1. 1.
    +5 -2
    dağ gibi karayağız birer delikanlıydık. babamız,
    sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi.
    arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken
    bizler bir mum ışığında bitirdik kitaplarımızı.
    kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini
    yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya.
    ecelsiz öldürüldük. dövüldük, vurulduk, asıldık.
    vurulduk ey halkım, unutma bizi...
    yoksulluğun bükemediği bileklerimize çelik kelepçeler
    takıldı. i̇şkence hücrelerinde sabahladık kaç kez.
    i̇steseydik, diplomalarımızı, mor binlikler getiren
    birer senet gibi kullanırdık. mimardık, mühendistik,
    doktorduk, avukattık. yazlık kışlık katlarımız,
    arabalarımız olurdu. yüreğimiz, işçiyle birlikte attı.
    yaşamımızın en güzel yıllarını birer taze çiçek gibi
    verdik topluma. bizleri yok etmek istediler hep.
    öldürüldük ey halkım, unutma bizi...
    fidan gibi genç kızlardık. hayat, şakırdayan bir
    şelale gibi akardı gözbebeklerimizden. yirmi yaşında,
    yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında, işkencecilerin
    acımasız ellerine terk edildik. direndik küçücük
    yüreğimizle, direndik genç kızlık gururumuzla.
    tükürülesi suratlarına karşı bahar çiçekleri gibi,
    taptaze inançlarımızı fırlattık boş birer eldiven
    gibi. utanmadılar insanlıklarından, utanmadılar
    erkekliklerinden.
    hücrelere atıldık ey halkım, unutma bizi...
    ölümcül hastaydık. bağırsaklarımız düğümlenmişti.
    hipokrat yemini etmiş doktor kimlikli işkencecilerin
    elinde öldürüldük acınmaksızın. gelinliklerimizin
    ütüsü bozulmamıştı daha. cezaevlerine kilitlenmiş
    kocalarımızın taptaze duygularına, birer mezar taşı
    gibi savrulduk. vicdan sustu. hukuk sustu. i̇nsanlık
    sustu.
    göz göre göre öldürüldük ey halkım, unutma bizi...
    kanserdik. ölüm, her gün bir sinsi yılan gibi
    dolaşıyordu derilerimizde. uydurma davalarla
    kapattılar hücrelere. hastaydık. yurtdışına gitseydik
    kurtulurduk belki. bir buçuk yaşımızdaki kızlarımızı
    öksüz bırakmazdık. önce, kolumuzu, omuz başından
    keserek, yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak
    fırlattık attık önlerine. sonra da, otuz iki yaşında
    bırakıp gittik bu dünyayı, ecelsiz.
    öldürüldük ey halkım, unutma bizi...
    giresun’daki yoksul köylüler, sizin için öldük.
    ege’deki tütün işçileri, sizin için öldük. doğu’daki
    topraksız köylüler, sizin için öldük. i̇stanbul’daki,
    ankara’daki işçiler, sizin için öldük. adana’da,
    paramparça elleriyle ak pamuk toplayan işçiler, sizin
    için öldük.
    vurulduk, asıldık, öldürüldük ey halkım, unutma
    bizi...
    bağımsızlık, mustafa kemal’den armağandı bize.
    emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen
    ülkemizin bağımsızlığı için kan döktük sokaklara.
    mezar taşlarımıza basa basa, devleti yönetenler, gizli
    emirlerle başlarımızı ezmek, kanlarımızı emmek
    istediler. amerikan üsleri kaldırılsın, dedik, sokak
    ortasında sorgusuz sualsiz vurdular.
    yirmi iki yaşlarındaydık öldürüldüğümüzde ey halkım,
    unutma bizi...
    yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi
    savunduk; komünist dediler. ülkemiz bağımsız değil
    dedik; kelepçeyle geldiler üstümüze. kurtuluş
    savaşı’nda emperyalizme karşı dalgalandırdığımız
    bayrağımızı daha da dik tutabilmekti bütün çabamız.
    bir kez dinlemediler bizi. bir kez anlamak
    istemediler.
    vurulduk ey halkım, unutma bizi...
    henüz çocukluğumuzu bile yaşamamıştık. bir kadın eline
    değmemişti ellerimiz. bir sevgiliden mektup bile
    almamıştık daha. bir gece sabaha karşı, pranga
    vurulmuş ellerimiz ve ayaklarımızla çıkarıldık idam
    sehpalarına. herkes tanıktır ki korkmadık. i̇çimiz
    titremedi hiç. mezar toprağı gibi taptaze, mezar taşı
    gibi dimdik boynumuzu uzattık yağlı kementlere.
    asıldık ey halkım, unutma bizi...
    bizi öldürenler, bizi asanlar, bizi sokak ortasında
    vuranlar, ağabeyimiz, babamız yaşlarındaydılar. ya bu
    düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardı ya da
    susmuşlardı bütün olup bitenlere. öfkelerini bir gün
    bile, karşısındakilere bağırmamış insanların gözleri
    önünde, öldürüldük. hukuk adına, özgürlük adına,
    demokrasi adına, batı uygarlığı adına, bizleri, bir
    şafak vakti ipe çektiler.
    korkmadan öldük ey halkım, unutma bizi...
    bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım, unutma
    bizi...
    bir gün sesimiz hepinizin kulaklarında yankılanacak ey
    halkım, unutma bizi.
    özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdi, hep
    birlikteyiz ey halkım, unutma bizi, unutma bizi,
    unutma bizi...
    ···
   tümünü göster