0
KASiDE-i HAMRiYYE
Sevgiliyi anarak şarab içtik
Onunla sarhoş olduk daha şarab yaratılmadan
Ayın ondördü onunkasesiydi, kendi güneş, çevresinde bir hilal
Nice yıldızlar parıldardı bir damla su karışsa
Rayihası olmasa ben meyhaneye nasıl yol bulurdum
Parlaklığı ise, zihnin onu temsiline imkan mı var?
Zaman ondan hiçbirşey bırakmadı, son bir damladan başka
Sanki onun kayboluşu insan aklının göğsüne gizlenmek gibi
Kabilenin içinde onun adını ansan halk sarhoş olur
Ama ne bir suç işlemiş, ne bir edebsizlik etmişlerdir
Testilerin ta dibinden süzülüp gelmiştir o
Ama ondan geriye kalan sadece bir ad
Birinin bir an için bile zihnine uğramış olsa
Sevinçle dolar baştanbaşa, hüznü kaybolur
Eğer dostlar onun testisi üstündeki mührü görseler
Daha içindekini tanımadan sarhoş olurlardı
Bir ölünün kabir toprağına serpilseydi ondan
Ruh bedene geri döner, canlanırdı ölü
Asmasının bittiği duvar gölgesine yatırsalardı hastayı
Ölümcül de olsa hastalık, hemen kurtulurdu
Onun içildiği meyhaneye zütürseler kötürümü, yürürdü
Rayihasından söz edilse dilsiz dile gelirdi
Bir nefes kokusu şarka doğru esmiş olsa
Ta batıdaki burunsuz yeniden koku almaya başlardı
Onun kadehine dokunanın eli kızıla boyanır da
Elinde öyle bir yıldızla geceleyin yolunu şaşırmazdı
Doğuştan kör olan birine gizlice açılsaydı gözleri görür
Sağır onun şırıltısıyla yeniden işitirdi
Onun yetiştiği yere doğru bir kervan çıkarılsa
Ve aralarından birini yılan soksa zehir boşa giderdi
Büyücü onun adının harflerini mecnunun alnına yazsa
O harfler yetişirdi iyileştirmeye çılgını
O harfler bir ordunun sancağına yazılsa
O bayrağın altındaki herkes kendinden geçerdi
Safa ehlinin hallerini doğru yola koyar
Ve kararını kaybedenler onun sayesinde kendine gelir
Eli hiç cebine gitmeyen kimse onunla cömertliği öğrenir
Tahammül nedir bilmeyen, öfkelenince kendini tutmaya başlar
Kabilenin en aptalı dudaklarını onun süzgecine bir dayasa
Şarab ona kendi kalitesinin özünden birşeyler verirdi
Bana "bize o şaraptan haber, çünkü sen iyi bilirsin" diyorlar
Gerçekten ben onun vasıfları hakkında birşeyler bilirim
Saftır ama su değil hafiftir ama hava değil
Parlaktır ama ateş değil ruhtur bedene girmiş değil
Onun sözü ezelde bütün varlıklardan önce edildi
Hiçbir şekil ve hiçbir dış iz bulunmadığı bir zamanda
Ve herşey onunla varlığa büründü bir hikmetle ki
idraki kısır olandan gizlenmiştir gerçek
Aklım onun aşkıyla öyle karıştı ki ikisi
Birbirine karışıp bir oldu,ama bir bedenin öbürüne girmesi değil
Üzüm asması yok şarap var Adem bana baba olduğu olduğu zaman
Asma var şarap yok asma bana anne olduğu zaman
Kabın inceliği gerçekte içindeki hakikatin inceliğidir
Ve içerdeki hakikatler kaplarla çoğalır
Araya ayrılık girdikten sonra bütün yine birdir ama
Ruhlarımız artık şarap bedenlerimiz asma olmuştur
Ondan önce bir "önce" yok ne de ondan sonra bir "sonra"
Bu şarap öyle ki bütün sonraların öncesi
Onun yapıldığı üzüm daha zaman başlamadan sıkıldı
Ve babamız ondan sonra dünyaya geldiği halde o bir yetimdi
Övgücülerini onu övmeye sevkeden işte bu güzelliktir
Ve ne güzeldir onun için yazılan şiir de nesir de
Onu bilmeyen ismi anıldığı zaman sevinçten titrer
Tıpkı Na'mın sevgilisi onun adı geçince nasıl titrerse
"Sen onu içmekle günah işledin" dediler yok, hayır
Benim içtiğim şey içilmemesi günah olandı
Manastır halkının sıhhatine,Ne kadar sarhoş olmuşlardır
Ama onu içmiş değiller ki, sadece heves ederler.
Ama ben benim başım onunla daha doğmadan döndü
O sarhoşluk hep sürecek, kemiklerim çürüse bile
Onu saf tut. Ama karıştırmak istersen
En kötüsü sevgilinin ağız suyuna sırt çevirmendir
Onu meyhanede ara; orada onun kendini göstermesine bak
Güzel ezgiler içinde çünkü onunla müzik ne yüce ödüldür
Şarap hiç bir zaman hüzünle bir arada bulunmadı
Keder de tadlı müzikle hiç birlikte olmaz
Sana verdiği sarhoşluk bir an içindir, ama boş ver
Göreceksin zaman senin emrinde bir köledir ancak
Ayık yaşayana bu dünyada mesele yok
Ayık ölen ise hikmete giden yolu hiç bulmayacak
Bırak kendi için ağlasın, hayatı boşuna geçmiş
O şarabı az veya çok tadmadan giden
Kaside-i Hamriyye
iBN-ÜL FARiD