1. 1.
    +5
    bilmem kaç yıl oldu. teninin tenimin üzerinden son uğurlanışının üzerinden geçen tam bilmem kaç yıl. kop koyuydu ayrılışımız. soğuk bi çayın içine atılmış ve erimemek için direnen şeker taneleri gibi debeleniyorduk ayrılmamak için. ilk önce dudaklarımız vedalaştı. sonra ellerimiz. aradan aylar geçti. ruhlarımız vedalaştı sonraları. yolların, kilometrelerin ikiye böldüğü biz, iki farklı dünyaydık artık. hislerim körelmeye başladı önce, duygularım. i̇ki satırla anlatılmıycak bi yokoluşun ilk adımlarını atıyordum. ne gittiğim yerin bi önemi kalmıştı ne de geride bıraktıklarımın. dünyanın yalnızlığını soluyordum ciğerlerime. nasıl bi günah işlediysem artık, ya da nerde hata yaptıysam, tanrı tüm çaresizlikleri omuzlarıma yüklüyordu. ayaklarımı sürüye sürüye buraya kadar gelebildim. dizlerimin üstüne düştüm ilk önce, sonra göğsüm çarptı yere, sonra başım. kollarım iki yana savruldu. sesler uğultuya döndü. ortalığı bi telaş aldı. sırt üstü çevrildim birden, gökyüzünü gördüm, mavinin üzerine nazik fırça darbeleriyle işlenmiş birbirinin içinde kaybolan beyaz bulutları. ne de çok benziyolar bize dedim içimden. sonra sesler duydum. “160’a getirin!”. “190’a getirin!”. “220’ye getirin!”. sonrası mı? nabız alamıyorlarmış.
    ···
   tümünü göster