1. 1.
    +59
    Sene 1990'ların başı, lise 2. sınıf öğrencisiyim...

    Yan binada oturan Gülşen adında ve çok da güzel olmayan bir kıza, bir arkadaşımla haber göndermek vasıtasıyla arkadaşlık teklif etmişim ve hemen akabinde kendisinden ret cevabı almışım. Kabul edeceğinden % 100 emin olmama rağmen çıkma teklifimin reddedilmesi; üstüne üstlük "ay o salak nerden yüz buldu da bana teklif ettiiii, geri zekalııı?!" şeklinde beyanını duymam hasebiyle kalbim kırık, kafa bindörtyüzdoksandokuzbuçuktan binbeşyüz...

    Reddedilmeyi bünyeye sindiremeyip, intikam planları yapmaya başlıyorum. Aklıma tırışkadan düzinelerce intikam planı geliyor ama hiçbiri beni tatmin etmiyor. Tek ihtiyacım olan kusursuz bir plan. Derken dâhiyane plan akşam yatarken geliyor aklıma. Hemen yataktan kalkıp, kitaplıktan orta ikinci sınıfa ait, ,içinde pek çok namaz suresinin ve bilumum duaların olduğu din kültürü ve ahlak bilgisi defterimi çıkarıyorum. Ardından yatağa dönüp, mükemmel planımın verdiği iç huzuru ile yastığa başımı koyuyorum.

    Ertesi sabah ilk işim gidip, hard ferre bir dergi alıp, orta sayfa güzelinin olduğu sayfayı koparıp, defterimin üzerine kaplıyorum. Üstüne de etiket yapıştırıp, Gülşen’in adını, soyadını, sınıfını ve okul numarasını yazıyorum.

    Plan basit ama ölümcül… Defteri Gülşen'le aynı sınıfta okuyan başka bir çocuğa verip, "ya arkadaş ben bu defteri Gülşen’den almıştım, işim bitti de rica etsem kendisine iletir misin" diyerek, ferregrafik defteri Gülşen’le aynı sınıfta okuyan bir erkekle kendisine yollamak.

    Böylelikle bu basit ama bir o kadar da kusursuz bu planım sayesinde tüm sınıf Gülşen'in ne kadar kaşar olduğunu öğrenmiş olacak.

    Derken beden dersinin olduğu gün sıra arkadaşım Faruk’la birlikte beden dersini kırıp, öğlenci olan Gülşen'in okulunun giden yolun üzerindeki küçük parktaki banklarda, Gülşen'in sınıf arkadaşlarından birinin geçmesini beklemeye başlıyoruz.

    Ben o güne özel olarak, okul kıyafetimin üstüne babamın 15-20 senelik lacivert kalın pardösüsünü giymişim, çakma Polat Alemdar gibi dolanıyorum ortalıklarda.

    Önümüzden Gülşen'in sınıf arkadaşı birkaç kız geçiyor ama bizim amacımız defteri kızlara değil, erkeklere vermek.

    Derken acı bir fren sesi geliyor ve mavi beyaz renklere bezeli resmi bir polis otosu önümüzde aniden duruyor. içinden 50’li yaşlarda olan 2 tane polis koşarak üzerimize gelip, kollarımıza yapışıyor ve aramızda aynen şu diyaloglar geçiyor.

    polis- gençler ne halt ediyorsunuz burada, kimsiniz lan siz.

    ben- abi biz ... lisesi öğrencileriyiz, kız kardeşim bu okulda okuyor, onu bekliyoruz.

    polis- çıkarın bakalım kimliklerinizi o zaman

    biz- buyur abi (kimliklerimize bir süre baktıktan sonra, geri veriyor ve tekrar soruyor

    polis- üzerinizde delici veya kesici alet var mı?

    biz- abi olur mu öyle şey biz iyi aile çocuklarıyız.

    polis- görücez şimdi, kaldırın bakam elleri.

    iki eliyel üzerimizi yoklarken, pardesümün içindeki kabarıklık dikkatini çekiyor, pardesümü açtırıp, elini cebima daldırıyor, defteri eline alır almaz gece vakti far görmüş tavşan gibi afallamış bir vaziyette kalıyor. Defteri incelemeye başlıyor, bir etiketine bakıyor, bir kabına, bir de defterin içindekilerine. Defterin içindekiler ile kaplığının tezatlığını gördükten sonra 20-30 saniye konuş(a)madan bize bakıyor.

    Ben de, Faruk da içimizden o defterde yazan duaların tümünü o kısa süre zarfında okuyoruz. Polis amcam devam ediyor

    polis- bu ne lan, oğlum siz gavat mısınız, bir de din kültürü ve ahlak bilgisi defterini kaplamışsınız.

    Dönüp diğer polise bakıyor, ne yapalım gibisinden göz kırpıyor. Diğer polis "olur" anlamında kafa sallayınca ikisi de kollarımıza yapışıp, tek bir hamle ile ardımızı döndürüp, "la sihtirin gidin, öğrenci misiniz, gavat mısınız belli değil, bir daha sizi burada görmeyelim" deyip, zütümüze tekmeyi basıyor.

    Kısacası böylelikle dahiyane planım ufak bir hesap hatası yüzünden hem elimizde, hem de g..tümüzde patlamış oluyor. Eve dönüp defterin kabını yırtıp, defteri aldığım yere koyuyorum ve bunun ilahi bir uyarı olduğunu düşünüp, az da olsa imana geliyorum.

    O defter halen duruyor, her elime geçtiğinde kendi salaklığıma gülüyorum. Gülşen ise 40’ına merdiven dayamasına rağmen halen bekâr…

    okuyanada suku
    ···
   tümünü göster