umrumda değil ama duygusal olarak yediğim o plase öyle bir oturmştu ki tepki veremedim gülemedim, ağlayamadım konuşamadım... Sanırım ilk kez ölmüştüm...
    Hayatım boyunca sorunlu olan ailem en kötü zamanlarını geçirmekte günlerce uykusuz ağrıalrım arttıkça saçma sapan hastalık isimleriyle söylerdim arkadaşlarıma hatta hastalık hastasısın diye dalga geçerlerdi. Bu kez yenilsemde rövanşı alacaktım gülecektim artık.Her nekadar bugüne kadar en yakınım dediğim insanlardan geldiysede başıma insanlara farklı bakmaya çalışıcaktım hatta onları güldürecektim bazen başarılı hissettim kendimi sanki hiç yok olmayacakmışım gibi. Bu süreçlerde iyi bir alkol gurmesi olduğum söylenebilir her ne kadar yasak olsada sigara ve o yoğun çabalarıam rağmen ayırmaya kıyamadım bu ikiliyi kendimden kendimi daha iyi dışa vurabiliyordum çünkü insanları incitmezdim olay çıkarmazdım kör kütük olsamda biri haricinde *
    Aylar geçtikçe yeni farkına varıyorum kendimin özellikle yalnız kaldığım geceler 7 si gitti 17 mi kaldı 1 le 7 yi topla ne etti =8 Çarp 5 le ne yapaaaaaaaaaarrrrr 40... Rüyalarım var bide hala içinde titrediğim suratladığın tenine deydiğinde yandığım insanların (tebessüm gülüşü) Ama en güzelide insan giderken arkasından hiçbirşey bırakmamalı... Denizleri çok severim bu arada o dalga sesleri yokmu birde inceden bir müzik olucak eee tabi inceden müzikte girince işin içine kafayı inceden yapıcak birkaç şişe meze oalrakta sigarayı tercih ediyorum. işte huzur bu. anlatamadığım o kadar çok şey varki daha yada noksan... bir ses kulaklarımda göğsüm sıkışıyor yine çarpsın deli gibi merak etmeyin alışkınım geceleri beşikten farksız yatağım. derin bir nefes alsam evet dolunay ışık huzmesi deniz feneri nekadar da güzel... 1 kez öldüm ya 2 olsunmu olmasın mı çok kararsızım... heh dudaklarım uyuştu hafiften mayhoşlaşmaya başladım. Pardon! Bir yudum daha alabilirmiyim ?
    ···
   tümünü göster