1. 1.
    -2
    işsiz kalmak kadar bir tür sabır imtihanıdır.

    hayattan nefret etmek sebep mi sonuç mu kestirilemez pek. dile kolay her bir günün en az sekiz saati işyerinde geçtiğinden, bütün randevular, planlar, gidilecek kurslar, hatta okunacak dökümanlar işyerinin saatleri ve kısıtlılığı içinde belirlendiğinden, arkadaş çevresi gün geçtikçe işyerinden arkadaşlar haline geldiğinden, oturulup iki çift laf edileceği zaman bile konu hemen işten açıldığından, tatil planları izin süresi içinde ayarlanıp bir şekilde gidildiğinde bile boşluğunuzu dolduramayan birileri tarafından telefonlarla akıl danışmalar, soru sormalar devam ettiğinden; sonuçta evi barkı satıp terk-i diyar ederek ıssız bir adanın kumsallarında robinson crusoe olma hayalleri insanın hayata konsantrasyonunu bozmaya başlar. sevdiği işi yapmak gibi şanslı bir azınlık içinden birinin bile arada ya şöyle bir uzaklara gitsem, hiçbir şey düşünmeden kafamı dinlesem dediğini duyunca da, acaba asıl sorun iş yüzünden hayattan nefret etmek değil de hayatla zayıf bağlar kurmak yüzünden işi sevememek mi diye düşünüp durursunuz sonra.

    eğer hiçbir zaman iyimser, geleceğe umutla bakan, neşeli, kıpır kıpır, hayat dolu dedikleri türden birisi olamadıysanız, en keyifli anlarınızda bile bakalım dert nerden gelecek şimdi diye düşünüyorsanız, haline şükretmeyi bir tür aptallık-miskinlik olarak görüyorsanız esasında hayata karşı bir tembellik içindesinizdir. insan yaptığı işten nefret edebilir, zaten sevdiği işi yapabilen insanlar kümesi de genelde sanatçı-sporcu yada birtakım tırıvırı gördüğümüz işlerle uğraşanlardan kurulu. ki bunlar genelde yaptığı işten oldukça iyi kazananlar aynı zamanda. kaç tane memur gördünüz hayat ne güzel, bugün güneş ne kadar parlak, yaptığım iş çok zevkli zihnimi açıyor beni canlı tutuyor diyen. kamu dairelerinin veya kurumsal binaların ölgünlüğü zamanla çalışanlarının üstüne siner. ama bir insan işinden nefret ettiği halde bırakamıyorsa, kendini yine o nefret ettiği işinin standartları içinde tanımlıyorsa, gayet kafası çalışan bir adam olmasına rağmen işi benimseyemediğinden/kendi özelliklerine uygun olmadığından beceremeyip ben de ne salak bir adamım düşüncelerine dalıyorsa, kendini dinlemiyorsa, çalıştığı sürece umursamamazlığa vurup saatlerin geçmesini bekliyorsa, alternatifler yaratmıyorsa, farklı yollar denemeye korkuyorsa o adam işinden önce hayattan/kendisinden nefret ediyordur. zira kendine değer veren, kendisi için daha iyisini isteyen biri miskin miskin oturup sirke satan bir yüzle akşamı etmez. çalışır, yapamıyorsa uğraşır işini sevmeye çalışır, olmuyorsa verir istifasını kendini asıl değerinin anlaşılacağı alanlarda gösterir.
    ···
   tümünü göster