0
saldındı engerek bir yalanı bilmem ne vakit hani
o vakit alladındı pulladındı hani bana bana seni
ben titredim ben çocuk oldumdu ya alaz alaz yüzümdü
sanmıştım ki oysa sen yedi renk kır yeri
sen kentin pastoral şarkısı fısıldayan ve ancak
ölüm gözündü çarpan beyaz beyaz etlerime
mesih'imdin bir sih gibiydim
aka çalan tek örtümdü tenim hatırladığın neyse işte
demek istediğim o bildiğin
neden yalnızca neden
olmaz düşlerimiz oldu ölmez gecelerinde ayazın
habire bire-bir sıyırıp geçen hayatlar ya da
insafsızca insandık sandık
neon metaforlarına öykündük kentin
buzdan soru işaretlerinde salınan
dikey ölümlülermişiz meğer biçare tamam zaman
evet kegib yarınlara gebeymişiz hatta
demiştik ya bize dayan dayan ya da "yan" diye
içip içip durmuştuk öylesine ölesiye la minör minör
felekten bir ömür gibiydi bizimki
özürdü ezgisi sızlayan acaba
neden yalnızca neden
düşen boşluğun mevsimlerime şimdiyse
şimdi yaşlı yaşlı seğiren döşümüzse
eğer düşümüzse nihil nihil bataklık kokan artık
biz bir biz bile olamadığımız içindir sence de
onayamadığımızdan değil de neden her keresinde
bu aritmik valsin çaylak hüznü
bu kırık dalgaların varoş serkeşliği
ve neden her fasılasında bu tek perdelik oyunun
alkış sessizliği
neden yalnızca neden
son söz:
sesinin pusu yırtılmadan hayalimde
nesirlerin nasırlarım olmadan demek istediğim
prangalarımı yalayarak çoğaltacağım esirliğimi
ve kutsadığım birkaç yitik cümle için
fısıldayacağım yine yeni yeni
neden yalnızca neden