1. 1926.
    +12 -1
    birden kalakaldim. sedefle olan seslerimiz kesilince kapi ardindaki ses de kesiliverdi. sadece hizli hizli yurume seklinde ayak sesleri geliyordu simdi. hemen yerimden firladigim gibi kapiyi actim.

    koridor bombostu, fakat yerde bir iki damla kan izi vardi. -gitmem gerek.. \ sedefin yuzu bembeyaz, kirec gibi olmustu. esyalarini toparladi. cantasindan bir kagit bir de kalem cikardiktan sonra, uzun

    uzun ev adresini, dugun yerini, ve bunlar gibi pek cok adres bilgisini yazdiktan sonra: kagidi bana uzatti: -bir haftaya evleniyorum, artik sen bilirsin rifat.. artik sen bilirsin... \ en soguk, en

    bitmis, en hayata kusmus ifadesini takinarak odami terketti.. sessizce pencereden disarisini seyrediyordum, buradan bir sekilde kurtulmaliydim ama nasil? sedef gideli 5 dakika kadar olmsutu, ve simdi de

    hastaneyi terkedisini izliyordum camdan. garip garip etrafina bakiniyor, elleriyle kollariyla, sanki birsey anlatiyormus gibi hareketler yapiyor, fakat aslinda sadece onune bakip kendi yolunu yuruyordu.

    az sonra gozlerimi hastane bahcesinin biraz daha ic tarafina, her zaman oturdugum o meshur palmiyeli kamelya tarafina cevirdim. burak, tam tahmin ettigim gibi kamelyanin icinde, sigarasini iciyordu.

    kendisine baktigmi gorur gormez bir elini kulagina goturerek, telefon isareti yapti. demek istedigi seyi elbette anlamistim ama, "ulan bir insan hergun hastane bahcesine mi gelir, hic okulu falan isi

    gucu yok mu bu adamin?" diye dusunmeden edemedim. uzerimi yavas hareketlerle degistirdikten sonra hirkami giydim, tam takir hazirdim artik. butun cesaretimi toplayarak doktor hilalin odasinin yolunu

    tuttum. "-insallah farketmemislerdir telefonu" diye gecirdim icimden. kapinin onune geldigimde, etrafta kimsecikler yoktu. sessizce kapiyi araladim, icerisi bombostu. hemen telefonu dusurdugum cop

    kutusunun arkasindan telefonumu sessizce aldim. kayit hafizasi bitince, otomatik olarak kapanmis, ana menu ekrani gorunuyordu. -hayirdir rifatcim? \\ dr hilal ben odadan cikamadan odasina varmisti. -

    bisey mi lazim oldu?? -yok, dedim. telefonumu unutmusum da, onu almaya geldim. -telefonunu odamda mi unuttun??? -evet, dedim. -ilginc, dedi doktor. masanin uzeri bombostu oysa??? -sandalyenin

    altina dusmus doktor hanim, o yuzden ben bile bulmakta zorlandim. \ doktor celallenmisti, yuzu ofkeyle gerildi: -yine de bu, sana odama izinsiz girme hakkini vermez! oyle degil mi? en azindan birazcik

    karakterli olan, azicik haysiyeti, serefi olan biri, boyle birsey yapmaz degil mi???\ yumruklarimi gibmistim. bogazim sinriden dugumlenmis, patlamaya hazir bir bomba gibiydim. -izninizle! ofkeme son

    anda hakim olup zar zor kendimi odanin disina attim. anladim ki doktorum manyak bir kadindi, benimle en basindan beri sevgi dolu doktor oyunu oynamisti. hademe ekrem bir yandan islik caliyor, bir

    yandan da elindeki cay tepsisini yukari goturuyordu. beni gorur gormez ciddilesip islik calmayi kesti. aldirmadan hastane bahcesine ciktim. burak beni yanina cagiriyordu. ikram ettigi sigaradan

    yaktiktan sonra, telefonun kayit listesini actim: ve son kaydi beraberce dinlemeye basladik
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster