1. 1.
    0
    2002'nin mayıs ayıydı..
    Lise 3 bitti bitecek ve ben hala sağ eline tecavüz eden, sınıftaki erkeklerin yarısından çoğu mağara adamı formatında olmasına rağmen bıyıkları yeni yeni terlemeye başlamış ,yanaklarındaki toplam sakal kılı adedi 10'u geçmeyen 1.87 boyunda 63 kilo ağırlığında solucan terk bi formatta ve gibi biraz büyük gösterir diye küloduna zaman zaman peçete dolduran özgüveni boyu ile ters oranlı ezik bir liseliydim...
    Mna kodumunun ergenliği beni öyle bi mutasyona uğratmıştı ki tip desen gibik,ses desen yitik bir vaziyetteydim. o güne kadar hayattaki en büyük başarım atari salonunda street fighter'da yenilmek üzere olan ve arkasında en az 5-6 izleyicisi olan bi abiye abi alıyım mı dememe müteakip mr. bison'u devirmem ve ordaki ağabeylerin bana ‘helal lan ‘ demeleriydi..O yaşıma kadar babamın bile kullanmadığı bir tebrik cümlesi işitmiştim.. Zaten o günden sonra da insanlığa fayda konusunda pek bi gibime yaradığım söylenemez...

    Neyse,
    2002'ye dönelim..

    Genel olarak kendime dışarıdan bakınca sadece yiyen ,içen, sıçan ve uyuyan bir organizmaydım.. Hayvanlar da böyle yaşıyordu..Tek farkımız; benim nüfus cüzdanım vardı, onların yoktu..
    Çevremdeki arkadaşlar genelde erkekti...
    hatta hepsi erkekti...
    sınıfta, önümde-arkamda oturanlar bile erkekti anasını skiim..
    şimdi o yıllarda okulda- dışarda arkadaşlarla çekilmiş fotoğraflarıma bakıyorum da, askerlik fotoğraflarından tek farkı kamuflaj giyilmemiş olmasıymış..
    okulda asosyalliğin de katkılarından olsa gerek biraz inek olduğumdan sadece sınavlarda kopya çekilme zamanında 3 sıra arkamda oturan ve benden daha az bıyıklı bi kızla minimum desibelde iletişime geçiyordum.
    oysa ortaokulda ne hayaller kurmuştum..
    liseye gidecektim ve tüm kızlar bana verecekti..
    yarraamı verdiler mna koym... Bir kızla göz göze gelse bile benden hoşlandı, kesin verecek diye düşünen birine kim neyini versin yarak?

    O günlerde sıra arkadaşım ise tam bi binin tekiydi. yakışıklı olduğundan dolayı kızlar etrafında toplanırdı bu muallaknin..
    sınıfta ahu diye de bi kız vardı. Matematik hocasıyla pek bi samimiydi. Bazen okul çıkışı matematik hocasının arabasına binerdi. Okulda bu yüzden paso dedikodu yapılırdı..
    170 boylarında esmer, kömür karası saçlarına her gün fön çeken,ela gözlü, açık ve pürüzsüz tenli Yugoslav göçmeni ,hafif balıketli ve sürekli frikik veren ama kaşar olmayan bi kızdı Ahu. Frikik derken yanlış anlamayın, dizin 1 cm yukarısının görünmesi bile benim için frikikti o zamanlar.. Bu Ahu sınıfın en güzel kızıydı ve doğal olarak çevresi erkeklerle doluydu. Boş muhabbet yapardı erkekler genelde Ahu’yla.
    Maksat Ahu’nun kendileri ile iletişime geçmesiydi.Bu bile bir aşamaydı onlar için.
    Ama Ahu okuldaki erkeklere pek yüz vermezdi..
    Akşam eve gidip Ahu’nun ‘’0.7 ucum maalesef kalmamış’’ lafını beyninde bi iç ses olarak düşünüp, gözlerini kapayıp 31 çekmemiş bir sınıf arkadaşım varsa cümle alem beni zütten gibsin aq.Bu kadar da açık sözlüyüm..
    Benim bu bin sıra arkadaşım Ercü her hafta sevgili değiştirirken ben her hafta el değiştirmekle yetiniyordum.. Bazen de sabah 04:00’te külot değiştirmekle…

    Neyse..

    Ailemin ,akrabalarımın ve mahalle arkadaşlarımın ‘daa kız bulamadın mı lan’ baskılarından usanmıştım artık. Sanki Brad Pitt’iz de kızlar üstümüze atlayacak aq. En son elini tuttuğum karşı cinsim; kurban bayramında elini öptüğüm Kamuran Teyzeydi.
    Okulda arkadaşlar arasında hep 2 muhabbet dolaşırdı, kızlar ve futbol..
    Bense ne futboldan ne de karı kızdan anlardım.Bu yüzden grubun en pasif, bi yere gidilecekse fikri alınacak en son üyesiydim..

    Mayısın sonlarına doğru millet ÖSS muhabbetinden rapor vs. alıp okula gelmemeye başlamıştı.. Okula gelenlerse ÖSS’den umutları olmayan veya makara yapmak için okula gelen tiplerdi. Benim ev okula yakın olduğundan ara sıra okula uğrar, gelen arkadaşlarla takılırdım.. Sınıf genelde boş olurdu..

    Bi gün yine saat 10:00 civarı okula öylesine giderken yolda Ahu ile karşılaştım. Beyaz mini şort ve kırmızı body giymişti.. Haftaiçi öğleden sonra dersaneye gidiyormuş. Hızlandırma mı ne gibim işte ondan varmış.
    Bi matematik sorusu için okulda hoca ile görüşecekmiş..Ahu ile o zaman kadar aramızda en fazla silgi ve uç alışverişi için iletişim olmuştu.. Fazla samimiyetin olmadığı kişi ile dışarıda birebir karşılaşmak ne zor şeymiş ya rabbim..
    Kızla hem samimi değilim hem de kız bildiğin manken aq.2 kat dilim tutuldu anlayacağınız.. Okul-Öss muhabbeti yaptık ve 7 saniyede muhabbet bitti.
    Konuşacak konu aradım, kız ise sanki kaçmak için bahane aradı.Ve okula girdi kız..Ben de utangacın teki olduğumdan Ahu’yla beraber okula gitmeye çekindim.. Yakındaki tinercilerin cirit attığı parka kadar mal gibi yürüyüp 5 dk. sonra Ahu’nun kokusunu takip ederek okula doğru manevra yaptım.. Sınıfımız en üst kattaydı ve manzaralıydı.En üst kata doğru çıkarken aklımdan hep o fantezi geçiyordu..
    Ahu sınıfta tek başına, arkası sınıf kapısına dönük, domalmış vaziyette pencereden manzarayı izliyor ve ben arkadan sinsice gelip ona yavaşca dayayacak, ellerimle göğüslerini avuçlayacak,bi yandan da boynunu emecek ve o hiç ses çıkarmayacaktı.. Böyle böyle hayal ederken hafiften gibimin peçeteleri zorlayarak kalktığını fark ettim ve 2 büklüm-gollum gibi çıkmaya başladım katları..En üst kata doğru çıktığımda kapalı olan sınıf kapımızı görünce heyecanım daha da arttı.

    Kapıya doğru ilerledim..

    ilerledim..

    Yaklaştım ..

    Ve kapının dibindeydim...

    Kapı kolunu aynı filmlerdeki gibi ağır çekimde aşağıya doğru indirdim, kapıyı ittirdim.. veee…
    kapı kilitliydi aq…
    aklımdan tek şey geçti o an..
    Ahu ile matematik hocası içerde çılgınlar gibi sessizce gibişiyorlardı..

    Aynı, sokakta çiftleşen köpeklere taş atan yurdum insanı gibi kapı kolunu hızlı hızlı aşağı yukarı indirip kapıyı tekmeledim.. Onlar içerde sevişirken buna izin vermemeliydim..Mna koyim sanki kız benim kardeşim veya sevgilim, neden sahipleniyorsam artık.. Böyle 3-4 saniye kapıyı zorladım tekmeledim. Derken bir anda merdivenlerde Ahu belirdi..

    Öyle rahatlamıştım ki,
    kaybolan 3 yaşındaki kardeşini arsada saklanırken bulmuş bir abi gibi sevinmiştim.
    Ahu bana doğru geldi. ‘Kapıyı mı kırcan’ dedi tebessüm edip.

    Ben de ‘Yok ya içerde bişey unutmuşum da’ diye kıvırdım. O da ‘’Neyse sonra alırsın, baksana ya bi soru için geldim ama hoca yok,sen anlar mısın’’ dedi. Anlamaz mıyım. Yeter ki sen sor Talesi ,Pisagoru gibmişim aq…

    ‘’Bilmem soruyu görmem lazım ‘’
    dedim.. Ayaküstü kitabı bana gösterdi ve sonra ben anlatmaya başlayınca ‘’Burada rahat olmuyor,hem karanlık,, şurada boş sınıf var oraya geçelim’’ dedi..

    Yavaş yavaş terlemeye başlamıştım.
    Zevk suyumun aktığını hissediyordum yeminle..

    Ve o boş sınıfa geçtik.. Kaloriferlerin ordaki sırasın birine yan yana oturduk.O katta sırf biz vardık..
    Ahu’nun altına giydiği mini beyaz şortta bacakları ve üzerindeki body’de göğüsleri o kadar ellemelik duruyordu ki o sınıftan vukuatsız çıkarsam peygamberliğimi ilan edecektim.. Kendisine soru çözümünü anlatırken ben O’na O da sürekli kitaba baktığı için göğüslerini ve bacaklarını daha iyi kesme fırsatım oluyordu..O kadar yakınlaşmıştık ki dudaklarına yapışmamak için zor tutuyordum kendimi..
    Açıkcası; sınıfın en uzun boylusu ben olduğum için benden hoşlanabileceğini bile düşündüm..O an aklımdan ‘’lan bu kızın ağzını kapatım gibsem kaç yıl yerim’’ diye bir düşünce bile geçti. Benim dalgadan akan zevk sularını toplasanız Keban barajı dolardı aq.O derece..
    Benim pantolon onun bacağa değer vaziyette 4-5 dakika oturduk. Evet benden hoşlanmıştı diye bir düşünceye vardım bir an.Çünkü yaptığım ufak esprilere bile gülüyordu..Ben bilerek salak salak anlatıyordum soru çözümünü ki kız ‘’anlamadım ya bi daha anlatsana’’ desin.. Derken şehvetle ilerleyen ders anlatım dakikalarının bi yerinde saatine bakarak kesti ve o can alıcı soruyu sordu..

    ‘’Yaa bişey sorcam... Ercü’nün çıktığı var mı?’’

    ...

    ...

    ???

    !!!

    !!

    ...

    işte o günden sonra Ercü benim 1 numaralı düşmanımdı. 3 sene boyunca yan yana makara yaparak vakit geçirdiğim, beni bazı öğle aralarında doyuran, sık sık evine çağırıp ağırlayan sıra arkadaşım artık benim için huur çocuğunun tekiydi..

    Ahu’ya

    ‘’Bilmiyom ama vardı heralde’’

    dedim.

    ‘’Hıı’’ dedi ve gitmesi gerektiğini söyledi.

    Sınıftan çıkarken zütünü öyle bir kestim ki önümdeki 10 yıl boyunca 31 için malzeme bulmuştum.Hem hayal kırıklığı yaşıyordum hem de gibim taş gibiydi. Nasıl bir duygudaydım siz düşünün artık..

    Eve gittim sinirli bi şekilde asıldım.
    Daha sonra rahatlayıp yatağımın üzerine uzanarak düşündüm..

    'Ercü' dedim...
    senin ta dıbına koyim…
    ···
   tümünü göster